İnsani ve İslami bakış açısı içerisinde, zulüm kime yapılırsa yapılsın, zulme uğrayan kişi veya kurum mazlumdur. İnancıma göre, zulme uğrayan mazluma kimliği sorulmaz, zalime karşı mazlumun yanında olmak insani ve İslami bir duruştur.
Fethullahçı yapıya yakınlığı ile bilinen Akın İpek'in Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yaptığı Koza İpek Holding'e, hukuk marifeti ile el konuldu. Kayyum atanmasına rağmen el konuldu ifadesini kullanmamın sebebi, atanan kayyumların görev çizgilerini aşarak, el konulma prosedürünü uygulamaları ve hukuksuz bir şekilde görev yapmaları, tabiri caizse GASP kimliğinin öne çıkmasına neden oldu.
Hiç bir hukuki alt yapısı olmayan bilirkişini raporuna dayanılarak, tartışmalı bir mahkeme kararı ile Koza İpek Holding'e kayyum atanması kabul edilecek bir olgu değildir. Siyasi iktidarın hukuku bir sopa gibi kullanarak muhalifleri sindirmek amacıyla, mülkiyet hakkını ve basın özgürlüğünü yok sayarak, Anayasa'yı askıya alması, bir darbedir ve bu suçu katmerli bir şekilde işlemesi ise zulümdür.
Koza İpek Holding'in 22 şirketine mahkeme marifeti ile kayyum atanması ve kayyumun, İpek Medya Grubu'na bağlı Kanaltürk ve Bugün Televizyonları'nın yayınını karatması Anayasal bir suçtur.
Anayasa'nın 30. maddesine göre ‘Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz.' Atanan kayyum, Anayasa'da belirtilen basın özgürlüğü ile alakalı bütün maddeler ihlal etti. Anayasa'yı askıya alan bu davranış demokratik ülkelerde bir darbe girişimidir. Ayrıca Anayasa ile koruma altına alınan 35. maddeye göre Mülkiyet Hakkı'nın yok sayılması, bu darbe girişimini bir kat daha ağırlaştırıyor.
ÖZGÜR ELEŞTİRİ, FETHULLAHÇI - TAYYİPÇİ DİYE YAFTALANIYOR
Toptancı anlayışın üst perdeden ifade edildiği günümüzde, siyasi iktidarın hukuku yok sayan eylemlerinin yayın organlarında eleştirilmesi, engellenmeye çalışılırken, özgür gazeteciler; siyasi iktidarın yanaşmaları tarafından cezaevine atılmakla tehdit ediliyor. Birde kendine gazeteci diyen "Saray Soytarılarının" televizyon ekranlarında ve gazete köşelerinde, kalem sahiplerine karşı "Nobranlıkları", insanı çileden çıkarıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan veya AKP İktidarını eleştirdiğin zaman, "Fethullahçı ve Paralelci" yaftasını yerken, Fethullahçı yapıyı eleştirdiğin zaman ise, "İktidarın Borazanı" olmakla suçlanılıyor.
Bu ülkede sadece, "Fethullahçılar ve Tayyipçilerin" yaşadığını zanneden beyin özürlülere, bu vatan toprağında, tebasız yaşayan insanlarında olduğunu, birilerinin hatırlatması gerekiyor. "Toptancı Anlayış" ile teba mahkumu şahısların bir anlamda "Kirli ve Hukuksuzluklarını" kapatmak için bir savunma aracı olarak kullanılırken, özgür eleştiri yapmaya çalışanlara karşı, kabul edilmez bir şekilde "Sindirme" mekanizmasını çalıştırmış oluyor.
Bundan tam 5 yıl önce, bugünü resmettiğim ve Hanefi Avcı'ya kurulan kumpası irdelediğim "Fethullah Gülen'e Dokunan Yanıyor" başlıklı yazımdan dolayı, AKP ve Cemaat tarafından "Hocaefendi'ye Saygısızlık" olarak nitelendirilerek, bana üstü kapalı olarak "Silivri Yolu Görünüyor" tehdidi yapılmıştı.
Bugün ise siyasi iktidarın 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturmaları'nın intikamının almak için Cemaate yakın işadamlarına "Hukuku Sopa" gibi kullanarak mal varlıklarına kayyum atamasını ve İpek Medya Grubu'na ait Bugün ve Kanaltürk Televizyonlarının karartılmasını, bir gazeteci olarak eleştirdiğimiz zaman, 5 yıl önceki aldığımız tehdidin daha ağırını yaşamaya başladık. Hatta bizi "Fethullahçı Terör Örgütüne" destek vermekle suçlamaları, YUH dedirtecek boyuta kadar ulaştı.
CEMAAT-ERDOĞAN-AKP KAVGASI, ÜLKEYE ZARAR VERİYOR
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından akamete uğratılan 17-25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturmalarının ardından, ülkemizde ciddi bir kriz yaşanıyor.
Bu süreçte, demokrasi ayaklar altına alınırken, siyasi iktidar tarafından sopa gibi kullanılan proje mahkemeler, İstiklal Mahkemelerine rahmet okutacak noktaya geldi.
Cemaat-Erdoğan-AKP Kavgası, ülkemin demokratik, hukuk ve sosyal devletine zarar veriyor. Bir çok kurum, siyasi iktidarın desteği ile Anayasal suç işliyor. Anayasa bir anlamda askıya alınırken, askerin yerine polisin yer aldığı, darbeyi çağrıştıran görüntüler, toplumu ürkütüyor.
Bu karanlık görüntülerin, seçimi kim kazanırsa kazansın, 2 Kasım sabahı yok olması ümidiyle;
Sevgi ile kalın...