Önceki gün İstanbul Lines Genel Müdürü Bülent Şafak, Negmar bünyesinde bulunan Narlı Feribot İşletmeciliği’ne ait Eskihisar-Topçular hattında çalışacak gemilerin tanıtımı amacıyla yaptığı basın toplantısında, ilk kez kamuoyunun karşısına çıktı.
Bülent Şafak, basın toplantısında kendinden gayet emin konulara vakıf bir portre çizmesine rağmen kelimeler ile oynaması dikkat çekti.
Kabotaj Kanunu’na atıfta bulunarak iki liman arasında sefer yapılmasının liman başkanlıklarından izin alınması ile birlikte sorun olamayacağını gündeme taşıyan İstanbul Lines Genel Müdürü Bülent Şafak, düzenli hatlarla ilgili söylemini bu madde ile ifade etmesi bir strateji geliştirmesi olarak yorumlandı.
Basın mensuplarının sorduğu sorulara doyurucu cevap vermemesine rağmen, detaylarda kullandığı kelimeleri özenle seçmesi, “bir yerlere mesaj mı veriyor?” havası yarattı. Bülent Şafak’ın özellikle, Gök Denizcilik tarafından Gebze Belediyesi’nden kiralan alana yapılan iskelenin “Seferlerin başlaması şartı ile” Negmar tarafından 20 yıllığına kiralanmasını, üstüne basarak –Protokol- olarak nitelemesi bu mesajın yerine ulaştığını gösteriyordu.
Eskihisar-Topçular hattında hizmet vermesi beklenen, 2001 yılında inşa edilen Muradiye (THEOKHARIS L), 2006 yılında inşa edilen Bahariye (IOANNIS KARNESIS) ve 2008 yılında inşa edilen Selimiye gemileri Yunanlı Armatörlük firması Salamina Denizcilik’den 25 milyon Euro’ya yakın bir para ödenerek alınması, Negmar Denizcilik ve Yatırım AŞ’nin, bu konuya ne kadar önem verdiğini gösteren başka bir konu olarak önümüzde duruyor.
Ancak, bu kriz döneminde Negmar’ın 60 milyon TL yatırımla, gerekli izinleri almadan böyle bir yatırıma girmesi, akılarda soru işareti oluşmasına neden oluyor.
Şeytanın avukatlığına soyunarak; “Kardeşim önce İzmit Büyükşehir Belediyesi'nden daha sonra ise Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Gebze Belediyesi’nden izin alamazsanız bu gemileri ne yapacaksınız demezler mi?”
Bence derler… Demezseler bile, sessizce düşünürler…
İstanbul Lines Genel Müdürü Bülent Şafak’ın basın toplantısında kendinden emin bir şekilde, “Yakında Seferlere Başlıyoruz” sözü, yukarıdaki sorunun drafını oluşturduğunu düşünüyorum. Eğer bu firmaya bir yerlerden söz verilmese, Yunanistan’dan 3 gemi alınıp hazırlıklara başlanılmaz.
İki pencere, bir çeşme…
Birde bu olayı İDO penceresinden bakalım. İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin yüzde 100 oranında hissesinin blok olarak 861 milyon dolar bedelle en yüksek teklifi veren; Tepe İnşaat Sanayi A.Ş - Akfen Holding A.Ş. - Souter Investments LLP - Sera Gayrimenkul Yatırım ve İşletme A.Ş Ortak Girişim Grubu aldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İDO’nun satışı ile birlikte tarihinin en başarılı özelleştirmesini gerçekleştirdi. İDO özelleştirmesi, Kadir Topbaş’a prestij kazandıran bir olay. Çünkü Topbaş’ın bundan sonra yapacağı İGDAŞ ve İSPARK özelleştirmeleri, İDO özelleştirmesinin başarısı ile paralel seyredeceği görülüyor.
İDO’yu satın alan Ortak Girişim Grubu’nun İskoç Kökenli ortağı Brian Souter’in, dünyanın en büyük ekonomi gazetesi Financial Times verdiği “Ağacı bize sattılar, Kirazları Dağıtıyorlar” sözü ile “kandırıldığını” kastetmesi, hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne hem de uluslararası yatırımcılar verilen bir mesaj olarak okunabilir.
Bu mesaj, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın projelerine vurulacak en büyük darbe olarak nitelenebilir. Çünkü İGDAŞ ve İSPARK’ın özelleştirmesinden beklenen rakamlar, en az İDO’nun satışı kadar olacağı, kesin gözü ile bakılan başka bir gerçek olarak masada duruyor.
Konuyu dağıtmadan ana meseleye dönmemizde fayda var. Eskihisar-Topçular, İDO’nun “löpet” olarak tabir edilen kar marjı en yüksek hattı konumunda. Bandırma-Bursa-Yenikapı-Yalova hatları ise belli dönemlerde İDO’ya katkı sağladığı ise biliniyor. Ancak haftada ortalama 10 bin aracın ve 40 bin yolcunun geçiş yaptığı, “Ballı Kaymak” hattı, İDO’nun Negmar’a yedirmesi zor gibi görünüyor.
Bununla beraber İDO’nun, “Erken Gelen Oturur” fiyat politikasının, krize neden olması ve “Kriz Yönetiminde” sınıfta kalması, Negmar’ın ekmeğine yağ sürdü. Negmar’ın izlediği “Esas Oğlan” politikası ise başarılı bir strateji olgusu olarak karşımıza çıktı.
Buna karşın İDO’nun, tepkileri asgariye indirmek için Bursaspor’a sponsor olması, “eğreti” bir görüntü çizdi. Negmar’ın, gündemde kalarak, “Surda geçit açma” çalışmaları hala devam ediyor. Gündemde kalan Negmar, “Halk Olgusunu” arkasına alarak, bu stratejiye artı katkı sağlamanın yoluna devam edecek gibi görülüyor.
Ancak, Negmar'ın, İstanbul Lines markası ile sahne alması, 5 vatandaşımızın ölmesi ile sonuçlanan HAYAT-N deniz kazasının göz önüne gelmesine neden oldu. Negmar'ın bu strateji hatası, kendi hanesine eksi puan olarak yazıldı.
Körfez’de, Ankara-İstanbul savaşı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın, İzmit Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ile olan muhabbeti, Negmar’ın önünde en büyük engel niteliğinde. UKOME’nin gündemine gelebilecek Negmar’ın dilekçesi, “Bölgedeki kara trafiğini engelleyecek ve mevcut yığılmaları artıracak” gerekçesi ile reddedileceği kesin gözü ile bakılıyor.
Diğer taraftan Negmar’ın Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan almayı planladığı hat izni ise, ortadaki keşmekeşi daha da çıkılmaz bir noktaya taşıyacak.
Sözün özü, Eskihisar-Topçular hattı, Ankara ile İstanbul arasında sinir harbi şeklinde gerçekleşen rekabeti ortaya çıkarması bekleniyor. Diğer taraftan İDO ile Negmar ise kozlarını bundan sonra mahkemede paylaşacağını söylememiz, müneccimlik olmasa gerek diye düşünüyorum.
Bu hamur çok su kaldırır. Bakıp göreceğiz.