• BIST 9659.03
  • Altın 2948.428
  • Dolar 34.6482
  • Euro 36.4157
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 3 °C
  • İzmir 13 °C
  • Antalya 18 °C
  • Muğla 13 °C
  • Çanakkale 14 °C

TURMEPA Gönüllüleri, her yıl 10 bin kilo atığı denizlerden uzaklaştırıyor

TURMEPA Gönüllüleri, her yıl 10 bin kilo atığı denizlerden uzaklaştırıyor
TURMEPA Gönüllüleri İstanbul, Denizli, İzmir ve Van’da balık göçüne izin verebilmek için kirlilikle mücadele çağrısı yaptı.

Hollanda merkezli Dünya Balık Göçü Vakfı, nehirler üzerinde balık geçitlerine olanak vermeyecek şekilde baraj yapımı, akarsular üzerinde su setleri kurulması, denizlerde atık ve kirlilik gibi nedenlerden dolayı tehlike altında olan göç eden balıklar için mücadele veriyor. Dünya Balık Göçü Vakfı tarafından 2 yılda bir kutlanmakta olan Dünya Balık Göçü Günü’nde TURMEPA Gönüllüleri de harekete geçti.

'Atıklarımızı su kaynaklarımızdan uzak tutalım'

TURMEPA Gönüllüleri, İstanbul Kilyos sahilinde Lüfer - Pomatomus saltatrix, İzmir - Bulgurca kıyılarında Kababurun - Chondrostoma holmwoodii, Van Gölü’nde İnci Kefali - Chalcalburnus tarichi, Denizli – Işıklı Gölü’nde Yosun Balığı, Aphanius anatoliae’nin doğal göçüne izin vermek için toplam 430 kilogram katı atık toplayarak ‘atıklarımızı su kaynaklarımızdan uzak tutalım’ çağrısında bulundu. 

TURMEPA Gönüllüleri, 5 Mayıs’ta Dünya Balık Göçü Günü kapsamında, Van Büyükşehir Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Sarıyer Belediyesi ve Çivril Belediyesi destekleriyle kıyılara ulaştı. TURMEPA Gönüllüleri, bugüne kadar kıyılardan topladıkları ortalama atık verilerini de paylaştı. Her sene, ortalama bin 700 gönüllü 10 bin kilo atığı, Marmara, Karadeniz, Ege ve Akdeniz su kaynakları ve kıyılarından, plastik, metal, kağıt, cam ve sigara izmariti olarak ayrıştırılmış şekilde topluyor, deniz suyundan uzaklaştırıyor ve geri dönüşüme kazandırıyor.

Ülkemizde Mayıs ayında Marmara ve boğazlarda kalan lüferler beslenmek, üremek ve yazı geçirmek üzere kanal yolu ile Karadeniz’e çıkar. Mayıs ayına kadar yumurtalarını Marmara Denizi’ne bırakır, sonra Boğaz’a doğru yola koyuluyur. Öyle ki Boğaz’dan geçişlerinde avlanan lüferlerin ancak yüzde birinde hala yumurta vardır. Suların soğumasıyla daha sıcak bölgelere göç eder, yazı Karadeniz’de beslenerek geçirir ve havaların soğuması ile Ağustos ayı ortalarında yine kanalı takip ederek inişe geçerler. Bir bölümü Akdeniz’e kadar iner, diğerleri Marmara Denizi’nde kalır. İstanbul civarındaki sularda, her mevsim lüfere rastlanır. Kilyos sahili; boru, kapı, çuval ve poşetler nedeniyle aşırı derecede kirlenmiş durumdadır ve göç yolunda da kirlilik önemli bir engel.

Van Gölü’nün tuzlu-sodalı sularında yaşayabilen tek canlı türü olan İnci Kefali, her yıl büyük sürüler halinde göç eder. Çünkü Van Gölü’nün tuzlu-sodalı suları üremesine imkân vermez. Akarsuların sıcaklıkları 13 dereceyi bulduğu zaman, balık derelere girer ve yumurtasını bıraktıktan sonra tekrar göle döner. İnci Kefali bu yolculukta akarsuya karşı büyük bir mücadele verir. Şelaleleri uçarak aşar ve Nisan’dan Haziran sonuna kadar, yumurtlamak için kitleler halinde ırmaklara çıkarlar. Yumurtalarını ırmakların dibinde, otların ve taşların üzerine bırakırlar. Bu yumurtalardan çıkan yavrular hızla büyür. Ama birçoğunu diğer büyük balıklar ve su kuşları yer. İnci Kefali sade ağ, difana veya serpme ile avlanır. Van Gölü kapalı bir havza olduğundan herhangi bir akıntısının olmaması, daha çabuk kirlenmesine neden olur. 

