Bakanlar Kurulu kararı ile Oda, Borsa ve Birlik seçimleri, NACE kodlarındaki eksiklikler nedeniyle iki ay ertelendi. Bu karar ile 6 Mart 2013 tarihinde yapılması planlanan İMEAK Deniz Ticaret Odası seçimleri, mayıs ayına ertelenmiş oldu.
Geçen hafta içinde yapılan, İMEAK DTO Meclis toplantısının ana gündemini, adayların suçlamaları ve bu suçlamalara verilen cevaplar belirledi.
DTO Başkan Adayı Salih Zeki Çakır’ın geçen ay içerisinde yaptığı basın toplantısında, mevcut DTO Yönetimine yaptığı suçlamalara cevap veren İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, söylemleri ve tavırları ile seçim sürecine yeni bir pencere açmış oldu.
Konuşmaların paragraf aralarına bakıldığı zaman, İMEAK Deniz Ticaret Odası seçim sürecinin çok sert ve yıkıcı geçeceğini iddia etmek, müneccimlik olmasa gerek diye düşünüyorum.
Salih Zeki Çakır’ın basın toplantılarında ve kamuoyuna yaptığı açıklamalarda mevcut DTO Yönetimine karşı “Hilekâr, İnce Ayar, Vizyonsuzluk, Ufuksuzluk” ithamları, bir anlamda cin’i şişeden çıkardı. Bu tür söylemler Metin Kalkavan ve Yönetimini mindere çekmek için yapılan manevra gibi okunsa bile, bu manevranın pek tutmadığını ifade etmekte yarar var. Çünkü Metin Kalkavan ve Yönetimine yapılan bu ithamların, muhalefet tarafından altının doldurulmadığı, son DTO Meclis Toplantısında ortaya çıktı.
Metin Kalkavan’nın meclis kürsüsünde yaptığı konuşmalarda, Salih Zeki Çakır’ın mevcut DTO Yönetimine karşı söylemlerine net cevaplar vererek bir anlamda muhalefetin kullandığı enstrümanları elinden aldı. Metin Kalkavan’ın, uyguladığı strateji, “sert söze, sert cevap” nitelemesiyle muhalefete bir anlamda “mütekabiliyet esası uygulanacaktır” mesajını da vermiş oldu.
Salih Zeki Çakır’ın yaptığı strateji hatası, seçim sürecini etkileyecek bir konum içermese bile, sektörde karşılığını bulmuş gibi görünüyor.
ÖTEKİLEŞTİRMENİN BOYUTU
Hem Metin Kalkavan, hem de Salih Zeki Çakır cephesinden yapılan açıklamalar “Ötekileştirme” propagandasının, seçim sürecinde en bariz bir şekilde işleneceğini gösteriyor. Özellikle Metin Kalkavan’ın “Siz iktidarda olsaydınız bizi buraya bile sokmazdınız” ifadesi “Ötekileştirmenin” aldığı boyutu ortaya koyuyor.
Ötekileştirme ve mahalle baskısı her iki aday tarafından korkulan bir meta olarak görülse bile, bu yöntemin her iki aday tarafından rakibine karşı kullanılacak bir argüman olacağı ortaya çıkıyor. Tabi bu argümanın denizcilik sektörün de derin kırılmalar meydana getireceğini söylemek iddialı bir söz olmasa gerek.
BAKANLIK TARAFSIZ OLACAK MI?
Ankara’nın Deniz Ticaret Odası seçimlerini balkondan izlemediğini sağır amiraller bile biliyor. 24 Kasım 2012 tarihinde yine bu köşeden “Deniz Ticaret Odası’nda Değişim…” başlıklı yazımda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın seçimlerde tarafsız olamayacağını şu sözlerle ifade etmiştim;
“İMEAK Deniz Ticaret Odası seçimlerinde, mevcut adayların dışında en büyük oyuncu ise Ankara olarak görülüyor. Salih Zeki Çakır’ın adaylığını açıklamadan birkaç gün önce, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile “adaylığının açıklanması” ile ilgili görüşmesi, idarenin bu seçimlere tarafsız kalmayacağının en önemli işareti olarak okunabilir. Bilindiği gibi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile Salih Zeki Çakır’ın dostlukları çok eskilere dayanıyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın ne kadar “Ben Tarafsızım” diyerek bu olayı kapatmaya çalışacak olması, pek inandırıcı olmayacak.”
Bu yazının yayınlanmasından kısa bir süre sonra Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka, İMEAK Deniz Ticaret Odası Müşterek Komiteler Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Bakanlığın Tarafsızlığını” deklare ederek, bizim yazımızı bir anlamda yalanlamıştı.
Bu yalanlamaya karşın, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Suat Hayri Aka’nın kardeşi Selçuk Fırat Aka’nın, Deniz Ticaret Odası Başkan Adayı Salih Zeki Çakır ile Sefine Tersanesi’nden, ortağı olduğunu belirtmemizde fayda var.
METİN KALKAVAN NEDEN ADAY OLDU?
24 Kasım 2012 tarihinde kaleme aldığım yazıda “Anayasa Mahkemesi, Sivil Toplum Örgütlerinde iki dönem başkanlık ile ilgili engeli kaldırsa bile Metin Kalkavan’ın aday olması beklenmiyor” diye, iddialı bir söz kullanmıştım.
Ne oldu da; Metin Kalkavan Deniz Ticaret Odası Başkanlığı’na yeniden aday oldu? Bizi ters köşeye yatıran Metin Kalkavan, hangi gerekçeler ile yeniden sahne aldı?
Bu soruya cevap; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hısarcıklıoğlu’nun yeniden aday olmasının altında yatıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TOBB Başkanlığında başarılı iki dönem geçiren Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yeniden aday olmasını istediği biliniyor. İş dünyasının çatısı konumunda bulunan TOBB’da yeni bir macera yaşanmasını istemeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karar sonrası, Rifat Hisarcıklıoğlu’na yeniden yeşil ışık yaktığı, kulislerde yoğun bir şekilde konuşuluyor.
Aynı gerekçelerin, İMEAK Deniz Ticaret Odası’nda da gerçekleşmiş olabileceğinin göz ardı edilmemesi gerekir. Çünkü Metin Kalkavan’ın Rizespor’un Başkanlığı’na, Başbakan Erdoğan’ın gönderdiği ise bilinen bir gerçek.
Bu dönemde, İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan, yeniden aday olması konusunda Başbakan Erdoğan’dan icazet aldığı ve adaylık sürecini başlatmış olabileceği ihtimalinin yüksek olduğunu yorumlayabiliriz. Aksi takdirde tanıdığımız Metin Kalkavan’ın yeniden İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanlığı’na aday olması mümkün görünmüyordu.
TESTİLER KIRILIR, SULAR BİRLEŞİR
Hazreti Mevlana’nın “Testiler kırılır, sular birleşir” sözü, tamda İMEAK Deniz Ticaret Odası seçimleri için söylenmiş. Bu seçim sürecinde eteklerdeki taşlar, kapalı kapılar arasındaki söylemler ve masa başı muhabbetler, ortaya dökülür ve yüksek sesle dillendirilirse, sektörün buna şaşmaması gerekir.
Bekleyip göreceğiz…
