Her şey, Hürriyet Gazetesi'nin 24 Ocak 2014 tarihinde Fırat Alkaç imzasıyla yayınlanan "Suikastçıya 1,5 milyon dolar" haberiyle başladı.
Haberin detayında "Suudi Arabistan’ın ABD Büyükelçisi Adil el-Cubeyr’i 2011’de Washington’da bir restoranda öldürmeyi planlayan İran asıllı ABD vatandaşı Mansour Arbabsiar’ı araştıran FBI, suikast için gönderilen 1.5 milyon dolarda tutuklu Reza Zarrab’ın izine ulaştı. Parayı gönderen 2 firma Zarrab’ın kullandığı Rococo İş Merkezi’ndeki Azra İthalat İhracat Ltd. ile Hacer Kuyumculuk" deniliyordu.
O dönemde 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonlarından dolayı cezaevinde bulunan Reza Zarrab, haberin Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanmasından tam 35 gün sonra, yani 28 Şubat 2014 tarihinde tahliye edildi.
Reza Zarrab ve avukatları Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan "Suikastçıya 1,5 milyon dolar" başlıklı haberle ilgili Hürriyet Gazetesi aleyhine "Kişilik haklarının zedelendiği" iddiasıyla İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı.
Dava sürerken, 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturmalarının siyasi iktidarın sopa olarak kullandığı Sulh Ceza Hakimlikleri kanalıyla kapatılmasıyla birlikte rahatlayan Reza Zarrab, kendini güvende hissettiği dönemde (2015'in son çeyreği) Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Reza Zarrab ile irtibata geçti. (Burada FBI irtibata geçti dememin sebebi, Reza Zarrab'ın tutuklanmasına neden olan iddianamenin hazırlanıp, New York Başsavcısı Preet Bharara ulaştığı tarih 15 Aralık 2015 / Ayrıca CNN Türk Ekonomi Editörü Emin Pazarcı, twitter hesabından 'Mart-2016'da FBI, Reza Zarrab ile İstanbul'da görüştü' iddiasında bulundu)
Biz parçaları birleştirmeye devam edelim.
İran ambargosunun kalkması, ortağı olduğu iddia edilen Babek Zancani'nin İran'da idama mahkum olması ve Suudi Arabistan’ın ABD Büyükelçisi Adil el-Cubeyr’e 2011’de suikast planının, FBI tarafından deşifre edilmesi gibi çoğaltacağımız bir çok başlıktan dolayı Reza Zarrab için tehlike çanları çalmaya başladı.
REZA ZARRAB'A DİRSEK!
Yukarıda ifade ettiğim gerekçelerden dolayı iyiden iyiye köşeye sıkışan Reza Zarrab'ın, FBI ile görüşmeleri hızlandırdığı ortaya çıkıyor. Pekala Zarrab'ın FBI ile görüşme yapması Ankara'nın dikkatini hiç mi çekmiyor?
Ankara'nın, Zarrab-FBI görüşmelerinden haberdar olmasıyla birlikte, Reza Zarrab'a inceden inceye mesajlar gitmeye başlıyor. Hatta "Bedeli Ağır Olur" manasına gelen sert mesajlar ile Zarrab'ın kulağı çekiliyor.
Gelelim Hürriyet Gazetesi'nin manşetine.
Zarrab ile Hürriyet arasındaki İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde devam eden davanın bir önceki duruşmasında Hürriyet Gazetesi avukatları "Suudi Arabistan’ın ABD Büyükelçisi Adil el-Cubeyr’i 2011’de Washington’da bir restoranda öldürmeyi planlayan İran asıllı ABD vatandaşı Mansour Arbabsiar'iye gönderildiği iddia edilen parayla" ilgili Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan bilgi sorulmasını istiyor.
İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, Hürriyet gazetesi avukatlarının bu isteğini yerinde bularak MİT'e yazı yazılması kararını veriyor.
Gün geliyor ve 16 Mart 2016 tarihinde İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada MİT'in gönderdiği gizli ibareli yazıda "Bahse konu dokümanın müsteşarlığa intikal eden teyide muhtaç istihbarı bir bilginin teyidi / tekzibine yönelik yapılan çalışma sonucunun sıralı amirlere sunulması amacını taşıyan iç yazışma formatında hazırlanmış bir doküman olduğu anlaşılmıştır. Diğer taraftan müsteşarlık kayıtlarında, anılan dokümanda yer alan bilgiler dışında, davacının Amerika’da yakalandığı belirtilen suikastçıya para gönderdiğine ilişkin bir bilgiye rastlanılmamıştır" deniliyor. MİT'in mahkemeye gönderdiği yazıyla Hürriyet Gazetesi beraat ediyor. Yani dava düşüyor.
ZARRAB'A YOL GÖRÜNDÜ
Başbakan Ahmet Davutoğlu'na direkt, Cumhurbaşkanı'na ise gönülden bağlı Milli İstihbarat Teşkilatı'nın, Hürriyet-Zarrab davasında RESMİ VE GİZLİ ibareli belgeyi, GÖNÜLDEN BAĞLI olduklarından izinsiz göndermesi mümkün değil.
MİT ve dolaylı yoldan Siyasi İktidar; Reza Zarrab'ı açığa düşüren, hatta uluslararası mahkemelerde yargılanmasına neden olabilecek, "bu konfirmeyi" neden mahkemeye sundu?
