Başbakan Erdoğan’ın Gezi Olayları ile ilgili söylemleri, derin kırılmalara neden oluyor. Gezi Olaylarının kendisini hedef olarak gösterilmesine haklı olarak tepki gösterirken, verdiği örnekler ile ülke vatandaşları arasında derin uçurumların açılmasına sebep veriyor.
Başbakan Erdoğan’ın, Gezi Parkı Eylemleri’nde ailesine ve kendisine yapılan hakaretlere tepkisiz kalması beklenemez. Bazı bölücü unsurların, “Çevre Hassasiyeti gösteren ve Başbakan’ın Kibir Kokan Sözlerine Tepki Gösterenleri” kullanarak, toplumsal barışı bozacak eylemlere imza atmaları, hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı tarafından kabul edilemez.
Sağduyulu hiçbir vatandaşımız Vandalizm savunamaz. Yakıp-yıkmayı demokratik bir eylem olarak göremez. Bununla beraber Gezi Parkı Olayları’nda demokratik tepki gösterenleri “hayal dünyasında üretilen düşmanlar” gibi, bir makamın içine sıkıştırılarak, “Dış Güçlerin Ajanları” olarak ta nitelemek, teşhisin yanlış yapıldığının gerçek bir görüntüsü olarak önümüze çıkıyor.
Başbakan Erdoğan, Gezi Parklı Olaylarını, 28 Nisan e-muhtırası gibi siyasi bir malzeme yaparak, AK Parti tabanına mesajlar vermesi gayet doğaldır. Hatta bu Gezi Eylemlerini “Sivil Darbe Teşebbüsü” diye, Çözüm Süreci adı altında terör örgütü PKK ile yapılan pazarlıktan kaynaklanan, oy kaymasını durdurmak için yaptığı bir siyasi manevra olarak ta normal karşılanabilir. Ancak, “Oy Kaymasını” durdurmak için yaptığı söylemleri, medyadaki taraftarlarının azmasına neden olduğunu bilmesinde fayda var.
“Kraldan çok kralcı kesilen” yandaş medyadaki ipini koparmış, tetikçiliği meslek edinmiş, salya sümük sağa-sola saldıran bir kaç kalem sahipleri, Başbakan Erdoğan’a şirin görünmek için atmadıkları takla, yapmadıkları bezirgânlık kalmadı gibi…
Hele bir tanesi, Erdoğan’a muhalif olunmasını, “Darbeci, hayâsızlık, aşağılık, sefillik ve alçaklık” diye kanalizasyon ağzıyla saldırması pes dedirtecek boyutta.
Başbakan Erdoğan’ın bu soysuzların ipini gevşetmemesinde fayda var. Bu Salya Sümük, kalem sahiplerinin, Recep Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul Belediye Başkanlığı Adaylığı döneminde, aynı kinle, Erdoğan’a ve Refah Partisi’ne saldıran “zamanın soysuzlarından” bir farkları yok.
Başbakan Erdoğan’ın yüz hatlarında belli olan tedirginlik boyutu, bu azgın kalemşorları zıvanadan çıkarmış durumda. Başbakan’ın kınının kılıçına talip olan bu kalem sahipleri, “evde zor tutulan yüzde 50’inin içinde olduklarını” Başbakan Erdoğan’a göstermek için üst makamdan küfür etmeye devam ediyorlar.
Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin ilk döneminde ve 28 Şubat’ta kendisi gibi düşünenlere saldıran ve şu anda yanında olan tetikçileri, yeni dönemde, yeni sahiplerinin direktifleri ile kendisine salya sümük saldıracağını bilmelidir. Çünkü bu “soysuzların” yaşam alanında omurga yoktur.
GEZİ PARKI'NIN ANALİZİ
Gezi Parkı Eylemleri’ni 3 pencereden bakmakta yarar var. 28 Mayıs-31 Mayıs tarihlerinde yapılan Gezi Parkı Eylemi; Bir avuç eski tüfek solcu, Kemalist, sanatçı ve sivil toplum örgütünün bir araya gelip yaptığı bir eylem iken, sabahın 5’inde yapılan baskın ile bir anda toplumun belli katmanlarının da iştirak ettiği bir protestoya dönüştü.
Bu eylemi kullanan bir avuç marjinal sol kökenli terör örgütleri, 3 gün boyunca polis ile çatışarak eylemin asıl misyonundan çıkmasına neden oldu. Gezi Parkı eylemini hala basmakalıp Ergenekon yapılanması, hükümeti devirme ve anti demokratik olarak yorumlamak, büyük bir yanılgı ve yanlış pencereden bakmadan başka bir şey değildir.
Yeni Türkiye’de, yeni bir nesil yetişiyor. AK Parti iktidarının döneminde yetişen bu nesil, yeni bir jargon ile kendilerine bir dünya kurmuş. Bu yeni Türkiye’nin mimarı AK Parti Hükümeti, bu değişimi anlayamamanın bunalımını yaşıyor. Yeni bir kuşak yetişiyor. Bu kuşak, ZELLO ile dünya ile sesli görüşüyor. Twitter ile organize oluyor. Facebook ile medyasını kuruyor.
Geleneksel medyaya ihtiyaçları yok, kendi medyası ile kendilerini ifade ediyorlar. Toplum mühendisleri, yeni Türkiye’nin, yeni neslini kavrayamadığından ne yapacağını bilemiyor. Akılları durmuş, fikirleri 90’lı yıllarda kalmış yeni Türkiye’nin yöneticileri, toplumsal tepkiyi “Sivil Darbe Teşebbüsü” kalıbına sokmaları yanlış teşhise, yanlış tedavi sonucunu doğuruyor.
AK Parti Hükümetinin haklı olduğu konular yok da değil. 11 yıllık AK Parti Hükümetine tepki gösteren farklı düşüncede olan insanlar, Gezi Parkı Eylemi’ni, Erdoğan ve AK Parti muhalif paydasında birleşmesi, diğer taraftan AK Parti Yöneticilerin ise yeniçeri ocaklarına atıfta bulunarak “ERDOĞAN’IN KELLESİNİ İSTİYORLAR” ifadesi ile kendi tabanına mesaj vererek bir söylem geliştirmesi, kendi pencerelerinden haklı olabilir. Ancak bu sürecin kırılma noktası Başbakan Erdoğan'ın kibirli söylemi ve bunun sonucunda oluşan "Erdoğan Düşmanlığı" bilinen bir gerçektir. DEMOKRASİ ve SANDIK gerçeği, AK Parti'nin haklılığı olarak yorumlayabiliriz.
Bu süreci kullanan dış güçlerin olmadığını söylemek aptallık olur. Tabi ki eylem sürecinde sokaklara sinmiş dış güçlerin ajanları, “ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI PAYDASINDA BİRLEŞENLERİ" kullanması kaçınılmazdır.
Önemli olan Başbakan Erdoğan’ın “Evdeki yüzde 50’yi zor tutuyorum” diyeceğine, “Sokaktaki yüzde 50’yi eve sokmanın yoluna baksaydı” ÖTEKİLEŞTİRME mantığının ortadan kalkmasına neden olacaktı. Hala bu tren kalkmış değildir. Başbakan Erdoğan, Türkiye genelinde yaptığı mitinglerde “sevgi ve kucaklayıcı dili kullanması” derin kırılmaları ortadan kaldıracak ve toplumsal barışı yerine oturtacaktır.
Sevgi dilini konuşan bir Başbakan’ı arzu ediyoruz.