Son zamanların dünya üzerinde en çok konuşulan ve bütün gelişmiş ülkeler ile bilim adamlarının çözüm için üzerinde yoğunlaştıkları sorun; küresel ısınma sorunu. Fakat benim kişisel çalışmalarıma, araştırmalarıma göre bu sorunun çözümünde yanlış yolda olduklarını iddia ederek bu yazımı hazırladım.
Bazı ülkelerin emisyon üzerindeki çalışmaları ve çeşitli kısıtlamalara gidilmesinin yanı sıra bazı ülkelerin değişik çözüm arayışları, örneğin; Hint bilim adamlarının ozon gazına zarar verdiği düşüncesi ile Hindistan’da büyük baş hayvan üretilmesi yerine onlara oran ile daha az metan gazı ürettikleri için küçük baş hayvan üretimine ağırlık verilmesi üzerinde yaptıkları çalışmalar gibi.. Son üç yıldır, denizci olmamın bana verdiği avantaj ve world wide çalışmamın sağladığı gözlem yapabilme imkanlarını kullanarak bu konuda yaptığım çalışmaların neticesinde vardığım sonuç ; hava kirliliğinin, küresel ısnmanın oluşumununda fazla bir etkisi olmadığı ve bu oluşumun tamamıyla aşağıda açıklayacağım gibi, Deniz Ticaret gemileri ile büyük tonajlarda güney yarım küreden kuzey yarım küreye yapılan deniz aşırı maden ve kömür nakliyesi nedeni ile dünya ağırlık merkezinin kuzeye doğru hareketlenmesi neticesinde dünyanın eksen sapmasına uğramasıdır. Eğer gelişmiş ülkeler ve bilim adamları sonuca ulaşamaz veya gecikme durumunda olacağı varsayılan kıyamet gününü dünyaya yaşatacaklardır. Özellikle bu konuyu ilk farkeden de çözüm arayışlarına girecek olan NASA olacaktır. Dünyanın oluşumu 4.6 milyar yıl önce meydana gelen Supernova (Büyük Patlama) sonucu oluşmuştur ve en çok kabul gören tez ile 4 milyar yıl önce dünyaya büyük bit meteor veya küçük bir planetin çarpması sonucu dünya kitlesinden ayrılan bir parçanın dünyaya 900.000 km uzaklıkta bugünkü dünyanın uydusu olan Ay’ı oluşturması ve bu neden ile kopan bu parçanın dünyayı elipsoide bir şekle sokması. Ayrıca dünya ekseninin de 23 derece 27 dakika eksen kaymasına sebebiyet vermesi ve bugünkü ağırlık merkezinin oluşmasını meydana getirmiştir. Son yüzyıla kadar dünya ağırlık merkezinin yeri büyük ölçüde güney yarım küredeki maden ve kömür yataklarına bağlıdır.
Deniz Ticaret Transportation Etkisi
Bu sorunu son yüzyılda özellikle dünyadaki zengin ve gelişmiş ülkelerin kuzey yarımkürede olmaları ve bu ülkelerde hergün daha da artarak büyüyen ağır sanayinin, kentsel ve liman inşaatlarının, fertsel ihtiyaçların inanılmaz gelişimine ve doğal olarak da bütün bu gelişimin karşılanabilmesi için maden ve kömüre olan ihtiyaçlarını arttırmıştır. Bu da deniz ticareti taşımacılığı ve dolayısı ile gemi inşaasını coşturmuştur.
Güney yarım küreden kuzey yarım küreye başta Çin olmak üzere uzakdoğu ülkelerine büyük miktarlarda maden ve kömür transferleri başlaması ile gemi tonajları da 600.000 Dwt’lere kadar ulaşarak adeta güney yarımkürenin içi boşaltılmaya başlandı. Ancak bunun çözümü,bu nakliyeye sınır koyma gibi girişinmler gelişmiş ülkelerin ekonomi ve ticari politikalarını altüst edeceğinden bu konuda herhangi bir kısıtlamaya gidilmesini engelleyeceği ve diğer 3.dünya ülkeleri üzerindeki güçlerini azaltacağından uygulanması çok zor olacaktır. Örneğin; Australia’dan Çin’e yılda 60 milyon ton, Endonezya’dan Çin,Taiwan ve Kore’ye 40 milyon Ton, Güney Africa Richards Bay limanından Çin,Taiwan ve Kore’ye yılda 45 milyon ton, Brezilya’dan yine Çin,Kore ve Taiwan’a 55 milyon Ton maden ve kömür nakliyesi var. (Örnek olarak,Brezilyanın büyük ülçüde maden ve kömürlerinin sahibi olan aynı zamanda dünyada deniz aşırı nakliyeyi ve navlun alanını ele geçirmeye çalışan VALE şirketi en başta bu çözüm olayına engellemeye çalışacak olan firmadır.Bunu ilk farkeden Çin olmuş ve Dalian limanına gelen 600.000 Dwt VALE BRAZİL gemisini refuse etmiş ve bu gemi Afrika’nın güneyine gelerek epey drift’de kalmış ve daha sonra başka bir limana yönlendirimiştir.