Karaburun balığı ise ülkemizde Mart-Mayıs ayları bu türün üreme dönemini kapsar. Ege Bölgesi’nde denize dökülen ve kirlilikle mücadele eden, Bulgurca Deresi’ne kol veren Menderes, bu türün en önemli üreme alanı olarak bilinir. Karaburun, yumurtlama dönemi olan Nisan ve Mayıs ayında derin suları terk eder, sürüler halinde küçük derelere kadar çıkar. Orada taşlar ve çakılların arasına yumurtlar. Bu yumurtalar darı tohumları kadardır; 15 gün içinde yumurtalar çatlar ve küçük kababurun balıkları yüzmeye başlar. Kababurun, koruma altına alınan bir türdür. Dere üzerindeki kirlilik, koruma altındaki bu türün üremesini engeller.

Denizli Gönüllüleri Denizli kıyılarında olan Yosun Balığı için ise şunları aktardı; "Yaşam alanları, İç Anadolu'nun batısı, Akdeniz Bölgesi'nin kuzeyi, Ege Bölgesi'nin doğusunda kalan alandır. Yaşam alanı olan Işıklı Gölü, Ege Denizi’ne dökülen Büyük Menderes Nehri’ni besleyen kaynakların üzerinde, Akdağ’ın güneyinde Çivril Ovası’nda yer alır. Işıklı Gölü, eskiden doğal bir göl iken 1968 yılında baraj gölüne dönüştürülmüştür. Şimdi Çivril Ovası’nın sulanması için kullanılmaktadır. Derinliği yaklaşık 7 metre civarındadır. Özellikle göller yöresinde diğer Aphanius türlerine çok yakın bir alanda görülebilir. Akarsuların kaynak kesimlerinde özellikle otluk bölgelerde, durgun göllerin kıyı kesimlerinde yaşarlar. Üreme yine bu alanlarda gerçekleşir. Göllerde sürüler halinde dolaşırlar. Kış dönemi hariç havaların ısınması ile birlikte üreme başlar, sonbahara kadar devam eder. Tatlı su gölü olan Işıklı'nın çevre kirliliğini, bilinçsiz avlanma, evsel atıklar, yanlış balıklandırma ve aşırı sulama gibi sebepler oluşturmaktadır. Endemik tür olan aphanius anatoliae/ Yosun Balığı Işıklı Gölü’nde ürer. Göl üzerindeki kirlilik bu endemik türün üremesini engeller.

TURMEPA Gönüllüleri, balıkçılarla yaptıkları söyleşilerde atıklarla hızla kirlenen deniz ekosisteminin artık kendini yenileyemediği sonucuna vardı. Hava ve deniz suyu sıcaklığındaki değişimin de balıkların göç yolları ve mevsimsel hareketlerini etkilediği düşünülüyor. TURMEPA, balıklara nesillerinin devamı için en az bir defa üreme şansı verillebilmesi için deniz ve su kaynaklarının koruma alanlarının oluşması gerektiğini bildirdi. Stokları azalan, nesli tehlikede olan türleri korumak için Ege ve Akdeniz’in yanı sıra Marmara Denizi’nde ve Karadeniz’de yeni koruma alanları oluşturulmalı.

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi, Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi  ve TURMEPA Gönüllü Danışmanı Prof. Dr. Gülşen Altuğ "Doğanın olağan koşullarında insan eliyle yapılan her olumsuz değişikliğin bedelini, yine insanoğlu ödüyor. Ekosistem sağlığını kendi sağlığımızdan üstün tutacak bir akıl geliştirmek, bilinçli çocuklar ve gençlerle mümkün olacak. Denizleri korumak, sevmek göç yolundaki balıkların ahengini ve varlığını korumak hepsi bir bütün. Bugünü bu farkındalığı oluşturmak için bir fırsat görüyor, denizlerine sahip cıkan bir toplumun şöleni havasında "kirliliğe dur” kabulünü görev kabul ediyoruz." şeklinde konuştu.

DENİZ HABER AJANSI

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim