Bundan tam bir yıl önce, Deniz Haber Ajansı'na bazı belgeler geldi. Bu belgelerde Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde görevli bazı personelin organize bir şekilde hareket ettiği belirtiliyordu.
Şahsıma gönderilen mailde, Kıyı Emniyeti’nde görevli Daire Başkanı, VTS operatörü ve kılavuz kaptanların içinde bulunduğu bu yapının boğaz trafiğine müdahale ettiği, belli menfaat karşılığında gemileri boğazdan geçirdiği kaydediliyordu.
Bu maillerin bana gelmesinden birkaç hafta sonra yapılan İMEAK Deniz Ticaret Odası Meslek Komiteleri Toplantısında bir meclis üyesi kürsüye gelerek, buna benzer açıklamalarda bulundu. Toplantı arasında ismi bende saklı olan başka bir meclis üyesi, bazı acentelerde para isteyen kılavuz kaptanların olduğunu dile getirdi. Hatta bir acentenin para ödediğini bile söyledi.
Bu olaylar, Türkiye’nin gözde bir kuruluşu olan Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde olması ziyadesiyle şahsımı rahatsız etti. Bu konuşma metinleri ve iddiaları bir dosya halinde Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı’ya götürdüm. Salih beyin bu konuda gerekli soruşturmayı açtırarak, ismi geçen VTS operatörleri ve kılavuz kaptanları görevden alacağını düşünüyordum.
Salih Orakcı’ya ismi geçen Daire Başkanı’nı görevden almayı bırak, fizana sürmesi gerektiğini söyledim. Salih Orakcı, bana dönerek “Bu konuyu bana bırak. Ben gerekeni yapacağım” dedi. Bu konuşmadan dakikalar sonra ismi geçen Daire Başkanı Bedri Olcay Özgürce, Salih Orakcı’nın makamına geldi. Ben bu olayların altında ve kirli ilişkilerin içinde, makam odasına gelen Bedri Olcay Özgürce’nin olduğunu yüzüne söyledim. Ve bu tip olayların başta Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım olmak üzere işini düzgün yapan herkese zarar vereceğini ifade ettim. (Salih Orakcı ve Bedri Olcay Özgürce ile yaptığım konuşmaları, yeri geldiği zaman açıklayacağım)
Yukarıda ifade ettiğim olaylar bundan bir sene önce gerçekleşti. Salih Orakcı, olaylara neşter vurması ve adı geçen isimleri görevden alması gerekirken, aksine ödüllendirir gibi bazılarını, baş operatör olarak atadı. Bu yetmiyormuş gibi işin bonusu olarak kılavuz kaptanlık stajı yaptırmaya başladı. Ayrıca görev yaptığı Daire Başkanlığına vekâleten bakan Bedri Olcay Özgürce’yi ise asaleten atadı.
Salih Orakcı’ya ne yapmaya çalıştığını sorduğumda ise, ismi geçen iki baş operatörü emekli ettiğini, Teftiş Kuruluna talimat verdiğini, konu ile ilgili inceleme başlattığını söyledi. Bununla beraber Bakan Yıldırım’ı bilgilendirdiğini ifade etti. (Daha sonra öğrendiğime göre, Salih Orakcı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’a acentelerin kanalıyla gümrüklerde rüşvet olaylarının döndüğünü bu konuda bir çalışma yapılması gerektiğini, yabancı armatörlere acenteler tarafından gönderilen faturalarda; VTS Operatörü, Kılavuz Kaptan ve Gümrük adı altında paralar alındığını belirtmiş. Bu konuda yabancı armatörlere bir sirküler yayınlayarak, bu başlıklar altında acentelere para ödenmemesi gerektiği konusunda ifade de bulunmuş)
Salih Orakcı’nın yaptığı bu manevra üzerine, bir ortamda sert bir tartışmamız oldu. Bakan beyi, bir çok konuda olduğu gibi bu olayda da yanlış bilgilendiren Salih Orakcı ile olan dostane ilişkimi sonlandırdım.
Bu köşeden Salih Orakcı’ya soruyorum;
1 - Adı geçen VTS operatörleri ve kılavuz kaptanları niçin görevden almadın?
2 – Bu işin organizatörü olan Bedri Olcay Özgürce’yi neden görevden almadın? Senin makamında bütün kirli işlerin altında olduğunu belirttiğim Bedri Olcay Özgürce’yi hangi gerekçeler ile ve hangi kabiliyetine güvenerek Genel Müdür Yardımcısı olması için Bakan Beye kefalet sundun?
3 – İsmini sana verdiğim gemileri, kanunsuz bir şekilde boğazdan geçiren, hangi VTS operatörün işine son verdin? Bedri Olcay Özgürce’nin organize ettiği bir gemi geçişinde bulunan ve sınıf arkadaşı olan bir kılavuz kaptan hakkında soruşturma açtırdın mı?
4 – Kılavuz kaptana avanta verdiği iddia edilen acente müdürüne, “Sen şu kılavuz kaptana rüşvet vermişin” diye aradın mı? Bu Acente Genel Müdürüne “Rüşvet verende alanda suçludur” diyerek olayın kapanmasına neden oldun mu?
5 – Boğazdan geçen bir gemiye, “MİT’ten haber geldi bu gemiyi geçirin” diye VTS Merkezi’ne talimat verilmesine göz yumdun mu? Daire Başkanı’nın bu talimatı, TBGTH’ni ziyarete gelen MİT personeli tarafından yalanlandı mı?
6 - Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Binali Yıldırım'a bazı VTS operatörleri ve bir kaç kılavuz kaptanın organize yaptığı çeteleşmeyi anlattın mı? Yoksa bu olayı Gümrük'ün üzerine atarak, olayın içinden sıyrıldın mı?
Yukarıdaki soruları çoğaltmak mümkündür.
Ben Bay Salih Orakcı'nın yerinde olsam, Recep Canpolat’ı çoktan mahkemeye vermiştim (!)
Çünkü o zaman aynı tavanın balıkları mıyız? Net bir şekilde ortaya çıkar.
Birde şunu belirteyim, kılçıklı balıklar yağlı olur...
Konu ile ilgili haberi okumak için aşağıdaki linki tıklayınız: