Deniz Haber Ajansı şu son günlerde gündemi sarsan haberlere imza atıyor. Özellikle İzmit Körfezi’nde meydana gelen deniz kazası ile ilgili olarak belgelere ve derin bilgilere dayanan haberleri, kapalı kapılar arkasında hazırlanan senaryoları, belirli noktada ortaya çıkarıyor.
Genel Yayın Yönetmenimiz Recep Canpolat geçen gün beni ziyaret etti. Pek benim ziyaretçim olmaz. Kendisinin ziyareti beni ziyadesi ile mutlu etti. “Zinnet Mete” ve “Turgut Kocabaş” gemilerinin çatışması ile meydana gelen deniz kazasını, Deniz Atı JURNAL’in penceresinden analiz etmemi rica etti. Bizler sayın Canpolat’ın ricasını emir telakki ederiz.
Emin Çölaşan’ın minik kuşuna haber gönderdim. Biliyorsunuz Emin gazetecilikten erken emekli edildikten sonra, minik kuşu bu aralar işsiz güçsüz kaldı. Ona bu deniz kazasının arkasındaki dedikoduları bana anlatmasını istedim. Minik Kuşun anlattıkları insanın dudaklarını uçuklatacak türden…
Bakın Minik Kuş bana neler anlattı, kulaklarınızı kabartarak dinleyin…
& & &
“4 Eylül akşamı deniz kazası olduktan sonra İzmit Körfezi’nde römorkör ve kılavuzluk hizmeti veren Med Marine - Dekaş konsorsiyumunda yoğun bir trafik yaşanıyor…
Özellikle her iki gemiye kılavuz olarak çıkacak olan Abdulkadir Sağer, Yelkenkaya mevkiine 3 mil kala ZİNNET METE isimli gemiden inerek, karaya çıkıyor… Çatışma sonucu su alarak batan Turgut Kocabaş isimli gemiye kılavuz kaptan Abdulkadir Sağer'in niçin çıkmadığı ve karaya yöneldiği ise tam bir muamma…
Bu olaydan haberi olan her iki şirketin üst düzey yöneticilerinde bir telaş başlıyor... Med Marine'nin patronu Hakan Şen’in yurt dışında olmasından dolayı, kriz merkezinin başına, talimatı efkardan, Dekaş’ın Genel Müdürü Aykut Erol geçiyor…
Bu işten sıyrılmanın yollarını arayan Dekaş Genel Müdürü Aykut Erol, basına el altından bu olayın kılavuzluk sınırları içerisinde olmadığını, bununla beraber kılavuzluk teşkilatının bu olayda kusurunun olamayacağını kamuoyuna deklare ediyor.
Tabi bu beyanatın altını doldurmak gerekiyor. Onun için Şirketin ortaklarından olan ve her ne kadar icraatları kamuoyu tarafından tartışılsa bile basın camiasında uzman kişi konumunda zannedilen, Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Başkanı Cahit İstikbal’den yardım isteniyor.
-Yalnız buraya bir paragraf açmak gerekiyor. Bu konuda beyanatı yurt dışında bulunan Med Marine Yönetim Kurulu Başkanı olan R. Hakan Şen, Cahit Efendinin televizyonlarda boy göstererek, Aykut Erol’un beyanatına alt yapı oluşturması ricasında (!) bulunması, Cahit İstikbal’in ikna olmasına neden oluyor.-
Gelelim sonradan olan olaylara; Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Başkanlığı sıfatı ile televizyon, televizyon dolaşan –DÜNYALAR BAŞKANI (!)- Cahit İstikbal, o yoğun ve derin ilmiyle, TURGUT KOCABAŞ-ZİNNET METE deniz kazasının KILAVUZLUK SINIRLARI İÇERİSİNDE OLMADIĞINI ve BU OLAYIN KILAVUZLUKLA ALAKASININ KESİNLİKLE BULUNMADIĞI” açıklamasını yapıyor. Bu açıklama, kamuoyunda yoğun tartışmalara neden oluyor.
Deniz Haber Ajansı’nın acar muhabirleri, büyük Türk büyüğü (!) Cahit İstikbal’in, altında ne koktuğu, belli olmayan beyanatının, peşine düşüyor. Bu kazanın “kılavuzluk sınırları içerisinde olup olmadığını” araştıran acar muhabirler, ismi kendilerinde saklı, Denizcilik Müsteşarlığı üst düzey yöneticileri ile görüşerek, Bay İstikbal’in açıklamalarının, detayına ve perde arkasına ulaşıyor.
Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı'nın üst düzey yöneticileri net cevap veriyor. “ZİNNET METE-TURGUT KOCABAŞ DENİZ KAZASI KILAVUZLUK SINIRLARI İÇERİSİNDE OLMUŞTUR”
İzmit Körfezi’nde uzun zamandır büyük paralar kazanan Med Marine’in patronu Hakan Şen, İzmit Körfezi'nden, ne kadar haberi olduğu, verdiği beyanatla ortaya çıkıyor.
