• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 17 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 19 °C
  • Antalya 16 °C
  • Muğla 14 °C
  • Çanakkale 20 °C

Başbakan’ın tetikçileri!

RECEP CANPOLAT

Başbakan Erdoğan’ın Gezi Olayları ile ilgili söylemleri, derin kırılmalara neden oluyor. Gezi Olaylarının kendisini hedef olarak gösterilmesine haklı olarak tepki gösterirken, verdiği örnekler ile ülke vatandaşları arasında derin uçurumların açılmasına sebep veriyor.

Başbakan Erdoğan’ın, Gezi Parkı Eylemleri’nde ailesine ve kendisine yapılan hakaretlere tepkisiz kalması beklenemez. Bazı bölücü unsurların, “Çevre Hassasiyeti gösteren ve Başbakan’ın Kibir Kokan Sözlerine Tepki Gösterenleri” kullanarak, toplumsal barışı bozacak eylemlere imza atmaları, hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı tarafından kabul edilemez.

Sağduyulu hiçbir vatandaşımız Vandalizm savunamaz. Yakıp-yıkmayı demokratik bir eylem olarak göremez. Bununla beraber Gezi Parkı Olayları’nda demokratik tepki gösterenleri “hayal dünyasında üretilen düşmanlar” gibi, bir makamın içine sıkıştırılarak, “Dış Güçlerin Ajanları” olarak ta nitelemek, teşhisin yanlış yapıldığının gerçek bir görüntüsü olarak önümüze çıkıyor.

Başbakan Erdoğan, Gezi Parklı Olaylarını, 28 Nisan e-muhtırası gibi siyasi bir malzeme yaparak, AK Parti tabanına mesajlar vermesi gayet doğaldır. Hatta bu Gezi Eylemlerini “Sivil Darbe Teşebbüsü” diye, Çözüm Süreci adı altında terör örgütü PKK ile yapılan pazarlıktan kaynaklanan, oy kaymasını durdurmak için yaptığı bir siyasi manevra olarak ta normal karşılanabilir. Ancak, “Oy Kaymasını” durdurmak için yaptığı söylemleri, medyadaki taraftarlarının azmasına neden olduğunu bilmesinde fayda var.

“Kraldan çok kralcı kesilen” yandaş medyadaki ipini koparmış, tetikçiliği meslek edinmiş, salya sümük sağa-sola saldıran bir kaç kalem sahipleri, Başbakan Erdoğan’a şirin görünmek için atmadıkları takla, yapmadıkları bezirgânlık kalmadı gibi…

Hele bir tanesi, Erdoğan’a muhalif olunmasını, “Darbeci, hayâsızlık, aşağılık, sefillik ve alçaklık” diye kanalizasyon ağzıyla saldırması pes dedirtecek boyutta.

Başbakan Erdoğan’ın bu soysuzların ipini gevşetmemesinde fayda var. Bu Salya Sümük, kalem sahiplerinin, Recep Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul Belediye Başkanlığı Adaylığı döneminde, aynı kinle, Erdoğan’a ve Refah Partisi’ne saldıran “zamanın soysuzlarından” bir farkları yok.

Başbakan Erdoğan’ın yüz hatlarında belli olan tedirginlik boyutu, bu azgın kalemşorları zıvanadan çıkarmış durumda. Başbakan’ın kınının kılıçına talip olan bu kalem sahipleri, “evde zor tutulan yüzde 50’inin içinde olduklarını” Başbakan Erdoğan’a göstermek için üst makamdan küfür etmeye devam ediyorlar.

Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin ilk döneminde ve 28 Şubat’ta kendisi gibi düşünenlere saldıran ve şu anda yanında olan tetikçileri, yeni dönemde, yeni sahiplerinin direktifleri ile kendisine salya sümük saldıracağını bilmelidir. Çünkü bu “soysuzların” yaşam alanında omurga yoktur.

