• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 19 °C
  • Antalya 15 °C
  • Muğla 16 °C
  • Çanakkale 20 °C

Denizcilik sektörü ve iklim değişikliği

Kpt. MESUT AZMİ GÖKSOY

29 Kasım 2016 tarihinde İstanbul Piri Reis Üniversitesi bünyesinde yapılan, 'İklim Değişikliğinin Denizcilik ve Gemiler Üzerindeki Etkileri' seminerinde bulunmayı çok arzu ederdim, ancak 1 ay önce İzmir’e taşınmam nedeniyle katılamadığım için üzüldüm. Söz alıp birkaç kelime ile de olsa ben de düşüncelerimi açıklamak isterdim.   

Öncelikle, daha önce DenizHaber’de yayınlanan ve bu konuyu bir Marine Statistic yaparak açıklamaya çalıştığım bir yazımın bütün bu iklim değişikliklerinde en büyük olumsuz etkiyi yaratarak, eksen sapmasına neden olan dünya deniz sektörünün şimdi bu konunun özeleştiri yapmadan işlemeye çalışmasının oldukça büyük bir yanlışlık olduğunu ve bu seminerin sadece Türk ilgililerinin nezdinde ele alınmasının da dar bir çerçeve içerisinde kaldığını düşünüyorum.      

Hava kirliliği bütün dünya atmosferini dolayısı ile bütün dünya ülkelerinin ortak sorunudur ve bu konunun analizini önce oluşumundan başlayarak 4 kategori altında incelemek gerekir;

1-Kara parçaları üzerinde oluşturulan faktörler

  1. Endüstriyel faaliyetler,
  2. Her türlü yaşam alanları faaliyetleri
  3. Daimi gaz salınımı yapan araçlar
  4. Petrol üretim alanları ve rafineriler
  5. Yanardağ patlamaları
  6. Nükleer silahlar ve uçaklar

 2- Açık-kapalı denizler ve okyanusların bünyelerinden üreyen gazlar,

 3- Deniz üstünde hareket halindeki her türlü vasıtalar,

 4- Orman yangınları ile sanayi bölgelerinde çıkan yangınlar.

Özellikle bu orman ve sanayi sitelerinde çıkan yangınlarda oluşan kirli hava, binlerce geminin sebep olduğu kirlenmenin çok çok üstündedir.  Bütün bu faktörler içerisinde gemilerin küresel ısınma ve kirlenmesindeki etkisi sadece yüzde 10 gibi bir değere tekabül eder. Ancak yine de gemiler üzerinde alınacak tedbirlerin (Energy Efficiency) bu kirlenmenin etkisini azaltmakta faydası vardır. Bizim sadece gemilerin kullandığı yakıtın sülfür oranını azaltmamız veya sıfırlamamızın üstelik bunu da sadece belirli bölgelerin kurallarına uymak için yapmamız durumunda ne faydası olabilir ki? Ancak dünyanın sadece belirli bölgelerinde yapılan bu çalışmaların örneğin İngiliz kanalı, Baltic Sea California gibi bölgelerdeki gemilerin kullandıkları yakıtlarının sülfür oranının düşürülmesi gibi tedbirlerin o bölge için dahi bir faydası yoktur. Kara parçaları sabit oluşumlardır ve coğrafik olarak sadece o konumdaki ülkeleri kapsar. Atmosfer ise hareketlidir, bir bölgede oluşan gazlar basınç merkezlerinin hareketine bağlı olarak devamlı yer değiştirir. Kuzey yarım kürede alçak ve yüksek basınçlar daima kuzeydoğu yönünde hareket ederken her iki basınç merkezinin de oluşturduğu rüzgarlar, alçak basınç rüzgarları saat yönünün aksine, yüksek basıncın rüzgarı da saat yönünde hareket etmesine bağlı olarak basınç merkezlerinin kuzeyindeki hava kütlesini orta enlemlere doğru iterler. Güney Yarım Küre'de de olay tersine oluşur. Dünya yerleşimi genel olarak orta enlemlerde yani Ekvator ile 46. Kuzey ve Güney enlemlerinde olduğundan olayın sonunda bütün kirli hava tabakası bu bölgelerde yoğunlaşır.

Denizcilik sektörünün bu hava kirlenmesine karşı alacağı tedbirler yerine dünya nezdine bütün ülkeler ile ortaklaşa bu konuyu tartışmaları ancak bu soruna bir çözüm üretebilir. Örneğin 4 Aralık günü Kocaeli Sanayi Sitesi'nde çıkan yangın sırasında oluşan kirli hava 5000 geminin yaratacağı kirli havadan çok daha fazla olmuştur. Her gün dünyanın çeşitli yerlerinde çıkan orman yangınları hava kirliliğinin en büyük tetikçileridir.

California eyaletinin ‘unannounced drilleri’ Baltık bölgesi devletlerinin ve diğer özel bölgelerin gemilere uygulamaya koyduğu sıfır sülfür kuralları  sadece yakıt firmalarına biraz daha kazanç sağlamaktan başka bir işe yaramaz.    

Konunun ağırlığı daha önceki yazımda rakamlarla açıklamaya çalıştığım ve her yıl Güney Yarım Küre2den Kuzey Yarım Küre'ye transfer edilen 250 milyon ton maden, maden türevleri ve kömürün son aylarda NASA’nın da üzerine yoğunlaştığı dünyanın eksen sapmasına sebebiyet vermesi ile dünyanın güneş ışınlarını alış açısını etkileyerek özellikle kuzey yarımkürede ısınmayı tetiklemeye başlamış ve doğal olarak hava kirliliği de sıcaklığa bağlı olarak her geçen gün biraz daha artacaktır.

Deniz sektörü olarak çalışmalarımızı da bu yönde yoğunlaştırmamız ve diğer dünya ülkelerinin çeşitli kuruluşları ve deniz sektörleriyle de irtibata geçerek bu sorunu değerlendirmemiz gerektiği düşüncesindeyim.   

Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim