Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Özel Danışmanı Ali Kurumahmut denizcilik sektöründe yayın yapan bir derginin Ağustos sayısına röportaj vermiş. Röportajda değindiği konuların tamamının benim yazdığım yazılar hakkında olduğunu gören bir hocam sağ olsun beni bu röportajdan haberdar etti. Röportajı çok büyük bir dikkatle okudum.
Üzerinde uzun uzadıya durulan üç ana konu vardı:
1- Boğazlarda kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinin özelleştirilme girişimleri
2- Uğraksız Geçişle ilgili 48 saat uygulamasının 168 saate çıkartılması konusu
3- Montrö’nün önemi ve Montrö’yü bekleyen tehlikeler.
“BAKAN TURHAN VE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A SİTEM”
Sayın Kurumahmut’un akademik ve bürokratik geçmişini çok iyi bilir ve bu geçmişe saygı duyarım. Hatta Türk Boğazları Siyasi tarihiyle ilgili 2007 yılında hazırladığım yüksek lisans tezimde kendisinin yayınlarından da faydalanmıştım. Fakat bu röportajında değindiği konulardan bazılarına “kesinlikle” katılmıyorum. Bazılarına “ama” diyerek katılıyorum; bazılarına ise tamamen katılıyorum ki onlar genellikle “malumun ilanı” olan konulardır.
Bu genel açıklamadan sonra röportajda ele alınan üç ana konu hakkında yaşanmış gerçek gelişmeleri sizlerle paylaşacağım. Fakat üç konunun tamamını tek bir yazıda ifade etmeye kalkarsam çok uzun bir yazı olacak. Dolayısıyla özelleştirme girişimleri başlığıyla başlayalım.
Denizcilik konularında Bakan Özel Danışmanlığı görevine Temmuz 2018’de başladığını ifade eden Sayın Kurumahmut Türk Boğazlarında verilmekte olan kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerini Montrö Sözleşmesi kapsamında da değerlendirerek bu hizmetlerin kesinlikle özelleşmemesi ve kamuda kalması gerektiğini vurgulamış. Sürecin başladığı 9 ay öncesinden beri zaten benim de şiddetle savunduğum görüş budur.
Evet biz kamuda kalmalı diyoruz, Sayın Kurumahmut kesinlikle kamuda kalmalı diyor. Fakat özelleştirmenin önünü açan yönetmeliğin yayınlandığı tarihte Ali Bey görevinin başındaydı! O zaman özelleşmenin önünü açan kim, bu yönetmeliği kim hazırladı?
Aklıma ilk gelen şu oldu: “Sayın Kurumahmut’un bu konudaki görüşlerini ve uyarılarını Bakan Bey dinlemedi ve yönetmeliğin hazırlanma sürecinde başka danışmanlardan görüş aldı.”
Fakat eğer öyle oldu ise “Sayın Kurumahmut bu röportajında söyledikleriyle Yönetmelikte imzaları olan Bakan Turhan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sitem ederek eleştiriyor olmaz mı?” Hele de röportajın sonunda anlattığı hikayesi aklıma gelince “Yok canım Bakanı ve Cumhurbaşkanını o kefeye koymaz herhalde, böyle bir şey yapmak istememiştir.” dedim.
Bu durumda da aklıma şu geldi “Sayın Kurumahmut ya kendini ya da bizi kandırmaya çalışıyor?”
Neyse, bunlar hep varsayım. Varsayımlar dikkatimizi dağıtıp bizi gerçek sorundan uzaklaştırmasın. Sorun kimin nasıl hazırladığı değil, sorun Sayın Kurumahmut’un özelleştirilemez demesine karşın şu an uygulamada olan mevzuata göre Boğazlardaki hizmetlerin özelleştirilmesinin önünün halen açık olması! Sorun bu hatanın nasıl ortadan kaldırılacağı!
ÖZELLEŞTİRMENİN ÖNÜ KESİLECEK DENMİŞTİ LAKİN HİÇ DE ÖYLE OLMADI
Süreci özetleyip çözüm önerimi söyleyeyim.
31 Aralık 2018. Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği yayınlandı. Türk Boğazlarında verilen bu hizmetlerin özelleşebileceği hatta yabancı şirketler tarafından bile verilebileceği ortaya çıktı. Hatta ve hatta özelleştirme süreci başlatılmasa dahi Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün bu hizmetlerin birinden vaz geçmek zorunda olduğu yazıyordu yeni yönetmelikte. Kabul edilebilir gibi değildi.
Bu sorunla ilgili Ocak ayında yazdığım yazılar Deniz Haber Ajansında ve Odatv’de yayınlandı, pek çok yerde haber yapıldı. Sorun basına yansıyınca muhalefet milletvekilleri de soru önergeleri verdi.
Fakat Bakanlık tarafından bu büyük hatayı düzeltme yönünde “samimi ve somut” hiç bir girişim yapılmayınca 60 günlük zaman aşımı süresinin dolacağı son gün olan 1 Mart 2019 tarihinde yönetmeliğin ilgili maddelerinin iptali davası açtım.
