• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 19 °C
  • Antalya 15 °C
  • Muğla 16 °C
  • Çanakkale 20 °C

İzmir’de gündemden düşmeyen bir kültür tartışması

Kpt. MESUT AZMİ GÖKSOY

(İZMİR’İN kuruluş hikayesi) 

Bilinen eksik ve yanlış bilgiler; İzmir’de yapılan yedi-sekiz seminerde yaptığım konuşmalarda bu bilgileri izah edemedim. Belki bu köşeden biraz ikna etme yolu bulabilirim. Artık İzmir’de de kültür kelimesinin anlamı yok olmaya başladı.

1950’li yıllarda Fransız ve 5 Alman arkeolog arkeolojik kazı çalışmaları yapmak üzete Marmaris bölgesine gelip çalışmalar yapmaya başlarlar. Kazılar sırasında tahminen 6 bin yıllık bir taş plaket bulurlar. Bu plaketin eski yunan filozof Plato’nun yazıtını tercüme çalışmalarına başlarlar. Neticede Plato batan Atlantis kıtasının Ege Denizi olduğunu açıklamaktadır.

Açıklamaya göre M.Ö. 6-7 bin yıllarında Ege Denizi tabanında oluşan küçük depremlerin yarattığı çatlaklara Ege Deniz tabanı dayanamaz ve büyük çöküntü başlar. Ege’de bulunan bütün adalar çöker. Sadece Yunanistan’ın güney doğusu ile Anadolu’nun güney batısında bulunan Ege’nin en yüksek dağı olan Thira isimli adanın 95 m. Yükseklikteki ve 23.000 metre kare genişliğindeki en yüksek kısmı deniz üatünde kalır.

Bütün ada halkları panik halinde teknelere binip güneye doğru kaçışa başlarlar. Bu bölgenin dünyanın 5’i kuzey yarım kürede 5’i de güney yarım kürede bulunan bölgesidir. Atlantis halkının genelde açık renkli insanlar olduğu Mısır sahillerine çıkıyorlar ve büyük çoğunluğu güneye doğru kaçtıklarından güneyde önlerine çıkıp oralara yerleşiyorlar.

Çok zeki bir ırk olduğu ve eski giravun zamanı Mısırlılar’ın bu insanlar olduğu yazıtlarda açıklanıyor. Eski coğrafik haritalarda hatta 15. asırdaki haritalarda dahil Ege bölgesi düz olarak gösteriliyor. Batan adaların kazazedelerinin bir kızını da yakın olduğu için Ege sahillerine çıkıp yerleşiyorlar. Çoğu balıkçılık ve o zamanlarda dünyaya yeni yayılmaya başlayan dünyanın ilk denizcileri olarak kabul edilen Fenikeliler ile koyu ticarete girerler. Bu ada halkının meşhur bir ailesi de önce Foça sonra da bütün sahillere yayılırlar.

Halen daha eski Foça’nın kumluk sahillerinde eskiden taşıma zorluklarından dolayı sahilden 50 metre açıklara kadar deniz içinden taş döşemeli yük taşıma yolları yaparlar ve halen bazı yollar deniz içinde durmaktadır. Bu meşhur aillerden biri bütün sahil boyunca yayılırlar. Prenses lakaplı büyük kızları çok çalışkan ve becerikli bir balıkçı aynı zamanda da bir savaşçıdır ve devamlı uygun bir ticaret limanı kurabilmek için sahil boyunca araştırmalar yaparken İzmir Körfezi’ne rastlıyor. Fenikeliler ile anlaşarak ve onlarla daha da tticareti geliştirebilmek için burayı bir liman haline getiriyor.

Fenike’den yani  Libya’dan devamlı yelkenli gemilerle bölgeye ağaç ve bitkiler getiriliyor. Hatta o zamanlarda Mısırlılar’a da gemi inşa edebilmeleri için sadece Libya’da yertişen çok sert bir ağaç türünü satıyorlar. Asıl adı Smyrne olan bu prenesin adı daha sonra bu limana Smyrna olarak veriliyor ve yıllar sonra İZMİR olarak değiştiriliyor. Ben de şahsen İZMİR’in farkının buradan geldiğini düşünüyorum.

6 yıl öne bu bölgeye gelen insanların hiçbirisi Yunan değil, hepsi Atlantisli’dir.

Kaynak; The charting of the ocens,by Peter Whitfield. The Maritime Compendium. By David CordinglyLLoyds Maritime Atlas,By lLloyds.Kendi Özel Arşivim( Antique maps charting. Lloyds.

Longitude,by Dava Dobel—sAygılrımla, Mesut Azmi Göksoy—İZMİR—4.EYLÜL.201

Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim