Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ile ilgili yazdığım yazılar sonrası, Genel Müdür Yaşar Duran Aytaş'ın şahsımla ilgili Basın Savcılığına yaptığı suç duyurularıyla, bizi yıldırmaya çalışsa da doğruları söylemeye ve köşemizden kalem oynatmaya devam edeceğiz.
19 Nisan 2015 tarihinde içinde 31'i çocuk, 219 yolcu ve 11 mürettebatıyla Çanakkale - Kabatepe - Gökçeada arasında sefer yapan, GESTAŞ'a ait M/F GÖKÇEADA-1 feribotunun, saat 16.00 sularında Kuzu Limanı Taşocakları Mevkii'nde karaya oturması ve 13 saat sonra başlatılan ve yolcuların 15 saat mahsur kaldığı kurtarma operasyonu, tam bir kepazelik örneği olarak tarihe geçti.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'nün tekel olarak prestij alanı olan bir bölgede, içinde mürettebat dahil 230 kişinin bulunduğu bir gemiye, kurtarma ve yardım operasyonunu, 13 saat yapamıyorsa, dükkanını kapatması daha hayırlıdır.
KURUMUN FOTOĞRAFI
Bu deniz kazasını irdelemeden, Yaşar Duran Aytaş'ın yönetimindeki Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'nün fotoğrafını çekmekte fayda var. Dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Feridun Bilgin'in referansı ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne atanan Yaşar Duran Aytaş'ın göreve başlamasıyla birlikte, kurumda büyük bir kıyım başladı.
Başta gemi kurtarma konusunda uzman kadrolar ve yetkin personeller görevden alınırken, yerlerine inisiyatif kullanamayan isimleri getirildi. Bununla da yetinmeyen Yaşar Duran Aytaş, operasyonel birimleri Genel Müdür Yardımcılarından alarak, direkt kendine bağladı.
Görevden alma ve yer değiştirmeler ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'nün yapısal ve kurumsal DNA'sını bozan Yaşar Duran Aytaş, operasyonel birimlerde çalışan kadroların, "Yarın Başıma Bir İş Gelir" korkusuyla, iş yapma yeteneklerini köreltti.
Yönetici kadrosu hariç, dün gözünü karartarak operasyona katılan personel ile bugün operasyona katılmaktan imtina eden personel aynı olmasına rağmen, "Yöneticisine güvenememenin ve o yöneticilerin arkalarında duramaması" tedirginliği ile özgüvenini kaybetmiş, rutine düşmenin ezikliği içinde çalışan bir kadro oluştu.
Çarşamba pazarından 200 gram zeytin almayı beceremeyen danışman kadrosu ile dünyanın gözünün üzerinde bulunduğu Türkiye kıyılarında Türk Radyo, fener hizmetleriyle Türk Boğazları'nda gemi kurtarma, tahlisiye, ve gemi trafik hizmetlerini koordine eden Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Yaşar Duran Aytaş'ın kalibre eksikliği yüzünden, dünyaya rezil olma konseptine oturmuş durumda.
AYTAŞ'IN KİRLİ PROPAGANDASI
Bunları yazarken, geçmişte basın danışmanlığı yaptığım bir kurumun bu hallerine düşmesine içim kıyılıyor ama birlerinin bu yanlışlıkların fotoğrafını çekmesi gerekiyor. Basın danışmanlığı derken, Yaşar Duran Aytaş'ın kirli bir propagandasını da bu vesile ile kamuoyuna açıklamamam lazım.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'nün anlı-şanlı müdürü Yaşar Duran Aytaş, "Recep Canpolat bu yazılar ile beni yıpratarak, yerime Barış Tozar'ı getirmeye çalışıyor" diyerek kendini savunuyormuş.
Ey! Yaşar Duran Aytaş; sen Gemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdürü olarak koltuğunu sağlama almaya çalışırken, Barış Tozar Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığından istifa etti. Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Mehmet Habib Soluk'dan önce Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlığına Barış Tozar'ı getirmek istediğinde bu teklifi "sağlık sorunları nedeniyle nazikçe reddeden" Barış Tozar'ın ta kendisiydi.
Şu anda Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdür Yardımcıları Mustafa Kızılkaya ve Ömer Coşkun ile bakanlıkta kadro lobisi yapmaya çalışırken, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığındaki aktif görevlerinden istifa eden Barış Tozar'ın günahına giriyorsun.
Seçim döneminde bakanlık yolu açılan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarlığını kabul etmeyen adam, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'nü kabul eder mi? Ey gafil!*
15 SAATİN HESABINI KİM VERECEK?
Gelelim M/F GÖKÇEADA-1 feribotunu maruz kaldığı deniz kazasına. Feribotun karaya oturmasından dakikalar sonra GESTAŞ Genel Müdürü Hasan Yürükcü'den ilk bilgileri aldık. Kazazede feribotun yolcuları arasında bulunan AKUT Gökçeada Ekip Lideri Önder Bolluk ile telefon bağlantısına geçerek, feribotta olan gelişmelerden, an be an haberdar olduk.
İlk saatlerde feribotta meydana gelen panik havası, ilerleyen saatlerde yerini sakinliğe bıraktı. Tabi bu konuda AKUT Gökçeada Ekip Lideri Önder Bolluk'un yolcular ile girdiği diyalogun büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Kazazede M/F GÖKÇEADA-1 feribotunun kaptanının yolcular ile direk temasa geçmesi ve olaya hakim olmasından sonra kurtarma operasyonun havanın sakinleşmesinden sonra yapılacağını ve gece 01.00 sularında başlatılacağı bilgisine ulaştık.
Ancak havanın sakinleşmesine rağmen, saat 01.00 sularında kurtarma operasyonu başlayamadı. Sahil Güvenlik yetkilileri ve GESTAŞ yöneticileri yaptığımız görüşmelerde, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne ait acil müdahale botunun geminin bordosuna yanaşmaktan imtina ettiği ve bu konuda Genel Müdürlükten talimat aldığını öğrendik.
Saat. 02.00 sularında gemide bulunan hamile olan bir bayan yolcunun düşük tehlikesi yaşadığı bilgisini yetkililere iletmemize rağmen, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne ait bot kaptanının günün ilk ışıklarına kadar, kazazede feribotun bordosuna yanaşma yapamayacağı talimatını aldığını belirterek, reddettiği kaydedildi.
Sabah 05.30 sularında Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanlığı’na bağlı SAGET 14 Botu ve Sahil Güvenlik 23 SAR botunun, M/F GÖKÇEADA 1 feribotunun bordasına yanaşarak kazazede 7 yolcuyu alarak tahliyeye başlaması ile birlikte, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne ait KEGK-9 acil müdahale botu kurtarma operasyonuna katıldı.
M/F GÖKÇEADA 1 feribotunun Kuzu Limanı Taşocakları Mevkii'nde karaya oturmasından 15 saat sonra, kazazede gemide bulunan 31'i çocuk, 219 yolcu ve 4 mürettebat tahliye edildi.
15 saat süren kurtarma operasyonunda, kazazede gemide bulunan 230 yolcu ve mürettebattan, hiç kimsenin burnunun kanamadan karaya çıkarılması, olayın tek sevindirici yanı olarak kayıtlara geçti.
& & &
Türkiye Cumhuriyeti'nin vitrin bir kurumu olan Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, beceriksizlik yüzünden itibar kaybetmeye devam ediyor.
Otorite olduğu ve tekel alanı içinde bulunan bir yerde 15 saat operasyon yapamayan bir kurum, kapısına kilit vursa yeridir.
(*Gafil: Çevresindeki gerçekleri görmeyen, sezmeyen sorumsuz kimse)