Kılavuzluk ve Römorkörcülük Yönetmeliğinde yapılan yanlışlıkları kaleme almamızla birlikte Ankara'da ciddi rahatsızlıklar oluşmaya başladı.
Hele bir de Deniz Kılavuzluk A.Ş.'nin, binalara cam giydirme işiyle iştigal eden Hamdi Safi ile birlikte Anadolu Kılavuzluk A.Ş. isimli şirketin kuruluşunu kamuoyuna duyurunca, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nda bazı isimlerin uykularının kaçmasına neden oldu.
24 saat geçmeden kılavuz kaptan transferinin yolunu açan iki farklı tamimin verdiği rahatsızlık, denizcilik sektöründe ciddi tepki yaratırken, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, bu rahatsızlıklardan dolayı bürokratların yerlerini değiştirmek zorunda kaldı.
Hakaret etmeden, hiç bir kimsenin hukukunu gasp etmeden kaleme aldığımız yazıların, bazı kesimleri rahatsız etmesi doğaldır. Çünkü rahatsız olanlar hukuksuzluğu bir yaşam biçimi haline getirdiler.
Bu hukuksuzluğun en bariz örneği Deniz Haber Ajansı'na yapıldı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı, Deniz Haber Ajansı'nın internet sitelerinin bakanlık bilgisayarlarında açılmasının erişimini engelledi.
Hiç bir hukuki gerekçe gösterilmeden, bakanlık bünyesindeki insanların haber alma özgürlüğünü engelleyen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Bass Rejimini andıran bu icraatı ile karanlığa küfretmeye başlaması komediden öteye gitmiyor.
Hiç bir mahkeme kararı olmadan internet sitelerimizin bakanlık bünyesinde erişime kapatılması, tam bir keyfiyet örneği olarak önümüzde duruyor.
Kılavuzluk kutusunun açılması Hamdi Safi'yi rahatsız edebilir, ancak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın neden rahatsız ettiğini anlamakta zorluk çekiyoruz.
Deniz Haber Ajansı, kılavuz kaptanların haraç-mezat transferini yolunu açan bakanlık tamiminin kamuoyuna duyurulması ile birlikte hayata geçireceğiniz bir projenin önünü mü tıkadı?
Yoksa, Hamdi Safi'ye ihalesiz vermeyi planladığınız kanunsuz imtiyaz hakkının, Deniz Haber Ajansı tarafından okuyucularımıza duyurulması mı sizi rahatsız etti?
Bakanlıkta yaptığım üst düzey görüşmelerde, sitelerin erişime kapatılmasında Bakan Turhan'ın dahli olmadığı ifade edildi. Buna rağmen Deniz Haber Ajansı'nın Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde hukuksuz bir şekilde erişime kapatılması talimatının Mehmet Cahit Turhan tarafından verilmediyse, bu yetkiyi kullanan gölge bir bakan mı var? sorusunu akla getiriyor.
ANKAŞ NEDEN KORUNUYOR?
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nda kılavuzluk ve römorkörcülük konusunda yapılan hukuksuzluklar ve kanunsuzluklar Hamdi Safi'nin önünü açarken, rakiplerinin yaşama hakkını ortadan kaldırıyor.
Anadolu Kılavuzluk A.Ş.'nin kuruluş sözleşmesinde, DEKAŞ'ın yüzde 60 A sınıfı hisse sahibi olması ve kar payından yüzde 25 alırken, Hamdi Safi ve avenesinin yüzde 40 B sınıfı hisse sahibi olmasına rağmen kardan yüzde 75 pay alması, HAYIRDIR? sorusunun sorulmasına neden oluyor.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın Anadolu Kılavuzluk A.Ş.'ye ihalesiz imtiyaz hakkı vereceği bölgenin neresi olacağını merakla bekliyorum.
İMZALAR PEŞİNİZİ BIRAKMAZ
Bürokratların atacağı her hukuksuz imzanın, yarın önlerine geleceğini belirtmemizde fayda var. Siyasilerin koltuklarını bıraktıklarında, kişisel sorumluluk taşıyacak imza sahipleri, yaptıkları kanunsuzlukların, bir gün hukuk önünde hesabını vereceklerini bilmeleri gerekir.
Son bir söz;
Kaleme aldığımız yazılardan dolayı, bizi FETÖCÜ olmakla suçlayabilirler. Hatta söylemlerimizi "FETÖ söylemi" diye dillendirebilirler.
Çünkü, sıkıştıkları zaman böyle bir iftiraya başvurduklarını sağır sultan bile biliyor. O iftiracıların açığa düşmemesi için 15 Temmuz Darbe Kalkışmasının Lideri Fethullah Gülen aleyhinde yazdığım yazılardan dolayı, 2009-2014 yılları arasında, hakaret iddiasıyla hakkımda yaptığı 8 başvurunun olduğunu ve hatta 7 davanın açıldığını ifade etmem gerekiyor. Hatta bir mahkeme belgesini de yayınlayarak, o iftiracıların başka yollara başvurmasını salık veririm.
Çünkü terörist iftirası, bize yapışmaz...
Sevgi ile kalın...