Bu gelişme üzerine Bakanlık 14 Mart 2019 tarihinde Yönetmelikte değişikliğe gitmek zorunda kaldı. Fakat değiştirilen madde bırakın sorunu çözmeyi tam tersine daha da karmaşık hale getirdi. Yani niyet düzeltmek değil tepkileri sindirmeye çalışmaktı.
19 Temmuz 2019’da Odatv’de yayınlanan “Bakan Turhan Ne olduğunun Farkında Bile Değil” başlıklı haber üzerine Bakanlık basın açıklaması yapmak zorunda kaldı ve bu açıklamada Türk Boğazlarında verilmekte olan kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinin kamuda kalacağını belirtti.
15 Ağustos 2019 günü ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hazırlanan Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliği (TBDTDY) Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Bakanlık tarafından bu yönetmeliğe ilave edilecek madde ile özelleştirmenin önü kesilecek denmişti lakin hiç de öyle olmadı. Zaten yürürlükte olan 31.10.2012 tarihli Limanlar Yönetmeliğinde var olan madde aynen alınıp bu yönetmeliğe de yazıldı. Küçük, gereksiz ve önemsiz bir farkla!
Görüleceği üzere tek fark “Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü (KEGM) bu yetkisini devredemez” ibaresidir. Peki ala KEGM’nin bu yetkiyi devretme yetkisi var mı ki bu ibare buraya kondu? Kesinlikle yok. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 479’uncu maddesi bu yetkiyi Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına vermiş durumdadır. Peki zaten bunu yapma yetkisi olmayan bir kurum için mevzuata “…bu yetkisini devredemez” ifadesi koymak ne anlama gelir? Bu soruya cevap vermek bile istemiyorum.
Sonuç olarak zaten yürürlükte olan Limanlar Yönetmeliğindeki aynı maddenin bu yönetmeliğe de koyulmasından başka hiç bir şey yapılmamıştır ve o madde 31 Aralık 2018’de de özelleştirme girişimlerinin önünü kesememiştir bundan sonra da kesemeyecektir.
Bakınız, özelleştirme söylentilerinin sürekli sıcak tutulmaya çalışılması sorusuna karşı verdiği cevapta Sayın Kurumahmut çok net ifadelerle diyor ki “Türk Boğazlarında kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinin özelleştirilmesi bir yana, özelleştirme çalışmalarının başlatılması ve/veya resmiyet kazanması durumunda bile Türkiye son 25 yılda büyük zorluklarla elde ettiği yukarıdaki kazanımlarını büyük ölçüde kaybederek, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin feshinin tartışıldığı veya fesih sürecinin başlatıldığı bir sürecin içinde kendisini bulma ihtimali kuvvetle muhtemel olabilecektir.”
O zaman Sayın Kurumahmut neden bu büyük tehlikeyi ortadan kaldıracak netlikte bir mevzuat hükmü oluşturmadınız? Neden hala mükerrer manevralar yapıp duruyorsunuz?
Amacım kimseye hesap sormak değil! Ben de bu büyük tehlikeyi görüyorum ve ortadan kaldırmak için diyorum ki her şeyi unutalım ve sil baştan yapalım. Merak etmeyin zor veya yeni bir şey yapmayacaksınız. Aralık 2018’de çıkarttığınız yönetmeliğin eski halinde var alan hükmü olduğu gibi TBDTD Yönetmeliğinin 28’ıncı maddesine yazın, olsun bitsin gitsin.
28’İNCİ MADDESİNE BU ŞEKİLDE…
Ulaştırma Bakanlığı tüm bu değişikliklere başlamadan önce ulusal mevzuatımızda aynen şu madde vardı. “Türk Boğazlarındaki kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri kamu eliyle yürütülür. Bu yetki özel kuruluşlara devredilemez” Şu anda yapılması gereken de bu maddeyi Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliğinin 28’inci maddesine bu şekilde yazmaktır.
Bu hüküm mevzuata konur ve “değişken bürokrat” politikası değil de “istikrarlı devlet politikası” sayılarak bundan sonra da değiştirilmeye kalkışılmazsa bu ülkede bir daha hiç kimse Boğazlardaki hizmetlerin özelleştirilmesinden bahsedemez. Bunun yapılmadığı durumda ise “özelleşemez” söylemleri lafta kalır ve tıpkı 31 Aralık 2018 günü olduğu gibi bir sabah uyandığımızda bu hizmetlerin özelleşeceğine dair yeni bir yasal düzenlemeyi karşımızda bulabiliriz. O durumda da 9 aydır yaşamakta olduğumuz tartışma sürecini yeniden yaşarız. Ülkemizin içinde bulunduğu bunca zorlu dönemde zamanımıza da enerjimize de yazık.
Temennim o ki önerdiğim değişiklik 15 Ekim 2019 tarihinden önce yapılsın.
Sayın Kurumahmut verdiğiniz röportajda Türk Boğazlarında verilen hizmetlerin kamuda kalması gerektiğini kesin hükümlerle kamuoyuna anlattınız. Şimdi lütfen asli göreviniz olarak Bakan Beye de bu görüşlerinizi bize anlattığınız kararlılıkla bir kez daha anlatın. Belki bu defa sizi dinler ve yönetmeliği önerdiğimiz şekilde değiştirir, özelleştirme tartışmalarına son noktayı koyar.