Bay patron Hakan Şen Akşam Gazetesi adına beyanat alan Recep Canpolat’a kazanın “Turgut Kocabaş isimli kılavuzsuz olarak bölgeye girmeye çalışan geminin Zinnet Mete isimli gemiye çarpmasıyla gerçekleştiğini ve bununla beraber 2500 GRT’un altında gemilerin pilotaja tabi olmadığını, Turgut Kocabaş’ın ise 2275 GRT’luk bir gemi olduğunu” belirtiyor.
Ancak, İzmit Liman Yönetmeliğine göre, 1000 GRT'nun üstündeki gemiler römorkör ve pilotaja tabi olduğu, yönetmelikte net bir şekilde yazılı olduğu halde, Hakan Şen'in bu beyanatı vermesi, akıllarda soru işareti oluşmasına neden oluyor.
Med Marine’nin patronu Hakan Şen’in açıklaması, Recep CANPOLAT imzasıyla Akşam Gazetesi’nin 6 Eylül günü çıkan sayısının ekonomi sayfasına manşet oluyor.
Özellikle kamu yararı güden önemli bir derneğin başkanı sıfatını, bir şirketin ticari kaygılarına kurban veren ve tepki oklarını üzerine alan Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Başkanı Cahit İstikbal, kamuoyunda yoğun ve ağır bir şekilde eleştiriliyor.
Bu eleştiriler karşısında İLAHLARA kurban vermeyi seven, MED MARİNE-DEKAŞ konsorsiyumun üst düzey yöneticileri, kılavuz kaptan Abdulkadir Sağer'i* kızağa çekerken, Cahit İstikbal’i de çağırarak, “Sektörde sana büyük tepki var. Özellikle de kılavuz kaptanların tepkisi rahatsızlık boyutuna ulaştı. Sen IMPA’daki görevlerine devam et. Biz seni desteklemeye devam edeceğiz. Senin Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Başkanlığı’ndan istifanla en azından bizlere yapılan baskıların önüne geçmiş olacağız” telkininde bulunuyor.
Bu tavrı beklemeyen Cahit İstikbal, “kullanılmış ve bir kenara atılmış” hissine kapılıyor. -Dedikodu bu ya- Cahit İstikbal tarihi çıkışını yapıyor ve karşısındaki şahsa “Ben sizin için adımı soyadımı koydum. Hakan Şen’le sizleri bir masada buluşturdum. Timur’la (İLDENİZ) kötü oldum. Sizin yüzünüzden bir çok arkadaşımla kavgalıyım. Recep Canpolat bana düşman oldu. Sizin için DENİZHABER.COM’u bir tetikçi gibi kullandım. Bunu bana yapamazsınız. Ben genel kurulun kararı ile geldim, genel kurulun kararı ile giderim. Kusura bakmayın ben istifa etmiyorum” restini ve üstü kapalı tehdidini çekiyor.
Cahit İstikbal yalnız bırakılmanın tedirginliği ile oradan ayrılıyor. Bir gün önce Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Yönetim Kurulu’nda beraber çalıştığı Başkan yardımcısı Haydar Yüce ve Genel Sekreter İsmail Akpınar’ın dernek yönetim kurulundan istifa ederek, kendisini yanlız bırakmasının ve DEKAŞ yönetimine rest çekmenin karışık duygularını aklından geçirerek, büyük bir zafer kazanmış KOMUTAN (!) edası ile evinin yolunu tutuyor.
Yeni bir manevra yapmaya hazırlanan Cahit İstikbal, DEKAŞ Yönetimini üstü kapalı tehdit etmesinin altındaki gerçek şu senaryonun altında yatıyor. İsmail Akpınar ve Haydar Yüce’nin istifasının yerine yedekte bulunan iki kişiyi yönetime çağırmayı hesaplayan İstikbal, Yönetim Kurulu’nda bulunan OKAN CINCIK ve MUAMMER ASLANTÜRK’ün’de istifası halinde ise, yine yedekleri çağırarak bir sene daha yönetimde kalmayı hesap ediyor. Ancak Aykut Erol’un adamı konumunda bulunan Orhan Kumralbaş’ın istifası, Cahit İstikbal’in Genel Kurul’a gitmesine neden olacağından, Cahit İstikbal'in DEKAŞ yönetimine, bu tehdidi yaptığı ortaya çıkıyor.”
& & &
Minik Kuş’un anlattıkları tabi ki bunlarla ibaret değil… İnsanın inanası gelmiyor…. Ben Minik Kuş’a Cahit İstikbal’in istifa etmeyeceğini ve sonuna kadar “çarpışarak” bu işi götüreceğini söyledim… Tabi ki bu çarpışmada bir çok bardak ve çanağın kırılacağını da sözlerime ekledim…
*Deniz Atı JURNAL'in Notu: Minik Kuş bana kılavuz kaptan Abdulkadir Sağer ile ilgili bir notu iletti. Kılavuz Kaptan Abdulkadir Sağer'in, DEKAŞ'ın ortağı olmasına rağmen, MED-MARİNE şirketinde çalıştığını ifade etti.