Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan;
Hiç eğmeden, bükmeden direkt konuya gireceğim.
Dünya denizcilik sektörünün çatısı konumunda bulunan ve Birleşmiş Milletlerin ihtisas örgütü olan Uluslararası Denizcilik Örgütü (International Maritime Organization -IMO) Genel Sekreteri Koji Sekimizu, eşinin hasta olmasından dolayı Aralık-2015'de yapılacak olan Genel Kurul'da aday olmayacağını açıklayarak, IMO Genel Sekreterliği görevinden ayrılacağını, geçen ay kamuoyuna duyurdu.
Bilindiği gibi IMO Genel Sekreteri olan şahıs, gelenek olarak bu görevi iki dönem 4'er yıldan 8 yıl sürdürüyor. Japon kökenli Koji Sekimizu'nun ikinci dönem aday olmayacağını açıklaması ile birlikte, başta Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Panama, Danimarka ve Meksika, IMO Genel Sekreterliğine aday çıkarmak için kulis faaliyetlerine başladı.
Japon Koji Sekimizu'dan önce IMO Genel Sekreterliği görevini Yunanlı Eftihimios Mitropoulos üslenmişti. Mitropoulos'un Genel Sekreterlik yaptığı ilk dönemde Türk Boğazları ile ilgili Rusya'nın verdiği dilekçeler yüzünden Türk Dışişleri Bakanlığı IMO'da çok çamur çiğnedi. Hatta Türk Boğazları'nın uluslararası bir kayyuma devredilmesi tartışmaları bile oldu. Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne atıfta bulunarak, İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndan geçiş yapan gemilerin bekletildiği kaydedilerek "Bu işi Türklerin yapamadığı" iddia edilerek, Kayyum tartışması IMO kulislerinde konuşuldu.
Sayın Lütfi Elvan;
Türkiye'nin IMO Uzman Temsilcisi yaklaşık 10 aydır atanmadı, atanamadı. Bu atamayı yapacak makam sizsiniz. Geçmiş dönem bu görevi üslenen Ahmet Gücel'in yeniden ataması Ağustos ayında yapıldıktan sonra atamayı anlaşılmaz bir şekilde durduran da sizsiniz.
Sayın Bakan Lütfi Elvan;
Denizcilik sektörüne soğuk bakabilirsiniz, Türk denizcilik sektörü sizi hayal kırıklığına uğratmış olabilir. Ancak IMO gibi dünya denizcilik sektöründe en önemli kararların alındığı bir kuruluşun boş bırakılması kabul edilebilecek bir olgu değildir.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan;
Bundan 8 sene önce Türk denizcilik sektörünün başından geçen bir olayı size anlatmamda fayda olacağını düşünüyorum. Merkezi Londra'da bulunan IMO Genel Merkez binasının restorasyon çalışması yapılmasından dolayı 28 Kasım-8 Aralık 2006 tarihleri arasında IMO Deniz Emniyeti Komitesi (Maritime Safety Committee-MSC) 82. Dönem toplantısı, Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı'nın ev sahipliğinde İstanbul Polat Renaissence Otelde yapılmıştı.
O toplantıdan bir ay önce IMO-MSC Başkanı Rus İgor Ponamarev'in hayatını kaybetmesi üzerine Güney Kıbrıslı IMO-MEPC Başkanlığı görevinde bulunan Andreas Chrysostomou IMO-MSC Başkanlığı'na aday olduğunu açıklamıştı. Yunanlı IMO Genel Sekreteri Eftihimios Mitropoulos, Güney Kıbrıslı Andreas Chrysostomou'nun adaylığına destek vermesi üzerine, Deniz Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Recep Canpolat, "Güney Kıbrıslı İstanbul'da MSC Başkanı seçiliyor" başlığıyla haber yaptı.
Bu olayın kamuoyuna duyurulması üzerine, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, talimat vererek IMO-MSC Başkanlık seçiminin İstanbul'da yapılmasını engelleyerek bir skandalı engelledi.
28 Kasım-8 Aralık 2006 tarihleri arasında İstanbul'da yapılan IMO Deniz Emniyeti Komitesi (IMO-MSC) Başkanlığı görevini geçici olarak Filipinli Neil Ferrer üslendi ve Türkiye'nin tanımadığı bir ülkenin temsilcisinin İstanbul'da başkan seçilmesinin önüne geçildi.
Sayın Lütfi Elvan;
IMO'da bir başka olay ise 2005 yılında gerçekleşti. Deniz Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Recep Canpolat, Uluslararası Denizcilik Örgütü Genel Kurulu için Akşam Gazetesi adına Londra bulunuyordu.
