Ne slogan ama… Tam bir tribünlük çığlık… Ama sana yakışmıyor bu söz Salih Orakcı…
"Aslanlarıma Dokunmayın" çığlığı; Bir bitişin, bir suçun bastırılışı gibi… Kimse yemez bu çığlığı…
Şehit Cemil Özben ve Şehit Turgay Sarıboğa'nın cenazesindeki fotoğraflarını inceledin mi?
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'nün güvenlik personeli etrafını sarmış, seni koruyor. Seni kimden ve neden koruyorlar? Cenazeye 10 koruma ile gitmek zorunda kalmanın sebebi nedir? Cenaze namazına duruyorsun ve etrafında 10 tane koruma...
Kendi personelinin cenazesine bile koruma ile gidiyorsun. Neden korkuyorsun? Yanlış bir karar verdiğinden dolayı, gelecek tepkilerden mi çekiniyorsun?
Çekinmekte haklısın Salih Orakcı…
Senin verdiğin yanlış bir karar; 4 kadını dul, biri annesinin karnında 8 aylık doğmamış bebek olmak üzere, 6 çocuğun yetim kalmasına neden oldu. Şimdi ise “Aslanlarıma Dokunmayın” diyerek yanlışını örtmeye çalışıyorsun…
Bunu kimse yemez Salih Orakcı (!)
KEGM-7 kazasını hatırlayalım
Kısaca o günü bir daha hatırlamakta yarar var.
4 Aralık 2012 tarihinde Şile’de cinayet gibi bir kaza oldu. O gün KEGM-7 botunda görevli kaptan Rıfkı Çıtlık, hava şartlarından dolayı denize çıkamayacağını belirterek bir rapor düzenledi. Ancak Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, bu kaptanın iradesine karşı çıkarak görevden el çektirdi.
Bir gün sonra mesaiye gelecek olan Kaptan Cemil Özben ve ekibi, izinli oldukları halde göreve çağrıldı. O gün izinli olan KEGM-7 botunun ikinci ekibinden sadece Cemil Özben ve makineci Mehmet Genç bulunuyordu. KEGM-7 botunda görev yapacak kadronun eksik olmasından dolayı Harem Tahlisiye istasyonunda çalışan Seçkin Özdemir ve Ahmet Kasarcı, KEGM-7 botunda görevlendirildi. Ancak, Harem Tahlisiye istasyonundan gelen yağcı Seçkin Özdemir'in tecrübesiz olmasından dolayı, Rıfkı Çıtlık'ın ekibinde bulunan Turgay Sarıboğa, Mehmet Özben ve Mehmet Genç'in kadrosuna dahil edildi.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, hava şartlarından dolayı denize çıkmayan KEGM-7 botunun kaptanı Rıfkı Çıtlık hakkında soruşturma açtırdı. İzinli olduğu halde evinden gelen Kaptan Cemil Özben ise soruşturma tehdidi altında KEGM-7 botuna çıkmak zorunda kaldı.
VE… Akşam saatlerinde insanın yüreklerini dağlayan vahim kaza gerçekleşti. Kıyı Emniyeti personellerinden Cemil Özben, Mehmet Genç ve Turgay Sarıboğa ile denizcileri kurtarmaya çalışan balıkçı Mümin Akgün şehit oldu.
Kıyı Emniyeti’nin, sorumlu sorumsuzları…
Madalyonun Kıyı Emniyeti'nin masabaşındaki yönetim tarafınıda irdelemekte yarar var. O gün KEGM-7 botunda görevli kaptanı hava şartlarından dolayı çıkmayacağını beyan etmesine rağmen, ikinci ekip görevlendirildi. İlk kaptanın beyanı ve iradesi yok sayıldı.
O gün görevli Enspektör, Daire Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür koordinasyonu, bu kazanın baş aktörü konumunda bulundukları su götürmez bir gerçek.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde, şu anda ismini açıklamak istemeyenlerin anlatımlarına kısaca burada yer vermek istiyorum.
"KEGM-7 botunun o günkü görevli kaptanı Rıfkı Çıtlık, hava şartları nedeniyle denize çıkamayacağını ve tehlike arz ettiğini beyan ediyor. Genel Müdür Salih Orakcı “göreve çıkmayan personele” ceza kesiyor, soruşturma açıyor.
Daire Başkanı Aslan Dede, şehit kaptan Cemil Özben'i arayarak evinden gelmesini istiyor. Harem Tahlisiye İstasyonunda çalışan Turgay Sarıboğa ve Ahmet Kasarcı’yı KEGM-7 botunda görevlendiriyor. Aslan Dede, evinden getirttiği Kaptan Cemil Özben’e denize çıkması konusunda telkinde bulunuyor ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı’nın talimatını iletiyor. Ayrıca göreve çıkmayan personel hakkında soruşturma açıldığını ifade ediyor."
Şehit Cemil Özben’in eşi ve Şehit Mehmet Genç’in babasının basına yansıyan açıklamalarına baktığınız zaman yukarıdaki ifadeler ile örtüştüğünü net bir şekilde görebiliyoruz.
Kısacası bu vahim kazanın en önemli sebebinin; “Tehdit, işgüzarlık, sorumsuzluk ve yaptım oldu” zincirlemesinden başka bir şey değil
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, kaza ile ilgili soruşturma başlattı. Bu soruşturma, eski Denizcilik Müsteşarı Hasan Naipoğlu’nun başında bulunduğu bir ekip tarafından yürütülüyor.
Diğer taraftan, Şile Cumhuriyet Savcılığı ise o gün görevli olan tüm isimlerin telefon görüşmeleri ve telsiz konuşmalarını araştırmak için çalışmalar başlattığını biliyoruz. Soruşturma sonucuna göre dava açılıp açılmayacağını karar verilecek. Bakıp göreceğiz.
Orakcı’nın görev yapma kabiliyeti kaldı mı?
Bu kazadan sonra Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı’nın kuruma, kendisine ve denizcilik sektörüne yararı olacağını zannetmiyorum.
Kış bastırmaya başladı. Önümüzdeki 3 ay boyunca Karadeniz’de onlarca gemi, hava şartları yüzünden tehlike arz edecek. Belki onlarca standart dışı gemi, fırtına yüzünden karaya oturacak. Karaya oturan veya batma tehlikesi geçiren gemilerin mürettebatları yaşam ile ölüm arasında bir çizgide kalacak.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı, bu ruh hali ile hangi cesaret çerçevesinde bölgeye kurtarma gemisi veya acil müdahale botu gönderecek. “Yine bir kaza olur, Kıyı Emniyeti personeli hayatını kaybeder” düşüncesi başının etini yiyecek. Bu psikoloji ile nasıl objektif ve hayati kararlar verecek?
Diğer taraftan verilen kararların yanlışını gören kurtarma botları ve kurtarma römorkörlerinin kaptanları “Salih Orakcı ve Ekibinin” talimatına artık mesafeli davranacak.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, yönetme ve yönetilme zafiyeti içindedir. Çünkü Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, kendi içinde kaynamaya devam ediyor.
Karar vericilerinin bilmesinde fayda var…