Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı, Deniz Haber Ajansı’nın ortaya çıkardığı belgelerin, kamuoyunda büyük ses getirmesinden sonra, Türk basınında kendini savunmak için televizyonlarda boy göstermeye başladı.
Büyük Türk denizcisi Barbaros Salih Paşa’nın (!) kazadan haftalar sonra yaptığı açıklamalar, yüreklerimize su serperken iftiracı (!) basına da bir ders vermiş oldu.
Salih Orakcı, Habertürk Televizyonu’nun canlı yayında, ZORLA VE TEHDİTLE DENİZE ÇIKILMASI ile ilgili bakın neler söyledi;
"Kimsenin, kimseden böyle bir durumda zorla talebi olamaz. Kaptanımız kendi insiyatifini kullanmış, beklemediğimiz bir sonuç yaşanmıştır. Biz can ve mal kurtarmakla görevliyiz. Risklerin bilincindeyiz. Herkes bu noktada kendi inisiyatifini kullanmaktadır. İddialar akıllara ziyan; biz böyle bir şeye zorlamadık emir de vermedik, kaptan kendi inisiyatifi sonucu harekete geçmiştir"
KEGM-7 botunun zorla gönderildiğine ilişkin iddialara ilk kez Habertürk Televizyonu’nda cevap veren Salih Orakcı, bol inisiyatifli açıklaması ile kamuoyunu aydınlatmış (!) oldu.
Buradan yola çıkarak, büyük Türk denizcisi Barbaros Salih Paşa’nın (!) açıklamalarını tersten okuyarak, deşifre edelim.
“KEGM-7 botunun kaza günü mesaide bulunan kaptanı Rıfkı Çırtlık, inisiyatif kullanarak hava şartlarından dolayı denize çıkamayacağını belirtmesi üzerine, Rahmetli Cemil Özben, izinli olarak evinde otururken, bir inisiyatifte ben kullanayım diyerek, KEGM-7 botunda görev almak için yanına, Çarkçıbaşısı Mehmet Genç’i de alarak Şile Limanı’na doğru hareket etti.
Aynı Cemil kaptan, yeniden inisiyatif alarak Harem’den gelen Ahmet Kasarcı ile Şile’de görevli Turgay Sarıboğa’yı da bot kadrosuna dahil ederek, meteorolojinin açıkladığı 7-9 bofor havaya rağmen, inisiyatif alıp denize çıkma kararı aldı. Hava şartlarından dolayı denize çıkamayan, mesaideki kaptan Rıfkı Çırtlık’ın, iradesi ve inisiyatifini ciddiye almayan Rahmetli Cemil Kaptan, inisiyatifi sonucu bu kazanın oluşmasına neden oldu”
& & &
EYYYY büyük denizci (!) Salih Orakcı; Bu mavraları kimse yemiyor.
Rahmetli Cemil Özben ve Çarkçıbaşı Mehmet Genç, izinli olduğu halde, sen onları göreve çağırmıyorsun, onlar inisiyatif kullanarak geliyor ve bir önceki kaptanın neden denize çıkamadığını bildikleri halde, inisiyatif kullanarak denize çıkıyorlar, ÖYLEMİ!
Bay Orakcı, bol inisiyatifli açıklamalarına, kargalar bile gülmez.
ZORBALIK VE DİSİPLİN
Zorba kelimesinin kökü Farsçaya dayanır. Anlamı ise gücüne güvenerek hükmü altında bulunanlara, söz hakkı ve davranış özgürlüğü tanımayan kimselere verilen genel bir addır.
Disiplin ile zorbalık arasında ince bir çizgi vardır. Eğer bu ince çizgi aşılırsa bulunduğu bölgede diktatörlük iktidar olur.
Bay Orakcı, sen disiplin ile zorbalığı karıştırıyorsun.
NURİ KADAYIF NEDEN İSTİFA ETTİ?