GEZİ PARKI'NIN ANALİZİ

Gezi Parkı Eylemleri’ni 3 pencereden bakmakta yarar var. 28 Mayıs-31 Mayıs tarihlerinde yapılan Gezi Parkı Eylemi; Bir avuç eski tüfek solcu, Kemalist, sanatçı ve sivil toplum örgütünün bir araya gelip yaptığı bir eylem iken, sabahın 5’inde yapılan baskın ile bir anda toplumun belli katmanlarının da iştirak ettiği bir protestoya dönüştü.

Bu eylemi kullanan bir avuç marjinal sol kökenli terör örgütleri, 3 gün boyunca polis ile çatışarak eylemin asıl misyonundan çıkmasına neden oldu. Gezi Parkı eylemini hala basmakalıp Ergenekon yapılanması, hükümeti devirme ve anti demokratik olarak yorumlamak, büyük bir yanılgı ve yanlış pencereden bakmadan başka bir şey değildir.

Yeni Türkiye’de, yeni bir nesil yetişiyor. AK Parti iktidarının döneminde yetişen bu nesil, yeni bir jargon ile kendilerine bir dünya kurmuş. Bu yeni Türkiye’nin mimarı AK Parti Hükümeti, bu değişimi anlayamamanın bunalımını yaşıyor. Yeni bir kuşak yetişiyor. Bu kuşak, ZELLO ile dünya ile sesli görüşüyor. Twitter ile organize oluyor. Facebook ile medyasını kuruyor.

Geleneksel medyaya ihtiyaçları yok, kendi medyası ile kendilerini ifade ediyorlar. Toplum mühendisleri, yeni Türkiye’nin, yeni neslini kavrayamadığından ne yapacağını bilemiyor. Akılları durmuş, fikirleri 90’lı yıllarda kalmış yeni Türkiye’nin yöneticileri, toplumsal tepkiyi “Sivil Darbe Teşebbüsü” kalıbına sokmaları yanlış teşhise, yanlış tedavi sonucunu doğuruyor.

AK Parti Hükümetinin haklı olduğu konular yok da değil. 11 yıllık AK Parti Hükümetine tepki gösteren farklı düşüncede olan insanlar, Gezi Parkı Eylemi’ni, Erdoğan ve AK Parti muhalif paydasında birleşmesi, diğer taraftan AK Parti Yöneticilerin ise yeniçeri ocaklarına atıfta bulunarak “ERDOĞAN’IN KELLESİNİ İSTİYORLAR” ifadesi ile kendi tabanına mesaj vererek bir söylem geliştirmesi, kendi pencerelerinden haklı olabilir. Ancak bu sürecin kırılma noktası Başbakan Erdoğan'ın kibirli söylemi ve bunun sonucunda oluşan "Erdoğan Düşmanlığı" bilinen bir gerçektir. DEMOKRASİ ve SANDIK gerçeği, AK Parti'nin haklılığı olarak yorumlayabiliriz.

Bu süreci kullanan dış güçlerin olmadığını söylemek aptallık olur. Tabi ki eylem sürecinde sokaklara sinmiş dış güçlerin ajanları, “ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI PAYDASINDA BİRLEŞENLERİ" kullanması kaçınılmazdır.

Önemli olan Başbakan Erdoğan’ın “Evdeki yüzde 50’yi zor tutuyorum” diyeceğine, “Sokaktaki yüzde 50’yi eve sokmanın yoluna baksaydı” ÖTEKİLEŞTİRME mantığının ortadan kalkmasına neden olacaktı. Hala bu tren kalkmış değildir. Başbakan Erdoğan, Türkiye genelinde yaptığı mitinglerde “sevgi ve kucaklayıcı dili kullanması” derin kırılmaları ortadan kaldıracak ve toplumsal barışı yerine oturtacaktır.

Sevgi dilini konuşan bir Başbakan’ı arzu ediyoruz.

taksim_gezi_eylemi.jpg

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
T.C.Müh.Kaptan Refik Akdoğan
29 Haziran 2013 Cumartesi 15:09
İlahiyatçılara açık mektup
Nerelerdesiniz ey ilahiyat fakültesi, MYO ve İmam hatip okulları mezunları. Sizler profesyonel İslam din adamları olduğunuz halde Kur'an'dan Ayetlerini buralarda okuyarak idarecilere barışın yollarını göstermenizi beklerken benim gibi amatör bir Kur'an Aşığının Kur'an'dan ayetler okuyarak idarecilere, politikacılara yol göstermeye çalışması ayıp olmuyor mu? Kur'an barışın yollarını gösterdiği halde sizler neden bir tek kelime söylemiyorsunuz. Unutmayınız sizler bunun eğitimini gördünüz. Böyle tam siper yaparak, araziye uyarak, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek dünya çıkarları ğeşine koşmanız günahların en büyüğüdür. Çünkü siz bunun eğitimini gördünüz, ruzi mahşerde ben bunları bilmiyorum diyenezsiniz. Bu eğitimi görmeyenler bilmiyordum diyebilir.Yoksa siz Kur'an'da defalarca buyrulduğu halde bu gelip geçiçi dünya mallarının cazibesine dayanamayıp, Ahirette asıl dünyanın varlığını unuttunuz mu? Bu dünyada şeytanın en büyük kandırma cazibesi olan başta para olmak üzere, mal,mülk, şan şöhret, mevki hırsı gibi dünya nimetlerine dalıp Ahiret'i nasıl red edersiniz. İstediğiniz kadar hacca, umreye gidin başınızı namazdan kaldırmayın, oruçlarınızı eksiksiz yerine getirin Müslümanların paramparça olması karşısında bir şeyler söylemeyip,bölünmeye parçalanmaya, bir müminin bir mümini öldürmesine seyirci kalırsanız, kahrolası suskunluğunuzu muhafaza ederseniz sizin gibi İslam dini eğitimi almışların Allah'ın karşısında nasıl hesap vereceğini düşünmüyor musunuz? Aklınızı başınız toplayınız ve vicdanınızın sesini dinleyerek lütfen konuşun ey ilahiyatçılçar. Allah gözlerinizdeki perdeyi kaldırsın, bakmayasınız kör gibi... İslam dervişi olun, gezin, düşünceleri görün ey İslamın âkil insanları... www.refikakdoğan.com
24.133.110.255
T.C.Müh.Kaptan Refik Akdoğan
28 Haziran 2013 Cuma 09:51
Köprüleri yıkmak
Bugün bir gazetede Fethullah Gülen Beyfendi," Bir köprü kurarken kurulmuş başka köprüleri yıkmayın," dediğini okudum. Sağcı gurubun yüzde yüz saygı duyduğu ve itaat ettiğine inandığım bu beyfendinin söylediği bu güzel sözlerden cesaret alarak; 550 yıl önce Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuş olan Haliç tersanesinin uzerine AVM ya da turistik tesislerin yapılacağı kararından vazgeçilmesini istiyorum. Gene Fethullah Beyin bu güzel ve uzlaştırıcı sözlerinden hareket ederek Taksim Gezi Parkı'nın gezi parkı olarak kalacağını, Kazlıçeşme vb yerlerde Hyde Park'ta olduğu gibi konuşma yerleri yapılacağını, polisin bundan böyle göstericelere gaz ya da su sıkmayacağını,polisin kırıp döklenle, yangın çıkaranlarla mücadele edeceğini yetkililerden duymak istiyorum. Çok mu şeyler isityorum? Bu istediklerim demokrasi yolunda emin adımlarla ilerleyen güzel yurduma yakışmaz mı? Sayın Fethullah Gülen Beyfendi bile bu olaylardan ne kadar sıkılmış olacak ki, bakınız ne kadar güzel sözler söylüyor ta Atlantik ötelerinden. Hadi sayın ve sevgili yetkililer, emin olun bu kararlar gelecek seçimde oylarınızı hiç de küçümsenmeyecek oranda artıracaktır. Allah selamet versin. www.refikakdogan.com
24.133.110.255
DERİN
26 Haziran 2013 Çarşamba 16:48
KUL HAKKINLA CEVABLARI NE OLACAK ?
İNSANI YARATANIMIZ YARATMIŞTIR...BEYİN HER CANLI DA VAR..FAKAT İNSAN BEYNİ HİÇBİR CANLIDA YOKTUR..NEYİN KARŞISINA ÇIKIP AHKAM KESİYORSUNUZ...YARATANIMIZ BİZLERE ÖYLE BİR İNSAN ARMAĞAN ETMİŞTİRKİ..HALA BUNU YOK ETMEYE KALKANLARI,GÖZLERİNİZLE GÖRMEYECEKSİNİZ,KULAKLARINIZLA DUYMAYACAKSINIZ...DÜNYA DA NER DE GÖRÜLMÜŞ...VARLIĞINI TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN İNSAN KİM.?...İNSAN OLMAYANIN DİNİ OLMAZ..DEĞİL MÜSLÜMAN ASLA OLAMAZ..KİM HANGİ HAKLA KARŞISINA ÇIKACAĞI ZAMAN ACABA CEVABLARI NE OLACAK..ALLAH ISLAH ETSİN..
81.214.71.174
T.C.Müh.Kaptan Refik Akdoğan
26 Haziran 2013 Çarşamba 15:17
Son durum...
Son durum, bu ülkede yıllardan beri olan sağ sol çatışmasında hiçbir zaman son durum olarak gösterilmeyecek yenilkler, gelişmeler göstermektedir. İnançlı olarak nitelenen insanlarımız sağı, laik olarak nitelenen insanlarımız solu temsil ederken aralarında zaman zaman büyük sürtüşmeler çıkabilmektedir. Sağcılar temel olarak öğrendikleri İslami kavramları esas alırken Solcular ise(komünistler demiyorum) bu ülkede genellikle Allah'a inanarak İslami kavramlarla birlikte sol edebiyatın söylemlerine itibar ederek onların uygulanmasını istemektedirler. Her zaman her ülkede görüldüğü gibi iktidar olanlar kendi inançları doğrultusunda ikdirar olmayı ve uygulamayı yeğlemektedirler. İktidar olunca da yandaşları nemalanmak için kıran kırana savaşa girerler. Biz iktidar olduk, nimetler bizimdir diyerek küplerini doldurmaya gayret ederler. En azından mevkiler paylaşılarak nemalanmak her iktidarda görülür. Bu eşyanın tabiatına aykırı değildir. Bu iş böyledir. Böyle olunca da toplumda çatışmalar başlar.Toplum çatışmalarının aktörleri ise polisler ve iktidarda olmayanlardır.Çatışmanın ölçülü olması diye bir şey yoktur. Horana kalkan terler. Direnen halk medeni ise konuşarak, değilse taş ve sopa kullanrak polise karşı gelir. Polis de elinde olan imkanlarla can ve mal emniyetini korumaya çalışır. Bunların arasında bugünkü şartlar altında uzlaşma mümkün olmayacakmış gibi görünüyorsa da ben her zaman olduğu gibi gene anlaşmanın, uzlaşmanın, barışmanın yolları KUR'AN'dadır diyorum. O kadar diyorum ki Amerikada ikamet eden Sayın Fethullah Gülen Beyfendi bile çapulcalar demeyin diyerek çok güzel bir açıklama yapmıştır. Şimdi İslami buyrukları prensip olan kabul edenelere çağrı yapıyorum. KUR'AN'ı Türkçe okuyarak Allah'ın buyruklarına göre haraket ediniz diyorum. Sağcılar için kurtuluş yolu Kur'an'dadır. Ey din alimleri, görevliler lütfen susumayınız, Allah sizden görevlerinizi yapmanızı bekliyor. Terk etme bizi ya Rabbin. www.refikakdoğan.com
24.133.110.255
Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim