Mazlumun rengi olmaz. Dili, dini, görüşü tartışılmaz. İnsan olmanın en büyük özelliği, görüşüne, mezhebine, bakmadan mazlumun yanında olmasıdır.
Gülen cemaatinin desteklediği Ergenekon operasyonunda, Ak Parti Hükümetinin polis ve adliye marifeti ile zalimlikler yaptığını, masum insanların haklarının yendiğini bu köşeden dile getirmiş, yapılan operasyonların birçoğunun altını boş olduğunu yazmıştım. Hatta Hanefi Avcı’ya yapılan kumpasın hukuksuz olduğunu kaleme alarak, hukukun bir gün Gülen Cemaatine ve Ak Parti hükümetine lazım olacağını kaydetmiştim.
Fethullah Gülen Cemaatinin siyaseti dizayn etmek için Ak Parti Hükümeti desteği ve medyası marifeti ile cadı avına çıktığını bu köşeden ve haber sitelerimizden net bir şekilde kamuoyuna yansıtmıştık.
Ak Parti-Gülen Cemaati arasında kavga çıktığı zaman Başbakan Erdoğan’ın algı oluşturmaya çalışacağını ifade etmiş ve “Fethullah Gülen’den terörist çıkar mı?” diye yazarak, Erdoğan’ın kin ile hareket edeceğini öngörmüştüm.
Ak Parti Hükümeti tarafından akamete uğratılan 17 Aralık ve 25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nun da görevli polis şeflerinin bugün kelepçelenerek gözaltına alınması, aynı senaryoyu yeniden izlememize neden olduğu, gün gibi aşikâr.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hesap görme ve intikam hırsıyla düğmeye bastı. Yeni kurulan mahkemeler marifeti ile 17 Aralık ve 25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nu yapan polis şefleri gözaltına alınmaya başlandı. Paralel yapının uzantısı iddiasıyla polis şefleri, kelepçelenerek Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
Gözaltına alınan polisler, Başbakan Erdoğan’ın gözünde dün kahramanken, bugün vatan haini makamına indirildi. Başbakan Erdoğan’ın yanında olanlar cici olurken, azıcık yan gözle bakanlar anında tu-kaka olmaya aday durumda.
Dün cemaat medyasının desteklediği darbe operasyonlarında gözaltına alınan askerlerin ailelerinin yaşadığı zulüm, bugün polis ailelerinin yaşadığı zulümden hiç bir farkı yok.
Bu olaylar karşısında hoşuma giden bir slogan, bugünü net bir şekilde özetliyor.
“Susma, sustukça sıra sana gelecek”
HUKUK OLMAZSA, HAYAT ZİNDAN OLUR!
Hukuku katleden Ak Parti Hükümeti, kendi kurduğu mahkemeler ile toplumu dizayn etmeye çalışıyor. Siyasi iktidar, bugün kelepçe takarak gözaltına aldırdığı polis şeflerinin 17 Aralık ve 25 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonu ile Hükümete darbe yapmakla suçlaması, iktidarın algı yönetiminin dışına çıkmadığını gösteriyor.
Ak Parti Hükümeti’ne darbe yapmakla suçlanan polis şefleri hakkında ortaya atılan iddialara göre, Tevhit – Selam Örgütü paravanı kullanılarak, Başbakan ve Hükümet mensuplarının dinlendiği ve casusluk yaptıkları kaydedildi. Yargıtay tarafından onanan Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerini gerçekleştiren Tevhit – Selam Örgütü, İstanbul Cumhuriyet Savcılığının iddianamesinde, zanlı polislerin uydurduğu sanal örgüt olarak kayıtlara geçirildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemleri ve bu söylemleri iddianameye dönüştüren İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, Paralel Yapının Emniyetteki uzantıları olduğu iddia edilen Polis şeflerinin yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile AK Parti Hükümeti’ne DARBE yapmaya çalıştıkları belirtiliyor.
Savcıların bu iddiaları, yeni kurulan mahkemeler tarafından kabul gördüğü zaman, polis şeflerine yeni bir Silivri yolunun görüldüğünü söylememiz müneccimlik olmasa gerek.
Başbakan Erdoğan’ın söylemlerini bir anlık doğru kabul edersek, insanın aklına “BU 4 BAKAN NEDEN GÖREVDEN ALINDI? ÇAĞLAYAN, GÜLER, BAYRAKTAR VE BAĞIŞ’IN NE SUÇU VARDI?” sorusunu kendimize sormamız gerekiyor.
Sorduğumuz soruya bir başka pencereden bakarsak, Başbakan Erdoğan’ın “HAYIRSEVER İŞADAMI OLARAK BİLİYORUZ” dediği, Reza Zarrab’dan acil olarak özür dilenmesi, finans sektörüne, ayakkabı kutusu mucidi olarak geçen Süleyman Aslan’ın ise Halk Bankası Genel Müdürlüğü’ne yeniden atanması, demokrasi ve milli irade adına önem arz ettiğini düşünebiliriz!
& & &
Hukukun, bir gün herkese lazım olacağını unutmamak gerekir. Hukukun olmadığı yerde, yaşam standardı, insana hayatı zindan eder.
Mars’tan hukuk, fezadan hukukçu getiremeyeceğimize göre, bugünün hâkim güçlerinin insafıyla, hayatımızı yaşamaya devam edeceğiz. İnancımızın gereği, dini, dili, ırkı, inancı ne olursa olsun, zalimin karşısında mazlumun yanında olmaya devam edeceğiz. Ancak bugünün hâkim güçlerinin de, yaptıkları hukuksuzluklar yüzünden, bir gün adaletin karşısına çıkacağını unutmaması gerektiğini, kendilerine salık veriyoruz.