Kısa bir süre öncesine kadar faaliyetlerini Uzakdoğu’da yoğunlaştırmış olan MAERSK son yılda Akdeniz’de sadece adını dolaştırırken bu karlı alana el atıp gücünü de göstermeye başladı. Daha önce bu alana ilk girişinde dünyanın ilk konteyner firması olan (1956) Sealand’i bünyesine alarak bu pazara girmiş ve dünya deniz ticaretinin %17’sini ele geçirerek gücünü ortaya koymuştu. Genelde ağırlığını uzak doğu, Amerika ve Avustralya hatlarında tutarak Akdeniz pazarına sadece birkaç feeder ve standart gemilerle adını dolaştırmıştı. Ancak son yıllarda doğu Akdeniz pazarının boyutunun ciddi bir oranda büyümesi ile öncelikle başta Mersin limanı olmak üzere Türk limanlarında faaliyetine başlamış ve Maersk ve Seland gösterişli konteynerler üzerinde Sealand adını sildi.
Akdeniz’de yeni atraksiyon olarak kısa süre önce Hamburg Süd'ü bünyesine ve UASC ilede dirsek temasına geçti. Ancak UASC hem Maersk’ü ve hem de ağırlıklı olarak MSC'yi suya sabuna dokunmadan idare ediyor. Maersk önce Pireaus limanı ile başlayarak, İsrail-ZİM LİNE ile de yakınlaşarak Çin’in liman ihalesini alarak adeta yeniden inşa edilircesine büyütülen Ashdod ve Haifa Limanları’na ve Pireaus limanlarına China Shipping Line ile beraber Mother Ship’lerini sevk ederek bu hatları ellerine geçirme çabaları gözle görünür şekilde artmaya başladı. Kısa zaman öncesine kadar Ashdod ile Haifa’yı hubport olarak kullanan MSC’inin de olayı farketmesi ile Mother’larını Pireaus, Türk ve İsrail limanlarına yöneltmeye başladı ve limanlarla ilgili olarak özellikle İzmit ve Gemlik körfezlerinde ve Aliağa’da liman büyültme faaliyetleri başladı. İzmit Körfezi'nde kurulan yeni iki adet portun ani ortaya çıkışları bunu doğrular şekilde ve MARPORT-MARDAŞ’ın limanlarıı ve onların negatif etkileneceği gayet net ortada. İlk defa MSC’inin19000 TEU gemisinin körfeze gelişinin hem limanın hem UASC ve Hem de MSC’inin anında beraber gündeme getirilmesi de boşa değil .
Bu konuları yazılarımda da dile getirdiğimde aldığım büyük tepkiler ne kadar haklı olduğumu kanıtlar gibi. Bir Maersk gücü örneği; 26 Ocak 2017 Haifa Limanı’na yanaştık. Liman içerisinde biz dahil bir adet Standart-Maersk ve bir adet de Mother-Maersk olarak 3 gemi aynı anda operasyon yaparken, ertesi gün 27 Ocak öğleden sonra saat 1600 sularında liman içerisinde hızı saatte 100 km’yi geçen ani bir storm başladı. Aynı zamanda 3 geminin de operasyonları bitmişti. 3’ümüz de plt talebinde bulunduk. Storm nedeniyle her an için liman giriş-çıkış trafiği durdurulabilirdi. Trafikten her 3 gemiye de st-by talimatı verildi ancak öncelik Masersk gemilerine verilerek iki gemi de limandan ayrıldı fakat biz pilot beklerken aniden liman trafiğe kapatıldı. 20 dakika içerisinde limandan çıkabilirdik ancak plt gelmedi ve saat 1545 sularında fırtına iyice bindirdi ve aksilikle rıhtım konumu nedeniyle rüzgar üstünde kaldık ve ilk defa rıhtımda geminin başını tutabilmek için çift demir kullandık, ertesi gün 28 Ocak saat 1530’a kadar gereksiz yere liman içerisinde oldukça zor bir durumda kaldık. Maalesef liman otoriteleri bize plt veya römorkör desteği yerine halatlarımız yeterli dememize rağmen bize iki halat gönderdi. Fırtınanın durumu hakkında limandan bize hiçbir bilgi verilmediğinden ve gelişip gelişmeyeceğini bilemediğimizden ve liman ile ayrıca bir sorun yaşamamak adına gönderilen halatların birini alıp, diğerini geri gönderdik. Bu olaydan bahsedişimin sebebi Maersk’ün ayrıcalığını vurgulamak içindir. Ancak asıl sebep acentamızın biraz dikkatsiz davranmasıydı, zamanında bize uyarıyı iletebilseydi belki bu durumu yaşamayabilirdik.
Artık Akdeniz içinde Mother trafiği ağırlaşmaya başladı ve buna bağlı olarak da konteyner limanları da devamlı gelişim ve büyüme halinde ve Güney Koreli Giant’ların Akdeniz’e gelmeleri an meselesi. Türkiye’nin büyüğü olan Arkas da durumu anında görüp 5000 TEU Conte Basel ile devreye girerek profesyonel politikasını anında gösterdi ve eminim ki her geçen gün filosunu büyütürken TEU kapasitesini de arttırmaya devam ederek hem Pasifik'ten ve hem de Atlantik’ten Amerika hattına da girecektir.