Irak'ın kuzeyinde yerleşik Kürt Bölgesi Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, Kürdistan'ın tanınması için Birleşmiş Milletlerin ihtisas örgütü IMO nezdinde girişimde bulundu. Bu olayı Londra'da haber alan Recep Canpolat, 05.12.2005 tarihinde Akşam Gazetesi'nde BARZANİ DENİZE AÇILIYOR başlığıyla manşete taşıdı. (Bakınız)
Bu haberin yayınlanması ve kamuoyunda ses getirmesi ile birlikte Türk Dışişleri Bakanlığı IMO nezdinde girişimde bulunarak, Kürdistan'ın IMO nezdinde tanınmasının önüne geçti.
Haberin Akşam Gazetesi'nde yayınlanmasından bir gün sonra Sabah Gazetesi'nden Mehmet Barlas, Recep Canpolat'ın Akşam Gazetesi'nde manşete taşıdığı haberi kaynak göstererek, "Deniz bize gelmezse biz denize gideriz" başlığıyla olaya başka bir boyut katmıştı. (Bakınız)
Hatta Recep Canpolat'ın haberi 4 yıl sonra yeniden gündeme gelmiş, Hürriyet Gazetesi'nden Cüneyt Ülsever " Barzani deniz filosu kuruyor mu?" başlığıyla IMO'nun ne kadar önemli bir kuruluş olduğunu ifade etmişti. (Bakınız)
Cüneyt Ülsever'in köşe yazısından bir kaç gün sonra CHP Kırklareli Milletvekili Ali Dibek, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cevaplaması amacıyla TBMM'ine bir soru önergesi vermişti. (Bakınız)
Sayın Bakan Lütfi Elvan;
IMO'da Türk tersaneleri ile ilgili bir başka gelişmeyi de gözlerinizin önüne sermeye çalışacağım. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'ne atadığınız Yaşar Duran Aytaş'ın Tersaneler Genel Müdürü olduğu dönemde, ismini şu anda vermeyeceğim bir Türk tersanesinde Hollandalı bir firmaya bir tanker inşa edildi. Türk tersanesinin inşa ettiği kimyasal tanker için Çin'den klaslı ve sertifikalı olarak aldığı bir üründe asbest olduğu, tankerin teslim edilmesinden sonra ortaya çıktı. Türk tersanesinde inşa edilen gemi, bir Avrupa ülkesinde bu asbestli ürün yüzünden tutuklanmasından sonra Hollanda makamlar, "Türk Tersanelerinde asbestli ürün kullanılıyor" diyerek, Türkiye'yi IMO Teknik Komite'ye şikayet etti.
Hollanda'nın verdiği dilekçe yüzünden Türk Tersaneleri "Ambargo" ile karşı karşıya kalmıştı. IMO Teknik Komite Başkanlığını İtalyan Gian Carlo Olimbo ve IMO Teknik Komite Direktörlüğünü ise Nijeryalı Monica M'Bnaefo yapıyordu. Konu ile ilgili gemiyi inşa eden Türk Tersane sahibi ve Türkiye'nin IMO Uzman Temsilcisi, Deniz Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Recep Canpolat'tan yardım istedi.
Uluslararası Altın Çıpa Denizcilik Ödülleri'nden dolayı Deniz Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Recep Canpolat'ın Gian Carlo Olimbo ile Monica M'Banefo ile olan dostluğundan dolayı Recep Canpolat'ın girişimiyle randevu alınarak Londra'da bir görüşme yapıldı. "Türk Tersanesinin bir suçu olmadığı, Çin'den ithal edilen sertifikalı bir ürünün kullanıldığı bu konuda Türk tarafının suçlanamayacağı" ifade edilerek Hollanda'nın verdiği dilekçenin IMO'da kabul edilmemesi istendi.
IMO Teknik Komite Başkanı Gian Carlo Olimbo ve IMO Teknik Komite Direktörü Monica M'Banefo, Hollanda'nın dilekçesini gündeme bile almayarak Türk tersanelerine istenen "Ambargo"nun önüne geçildi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan;
Yukarıda anlattığım olaylar çerçevesinde denizcilik sektörünün ne kadar önemli ve stratejik bir alan olduğunu net bir şekilde gözlerinizin önüne sermeye çalıştım. Özellikle Birleşmiş Milletler Denizcilik Örgütü IMO, dünya denizcilik sektörünün çatısı konumunda olan bir kuruluştur. Buranın boş bırakılması halinde, ülkemizin ulusal menfaatleri açısından Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde telafisi mümkün olmayan gelişmeler yaşanabilir.
Bu konuda gereğini yapacağınızı umut ediyor, saygılarımı sunuyorum...