Ancak Çin’in de bu hareketi gelen maden yükü için değil Vale’nin uzakdoğu navlun piyasasında güç kazanmasını ve navlun piyasasını kontrolu altına almasını engellemek için yapmıştır.Fakat bunun yanı sıra da dünya gemi inşasındaki yarışı kaybetmemek için de 2013 yılında 12 adet 600.000 dwt gemileri kızağa koyarak büyük bir rant olan gemi inşa anlaşmalarından da geri kalmamaktadır.) Halen daha her yıl Güney Yarım Küreden, Kuzey Yarım Küreye yılda ortalama 200 milyon ton maden ve kömür transferi devam ediyor. Ayrıca limanlarda yapılan gözlemlerde ithal edilen madenlerin uzun süre ,işlenmeye başlamasına kadar llmanlarda açık alanlarda istif edilmekte ve kullanıma kadar beklemektedir. Bu açık alanlarda bekleme süresince bu madenlerden devamlı olarak Ozon gazına zarar veren Metan gazı ürüyor ve direkt olarak atmosfere yayılıyor. Zarar gören ozon gazının uzaya kaçma ihtimali de dünyadaki yaşam şartlarını olumsuz etkiliyor.
Her ne kadar bu madenler sonunda işlenerek ihraç ediliyorsa da bu geri transfer güneye değil ağırlıklı olarak Avrupa’ya ve batı Amerika’ya yapılmaktadır yani bu ağırlık yine kuzey yarım kürede kalmaktadır. Maalesef kuzey-güney küreler arası bu transfer de fizik kuralları gereği dünyanın ağırlık merkezinin biraz daha kuzeye doğru yer değiştirmesine sebep olacak ve bu da dünyanın mevcut 23 derece 27 dakika olan eksen kaymasını yavaş yavaş arttıracaktır. Artan eksen kayması ile dünyanın biraz daha meyillenmesi neticesinde buna bağlı olarak da gelen güneş ışınlarının özellikle kuzey kutbuna biraz daha dik açı ile gelmesine sebeb oluyor ve Kuzey Kutup buzullarının erimeye başladığını fakat Güney Kutup buzullarında herhangi bir ısı değişimi olmadığını görüyoruz ve yakın zamanda bu küredeki ısı da düşmeye başlayarak buzulların artacağı da gayet net olarak gözlenmeye başlanacaktır. Netice olarak iddia edilen hava kirliliğinin küresel bir ısınınmaya, güneş ışınlarının yoğun gücü yanında fazla bir etkisi yoktur. Aslında küresel ısınma sözcüğünün yerine, kuzey yarım kürede küresel ısınma sözcüğünü kullanmak daha yerinde olur. Asıl tehlike ise, bilim adamlarnın bu olaya karşı yeterli önlemleri alamazlarsa, artık kuzey yarım küreye transfer olan bu ağırlıklar nedeniyle ağırlık merkezi simetrik olarak kuzeye geçeceğinden önlenemez bir eksen kayması ve sonunda dünyanın önce yan yatmasına ve daha sonra da ağır ağır kutuplar ve yarım küreler yer değiştireceklerdir. Kuzey yarım küreye transfer olan ağırlık sabitleşecek olan yeni ağırlık merkezi ile bu pozisyonda kalacak,sadece kutuplar ve küreler yer değiştirecektir.
Bu süre yüzyılları alacağından insanoğlu da yavaş yavaş bu yeni oluşuma ayak uyduracaktır. Kuzey yarım küreliler güneyin ve güney yarım küredekiler de kuzeyin yaşam şartlarına adapte olmak zorunda kalacaklar.Adeta dünya ilk kuruluşunda olduğu gibi yüzyıllar sürecini kapsayacak küresel bir adaptasyon süresi yaşayacaktır ve dünya adeta bu yeni oluşuma yeniden sıfırdan başlayacaktır. Ancak bu yeni oluşumda adem Baba ile Havva annenin yerine milyarlarca Adem baba ve Havva ana olacaktır. Büyük ihtimal ile bu durumdan ders alacak olan gelişmiş ülkeler ve bilim adamları bu olayın tekrarlanmaması için dünyanın bu yeni oluşumunu sabitlemeye çalışacaklardır. Fakat bu süreçte dünya sanayisi,ticareti yok olacak,ülkeler kendilerini yeniden inşa etmeye çalışırlarken pek çok karışıklıklar, savaşlar ve büyük göçler yaşanması da kaçınılmaz olacaktır.