GAMMAZCI VE İŞGÜZAR - ONURLU BİR BABA
İşgüzarlık, bir sanat olsa gerek. Aynı mesleği paylaşmak zorunda kaldığım, kimi kimselerin işgüzarlığı ek meslek haline getirerek yeni bir iş alanı oluşturmaları, insanı isyana sürüklüyor.
Sektörde işgüzarlığı kendine görev atfeden dil kırıp, gerdan büken bir serserinin, kendi şeref ve haysiyetini klozet kapağından foseptik çukuruna göndermesine bir itirazımız yok. İtirazımız bu işgüzarı, insan sıfatı verip, adam yerine koyup, muhatap alanda….
Geçen hafta Jurnal’in Minik Kuş’u beni ziyaret etti.
Bu işgüzar-serserinin yeni bir sabıkasına anlattı. Geçen ay içinde sevdiğim ve değer verdiğim iki gazeteci arasında “reklam alma-verme” konusunu içeren, kırıcı ve üzücü bir polemik yaşandı. Bu polemikte her iki gazeteci arkadaşımız tasvip etmediğimiz bir olayın içinde, hatta tam ortasında sıkıcı bir şekilde taraf oldular. Bu konu hakkında doğru veya yanlış, yorum yapmak istemiyorum.
Benim değinmek istediğim, olayın içinde olan yukarda bahsettiğim, işgüzar üçüncü şahsın, olaya bodoslamadan kendi sitesinde “gazetecilik” dersleri vermesi…
Buraya kadar her şey normal görünüyor. Normal olmayan hadiseler bundan sonra başlıyor.
Adına gazeteci dediği ön kimliğini kullanan bu işgüzar, Dünya Gazetesi’nin üst düzey yöneticilerini arayarak Perşembe Rotası Editörü Selçuk Onur’u şikayet ediyor.
İşgüzar; şikayetinde Selçuk Onur’un Dünya Gazetesi Perşembe Rotası’nda çalıştığı halde, LOJİPORT isminde bir dergi çıkardığını, ayrıca Lojiport isminde bir siteyi yönettiğini ve kendi adına reklam aldığını belirterek, bu konuya müdahale edilmesi gerektiğini anlatıyor.
Bu kadar ispiyonla da yetinmeyen kahramanımız (!) böyle insanların sektörel basını sıkıntıya soktuğunu belirterek, Selçuk Onur’un çalıştığı gazeteye ihanet içinde olduğu iddiasında bulunarak, GAMMAZLAMANIN mutluluğunu yaşıyor.
Dünya Gazetesi’nin üst düzey yöneticisi, gazetesini bu kadar düşünerek, kollayan (!) bu işgüzar-gammazcıya verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ederek, Selçuk Onur’un yaptığı tüm işlerden haberleri olduğunu belirtiyor.
GAMMAZCILIĞI ve İŞGÜZARLIĞI meslek edinen bu aşağılık adam hakkında yazı yazmayacaktım. Ancak işten attırmak istediği gazeteci arkadaşım Selçuk Onur’un, gece gündüz çalışıp dergi çıkarıp, ikinci iş yapmasını altında yatan bir konuyu kamuoyu ile paylaşma gereğini hissettim.
Bu konuda, sevgili dostum SELÇUK ONUR’dan özür diliyorum…
Bir baba olarak, yargısız bir şekilde infaz edilmeye çalışılan ONUR’LU bir arkadaşımın dik duruşunun arkasındaki gerçeği paylaşmam gerekiyor.
Ellerinizden öper 4 yaşında MÜRÜVVET isminde bir kızım var. Onu göremediğim, koklayamadığım zaman, içimde bir sızı tüm uzuvlarımı yakar.
İŞTE arkadaşım Selçuk Onur’un da 15 yaşına basmış aslan gibi genç kızı var. Bu evladımız yaz aylarında çok ağır bir ameliyat geçirecek. Bu ameliyat çok yüksek bir maliyeti olduğundan dolayı, Selçuk ONUR, ONUR’LU bir şekilde kimseye minnet etmemek adına ikinci değil, üçüncü işte yapıyor.
Kızının sağlığına kavuşması için gecesini gündüzüne katan bir babaya yapılan, iftira ve gammazcılık kanıma dokunuyor.
Bu gammazcılık işe yarasa ve Selçuk Onur işten atılsa idi, isminin önünde gazeteci denilen bu işgüzar, Pulitzer Ödülü almış kadar sevinirdi herhalde...
Baba olan, anlar benim isyanımı…
ÖNCE SAĞLIK-TEŞEKKÜRLER
26 ARALIK 2007’de Academic Hospital hastanesinde ciddi bir ameliyat geçirdim. Sağlığın ne kadar önemli bir konu olduğunu ameliyat sonrasında öğrendim. Ameliyatın en büyük katkısı sigarayı bırakmam oldu.
Prof Dr. Alper Tutkun Başkanlığındaki bir ekip tarafından üç saatlik bir ameliyattan sonra sağlığıma kavuştum.
Ameliyat esnasında beni yalnız bırakmayan, telefon edip destek olan, hastaneye gelip yanımda olan, Başta Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım olmak üzere, DTO Başkanı Metin Kalkavan, Alev Tunç, Barış Tozar, Salih Orakcı, Burhan Külünk, meslektaşlarım Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkan Vekili Erdem Top, Hakkı Şen, Ayşe Olcay, Selçuk Onur ve ismini burada yazamadığım tüm dostlarıma sonsuz teşekkür ederim.
Sevgi ile kalın…