Tarih 2005...
Deniz Haber Ajansı, yayın hayatına başlayalı 3 sene olmuştu. O dönem Deniz Haber Ajansı'nın dışında, Akşam Gazetesi'nde, denizcilik sektörüne yönelik haberler yapıyordum.
Altuniza'de bulunan Denizcilik İş Merkezi'nde Şadan Kalkavan ile Akşam Gazetesi ve Ulaşım Online Dergisi için röportaj yapmak için randevu aldım. Röportajda, denizcilik sektöründeki gelişmeler konuştuktan sonra, Fenerbahçe ile ilgili söyleşiye devam ettik. Denizcilik konuları ile sorduğum soruların cevaplarını ağzından adeta kerpetenle alırken, konu Fenerbahçe'ye geldiğinde ise cevapları, heyecan ve şevkle doluydu.
Akşam Gazetesi ve Ulaşım Online Dergisi için yaptığım röportaj arasında, bana dönerek "Recep evladım, sen Kırşehirlisin. Kırıkkale'de yaşamışın. Denizcilik sektörüne yönelik ilgini anlayamadım" diye bir soru yöneltti.
Ben de Şadan ağabeye dönerek, "Ağabey sizin memlekette deniz varmış, armatör sen olmuşun. Bizim memlekette deniz olsaydı, armatör sen değil, ben olurdum" demiştim. Gülerek "Doğru söylüyorsun ama, bizim armatörlük İstanbul'da başladı" demişti.
Şadan ağabey biraz ketumdu. Biraz da sıkılgandı. Ancak kendisi ile yaptığımız sohbetlerimiz hep akıcı geçerdi. Gazeteci olmama rağmen, benim yanımda her türlü özel konuyu rahatlıkla konuşurdu. Çünkü bana güvenirdi. Bilirdi ki, beni gazeteci olarak değil, bir kardeşi, bir evladı olarak görürdü. Bu güvenini hiç bir zaman boşa çıkarmadım.
İstanbul Haber Ajansı adına çıkardığım gazete ve dergilere ilk reklamı Şadan ağabey vermişti. Dünya Gazetesi ve Deniz Haber Ajansı birlikteliği ile organize edilen Uluslararası Altın Çıpa Denizcilik Başarı Ödülleri Töreni'ne maddi ve manevi desteği, hep Şadan ağabeyden aldım.
Şadan Kalkavan, benim için çok özel bir insandı. Bazen yaptığım haberlerden dolayı beni arar, "Bu konulara dikkat etmende fayda var" derdi.
2006 yılında yapılan Uluslararası Altın Çıpa Denizcilik Başarı Ödülleri Töreni'nde, Tertip Komitesi ve Jüri Heyeti tarafından ALTIN ÇIPA ONUR ÖDÜLÜNE layık görülmüştü. Törenden bir gün önce beni yanına çağırarak, "Recep evladım, sahnede bana mikrofon tutma. Ben ödülü alayım ama beni konuşturma" demişti.
Şadan Ağabey, kalabalıklar önünde konuşmayı sevmezdi. Konuşsa bile iki-üç kelime söyler, sıkılgan bir şekilde konuşmasını sonlandırırdı.
& & &
Geçen hafta, Malta ve Belçika'da yaptığım ziyaretler amacıyla yurtdışındaydım. Brüksel'e geçtiğim gün, Deniz Haber Ajansı'ndan beni arayan Tarkan Biricik, "ŞADAN KALKAVAN HAYATINI KAYBETTİ" dedi.
O an kendisi ile yaptığım diyaloglar aklıma geldi. Üzüldüm, yüreğim burkuldu. Çünkü benim için çok özel bir insandı ŞADAN KALKAVAN. Dara düştüğümde aradığım, sorun yaşadığım zaman kendisine danıştığım bir büyüğümü kaybetmiştim. Bana yeri geldiği zaman babalık yapan yiğit bir insandı ŞADAN KALKAVAN.
Brugge-Beşiktaş maçının yoğunluğundan dolayı, Brüksel'den uçak bileti bulamadığımdan dolayı cenaze merasiminde katılamadım. Ancak cenaze töreni DenizHaber.TV'den canlı olarak, takip etme imkanım oldu.
Allah (c.c) Rahmet Eylesin.
Şadan ağabey seni çok özleyeceğim. Rabbim, mekanını cennet eylesin.
Allah'ın (c.c) rahmeti ve mağfireti üzerine olsun. (AMİN)