Dolar 2 lira 50 kuruş olur mu ?
Hem de kısa zamanda ?
Düşüncemizi hemen baştan söyleyelim de günümüz modası hızlı tüketime alışkın olanlar yazının devamını okumaya değer bulmasınlar…
Yok, OLMAZ…
***
Neden olmazı açıklamadan önce, son günlerde piyasalarda neler olduğunu bir yazalım hele.
Bunu yazmak içinse 2008 sonbaharına kadar geri saracağız. 2008 sonbaharında ABD’de mali olarak başlayan kriz, önce Amerikan, sonra da bütün dünya bankalarının sıkıntıya girmesi ile küresel bir ekonomik krize dönmüştü.
Bankaların 2008 yılı öncesi verdiği kredilerin bir çoğu / bir kısmı “patlaktı” ve tahsil edilme şansları yoktu. Bu krediler için alınan teminatların değerleri de olması gerekenden en az %50 daha yüksek belirlendiği için kredi tam anlamı ile batmıştı.
Denizcilik işinden örnek verirsek, bir banka 30 milyon doları olan bir armatör firmasına 270 milyon dolar kredi açmış; o armatör firma da 2005’deki asıl piyasa değeri 10 milyon dolar olan gemilerden bu kere 30 milyon dolara 10 adet sipariş vermişti.
Ortada 10 tane gemi vardı; sözde değerleri 300 milyon dolardı; ama piyasa çöktüğü için belki ve ancak 75 milyon dolar ediyorlardı. Kaldı ki o fiyata bile gemileri alacak kimse yoktu.
Tamam armatör batmıştı; ama o armatör gibi (denizcilik işi dışında da) 100 müşterisi, 1.000 müşterisi, hatta 10.000 müşterisi olan banka da çoktan batmıştı…
***
İşte o ortamda kimse kimseye; hiçbir banka hiçbir diğer bankaya güvenmediği için, para ve kredi akışı nerede ise tamamen durdu. Bankalar kimseye kredi vermemeye başladılar. Aslında işleri hiç bozulmamış olan firmalar bile, bu kredi daralmasından (ki buna Frenkler creditcrunch– “kredi arzı darlığı” diyorlar) fazlası ile etkilenmeye başladılar.
***
Krizin başında “biz kimseyi kurtaramayız; hata yapan bedelini iflas ve kişisel servet kaybı ile öder” yaklaşımı sergileyen politikacılar ve merkez bankaları, sıkıntının 1929 Bunalımı gibi bir krize yol açacağını gördükten sonra müdahale kararı aldılar. Bankaları kurtarmak ve dibe vuran piyasa güvenini yeniden kurmak için piyasaya olması gerekenden kat ve kat fazla para sürdüler.
***
Amerikan Merkez Bankası (Federal Reservdiyorlar) başkanı Ben Bernanke, bu davranışından dolayı “Helikopter Ben” lakabına layık görüldü. Yani helikopterden piyasalara para atan / saçan adamanlamına…
Tabi belli bir süre sonra bu politika işe yaramaya başladı. Nerede ise herkesin burnundan likidite / para çıkıyordu. İstemediğiniz kadar çok kredi vardı.
“Tabiatta boşluk olmaz” kuralı gibi, “para boşta kalmaz” kuralı vardır. Para mutlaka en fazla getiri olan yatırımı bulur ve oraya gider. Bulamazsa yüksek getiriyi kendisi yaratır!!!
İşte altın fiyatlarının onsu 600 dolarlardan 1.800 dolara çıkmasının altında yatan temel neden de budur.
***
Bizim politikacılar pek dile getirmiyorlar ve başarıyı kendilerine yontuyorlar, ama Türkiye de bu para bolluğundan yeterince yararlandı. Ekonomi politikaları izlenirken belirgin ve tedirgin edici bir yanlış da yapılmadığı için, uluslararası ortamda bulunan milyarlarca, hatta trilyonlarca dolardan bir kısmı da Türkiye’ye geldi. Türkiye’de faizler bu sayede düştü.
***
Frenklerin finans piyasalarında çok söylenen bir fıkradır, “çılgın cumartesi partisi sürerken, herkes sonsuz içki, eğlence ve zevk ile dans ederek keyif alırken birisi müziği kapatırsa o merkez bankasıdır” denir.
İşte geçen hafta ABD Merkez Bankası “Amerikan ekonomisinde işler yolunda gidiyor; işsizlik oranı merkez bankası hedefine çok yaklaştı; gelecek yıl başından itibaren piyasalara fazla likidite vermeyi azaltacağız (müziği kapayacağız) galiba…” deyince …olanlar oldu.
Yani bütün uluslararası yatırımcılar, para yağmurunun sonuna gelindiğini; bundan böyle nerede ise sıfır faizli istedikleri kadar para bulamayacaklarını düşünmeye başladılar.
***
Yabancı yatırımcılar, İstanbul Borsasında işlem gören hisselerin %70’ine sahipler. Bunun nedeni yabancıların Türkiye’yi çok sevmesi falan da değil. Sadece uluslararası bir finansal olanağı kullanmaları / istismar etmeleri.
Yani Amerikan XYZ Bankası, ABD’de sıfıra yakın faiz ile temin ettiği parayı, diğer ülkelerin yanı sıra Türkiye borsasında da değerlendiriyor.
Türkiye’de dolar kuru 1,80 TL dolayında sabit (idi). Borsada kazanıyorsun; 1 milyon dolar getirdiğin dolarını üç ay sonra 1,2 milyon dolar olarak götürüyorsun. Hem de bunu başkasının parası ile yapıyorsun.
Yani tam anlamı ile elin taşı ile elin kuşunu vuruyorsun.
Ama dedik ya, şimdi Amerikan Merkez Bankası “müzik yakında susabilir (piyasaya aşırı para verişimiz durabilir)” dedi. Herkesi (gereksiz) bir korku aldı. Herkes zarar görmeden yatırımından çıkma derdine girince acaba korku ya da panik mi doğmaya başladı ?
***
Bu durum bizce geçicidir.
Piyasalar önce, şok olarak algıladıkları olaylara “aşırıtepki” verirler. Örneğin 1,90 TL’de dengelenmesi gereken TL/Dolar kuru önce 2,00 TL’ye kadar çıkar; ondan sonra iner. İşin kuralı değilse de doğası budur.
O nedenle şimdilik endişelenmenize gerek olmadığını düşünüyoruz. Zaten yaz aylarına ve Ramazan ayına da giriyoruz. Döviz kuru bir parça daha dalgalandıktan sonra dengeye oturur.
Şimdilik Eylüle kadar.
Eylülden sonrası senaryolarını konuşmak için bir parça erken olduğunu düşünürüm.
Ertuğ Yaşar; Tuzla, İstanbul; 24.06.2013