1519 yılında ünlü denizci Magellan (Fernao De Magalhais) devamlı batıya giderek dünyanın etrafını tam dönerek tekrar aynı limana gelme planını gerçekleştirebilmek için 1519 yılında İspanya’nın Sevilla limanından 5 yelkenli gemiyle yolculuğuna baslar. Filonun en küçük gemisi olan ve filonun kumanya, cephane ve malzemesini taşıyan 65 tonluk VICTORIA gemisidir. Full ikmallerini yaptıktan sonra yola çıkarlar.
Ancak yolculukları umdukları gibi gitmeyecektir. Öncelikle, Güney Yarımküre’ye geçerek batıya Pasifik Okyanusu’na geçebilmek için bir geçit aramaya başlarlar. Daha önce bölgeye gelmiş denizcilerden öğrendikleri yolla Venüs gezenini sancak baş omuzluklarında tutarak Brezilya sahillerine varırlar. Ağır hava koşulları, fırtınalar nedeniyle yollarına devam edemezler. Bir süre burada o zamanki ismi ile Niemandsland Körfezi’ne demirleyip planlar yapmaya çalışırlar. Bu arada Victoria gemisinin kaptanı Luis de Mendosa’nin kendisine hainlik yaptığını far keder ve onu astırıp yerine ikinci kaptanı San Sebastian Del Cano’yu kaptan olarak atar. İleride bu meçhul yolculuğu tamamlayabilecek olan kaptandır. Birkaç ay sonra havaların da düzelmesi ile tekrar yola devam etmeye başlarlar. Ara ara karaya çıkarak yanlarında getirdikleri incik boncuk gibi hediyeler karşılığında kumanya takviyesi yaparlar. Biraz daha güneye indiklerinde Arjantin’in güneyindeki Terra Del Fuego Adası’na ulaşırlar. Adanın kuzeyindeki o zaman Paso Del Mar adını verdikleri kanala girerler. Kanal sonunda batıya doğru açılan Paso Ingles Kanalı’na girerek batıya doğru devam ederler. Ancak o kadar araştırmalarına rağmen Pasifik’e acılan bir geçiş bulamazlar. Birkaç ay sonra filonun üçüncü gemisi olan 100 tonluk Trinidad gemisi kaybolur. Aslında Trinidad tesadüfen Del Fuego Adası’nın kuzeyindeki Pasifik’e açılan Cabo Pilar burnunu geçerek okyanusa açılmıştır. Diğer gemilerle irtibatlarının kesildiğini fark edince donup gemileri ararlar. Trinidad’ın kaptanı Macellan’a boğazı bulduklarını bildirir ve hep beraber Pasifik Okyanusu’na açılırlar. Sefalet ve rezaletler bundan sonra başlar. O yıllarda gemi pozisyonunu bulmak için Boylam daha henüz hesaplanamıyordu. Dolaysıyla hem yönlerini hem de pozisyonlarını kaybederek Pasifik Okyanusu’nda gelişi güzel seyretmeye başlamışlardı. Kumanyaları iyice tükenmeye başladı. Rastladıkları adalara çekip ama hediyeler karşılığı ama yerlilere saldırarak kumanya temin etmeye başladılar. Bu arada epey de altın gümüş gibi ganimetleri topladılar. Okyanus ortalarına vardıklarında hiçbir adaya denk gelmedikleri için uzun zaman kumanyasız kaldılar. Gemide açlık ve hastalıklar başlamıştı. Gemiler ahşap olduğu için de fareler türemeye başlamıştı. Öyle zor durumda idiler ki artık yakaladıkları fareleri yemeye başladılar. Bir sure sonra fareler de tükenmeye başladı. John isimli bir gemici iki fare yakalamaya çalışıyor, birini kendi yiyip diğerini satıyordu. Yine bir gün gemide açlığın dayanılmaz bir hal aldığı zamanda John şans eseri yine iki fare yakalamıştı. Birisini yemiş ve diğerini de açlıktan zavallı duruma düsen geminin ikinci kaptanına 400 Portekiz altınına satmıştı. O zaman herkesin elinde büyük hazineler vardı ve böylece bu fare denek için değil yemek için dünya satış rekoru kirmiş oldu.
1 Portekiz altını, şimdiki bizim paramızla hemen hemen 450 TL’ye tekabül ediyor. Yaklaşık 180.000 TL. Bugünkü kur ile 180.000/ 3.86 USD = 46.632 USD (Kırk altı bin altı yüz otuz iki dolar).