MİT ve MİT'in bağlı olduğu isimler, Hürriyet Gazetesi'ni çok sevdiğinden mi bu belgeyi İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderdi? soruları beynimizi kemiriyor.
Milli İstihbarat Teşkilatı, istese "DEVLET SIRRI" başlığıyla bir notu mahkemeye gönderebilir ve bu sureci kapatabilirdi. Bu konuda kimseye de hesap vermediği gibi KANUNLARIN verdiği yetkiyi kullanabilirdi.
Ancak MİT bunu yapmayarak, FBI ile görüşen Reza Zarrab'a ince bir mesaj vererek "AKILLI OL" dediğini yorumlayabiliriz. Reza Zarrab'ın bu karardan sonra, nasıl bir ruh halinde olduğunu, varın siz karar verin. Reza büyük bir ihtimalle "HANÇERLENDİĞİNİ" hissederek, THY bilet satış ofisine koştuğunu düşünebilirsiniz.
REZA BİR BİLİNMEZE UÇTU!
ABD yolarına düşmeden 3 gün önce sonuçlanan dava ile köşeye sıkışan Reza Zarrab, tek kurtuluşunun ABD olduğunu, hatta kendisini ipten alacak kuruluşun FBI ile işbirliği olduğuna karar vererek, TATİL KONSEPTİYLE ailesini yanına alıp Miami Yollarına düştü. SONUÇ: Miami Havalimanı'nda kendisini karşılayan FBI ajanlarına teslim olan Reza Zarrab, bir gün sonra Miami Federal Mahkemesi Yargıcının kararıyla tutuklandı.
ABD VE FBI'IN AMACI NEDİR?
Amerikan Hükümeti ve Federal Soruşturma Bürosu Reza Zarrab'tan ne isteyebilir? Bu soruya cevap vermeden önce 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturmaları'nda Halkbank'ın konumunu göz önüne getirmemiz gerekir.
Reza Zarrab'ın İran ambargosunu delmesinde kullandığı para akışının büyük çoğunluğu Süleyman Aslan'ın Genel Müdürlüğü'nü yaptığı Halkbank'ta gerçekleştirdiğini hepimiz biliyoruz. Biraz daha hafızamızı deşersek, 2013 yılında ABD Temsilciler Meclisi, İran Ambargosunun delinmesinde Halkbank'ı rolünü ön plana çıkararak, Halkbank'a yaptırım uygulamasını istemişti. Buraya bir nokta koyarak başka bir önceliği, bu konuya bağlamaya çalışacağım.
Bilindiği gibi, bundan 10 gün önde PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD öncülüğünde Rojava ve Kuzey Suriye Demokratik Federal Sitemi ilan edildi. PYD'nin kontrolünde olan üç kanton da yeni kurulacak federal sistemin içinde yer alacağı belirtildi.
Yani Kuzey Suriye'de bölücü terör örgütü DEVLET olmaya başladı.
Suriye'nin kuzeyinde kurulacak ve PKK'nın kontrolünde olacak bir devlet yapılanması Türkiye'nin KIRMIZI ÇİZGİSİ (çizgi kaldıysa) olarak ifade edilmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her platformda, ABD Hükümetine "Suriye'de PYD ile ittifak yapmayın, terör örgütüne silah yardımı yapıyorsunuz" uyarılarına rağmen, ABD Sözcülerinin "PYD bizim müttefikimiz" söylemleri ile iki ülke arasında ilişkilerin gerilmesine neden oldu.
ABD Yönetimi, Kuzey Suriye'de kurduracağı bir PYD terör örgütü destekli Kürt Devleti için mevcut Türkiye Yönetiminin büyük bir engel olduğunu biliyor.
İŞTE TAM BURADA Reza Zarrab devreye giriyor. Yukarıda ifade ettiğim; 'FBI Reza Zarrab'tan ne isteyebilir? Veya ne alabilir?' sorusuna cevabı, burada yatıyor.
17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturmalarının bir bölümünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a dayandığını ortaya saçılan belge ve tapelerden biliyoruz. ABD Hükümeti, Recep Tayyip Erdoğan'ı dize getirmek amacıyla, Reza Zarrab'ın itiraflarını bir çilingir gibi kullanabilir. Özellikle Halkbank, 4 Bakan ve TÜRGEV'e yapılan bağışlardan dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı uluslararası kamuoyunda zor duruma düşürebilir. Hatta Kuzey Suriye'de kurulacak PKK terör örgütünün kontrolündeki bir DEVLET için şantaj yapabilir.
ABD'nin hedefindeki isim, şu anda ülke yönetiminde dominat olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Reza Zarrab'ın tutuklanmasından sonra Türkiye'de popüler olan ABD'nin New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Twitter'da takip edip, 10 saat sonra takibi bırakarak "Sinir Savaşı" başlatmasını bir işaret olarak yorumlayabiliriz.
Kısacası DEVLETİN BEKASI konusunda, ZOR bir döneme giriyoruz. Burada kendimize şu iki soruyu sormamız gerekir.
KONU VATANSA GERİSİ TEFERRUAT MI?
Yoksa DEVLET AKLINA ACİL İHTİYACIMIZ VAR MI?
Sevgi ile kalın...