4 Aralık 2012 tarihinde, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün 4. katında bulunan Kriz Merkezi’nde konuşulanlar, bu vahim facianın perde arkasını net bir şekilde ortaya koyuyor. Ancak orada bulunanların, günü kurtarmak için susmaya devam etmeleri, sosyalistlerin hoşuma giden bir sloganını aklıma getiriyor. “Susma sustukça sıra sana gelecek”
Susun bakalım. Nereye kadar susacaksınız?
Allah’ın adaleti bir gün tecelli edecektir. Hesap gününde bu susmanın bedeli ve hayatını kaybeden 4 insanın tüm vebali, bu susanların üzerinde kalacağını söylemek için müneccim olmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Kaza esnasında rahmetli Cemil Özben’in, 0505 566 .. 55 nolu cep telefonundan konuştuğu“Çarkçıbaşımı kaybettim. Makine stop etti. Kayalıklara sürükleniyoruz. İş akdimizi fesih edecektiniz. Ne yapıyorsanız yapın” dediği şahısın, baş enspektör Nuri Kadayıf olduğu ortaya çıktı. Olay esnasında psikolojisi bozulan Kaptan Nuri Kadayıf, ilk tepki ile istifa etmiş, ancak işgüzarların büyük bilgiçliği ve ikna kabiliyetlerinin yüksek olması sayesinde, istifadan vazgeçmiş.
Kaptan Nuri Kadayıf sustukça, rahmetli Cemil Özben’in sesi, Nuri Kadayıf’ın kulaklarında hiç susmayacak.
Diğer taraftan; “Gidecekler, gerekirse ölecekler” zırvalığı, 4. katta bulunan herkesin kulağında, çan sesi gibi asılı kalacak.
RIFKI ÇIRTLIK VE ALİ ÇİFTÇİ NEDEN SUSUYOR?
Cemil Özben’in kaza esnasında aradığı diğer isim ise, hava şartlarından dolayı denize çıkamayan KEGM-7 botunun mesaideki kaptanı Rıfkı Çırtlık’tır. Rahmetli Cemil Özben’in, Kaptan Rıfkı Çırtlık ile ne konuştuğunu bilemiyoruz. Ancak tahminlerimizi, rezerve ettiğimizi de belirtmek istiyoruz.
Kaptan Rıfkı Çırtlık ve Çarkçıbaşı Ali Çiftçi’nin ellerini vicdanına koyarak, “Cemil Özben ve Mehmet Genç’in yerinde biz olsaydık, o arkadaşlarımız bizim gibi mi davranırdı?” sorusunu sormalarında fayda var.
Cemil Özben’i tanımıyorum ama Mehmet Genç’i iyi tanıyorum. Mehmet Genç, Ülkü Ocakları Başkanlığını yapmış yiğit bir delikanlıydı. Böyle bir olay karşısında Cemil Özben ile birlikte ortaya çıkar, yol arkadaşlarına, mesai arkadaşlarına, hayatını emanet ettiği kader ve dava arkadaşlarına yapılan zulmü, korkmadan mertçe haykırırdı.
RIZKI ALLAH (c.c) VERİR
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ndeki suskunluğun, rızık korkusu ile olduğu, bilinen bir gerçektir. Ancak inançlı her insanın kabul ettiği bir doğru vardır ki, o da rızkı Allah’ın verdiğidir.
Diğer taraftan büyük Türk denizcisi Salih Orakcı’nın(!) insanların ekmeği ile oynadığı da bilinen başka bir gerçektir. Deniz Haber Ajansı’nın TRT Türk’te yaptığı denizcilik programı, Salih Orakcı’nın TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i araması ile kaldırıldığını sağır sultan bile biliyor.
Bu hareket ile bizlere diz çöktüreceğini sananlar, bu sayede bizi tanıyamadıklarını da deklare etmiş oldular.
Dünya görüşümün şekillenmesinde büyük katkısı olan, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir sözü, bu yazının sonu olacak.
“Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir hayat için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur”