Allah (c.c) kimseyi bugünkü iktidar yanlısı medyanın durumuna düşürmesin. Ak Parti’nin 3-Y (Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar) diye nitelediği argümana, iktidar yanlısı medya, bir Y (Yalakalık) daha ekleyerek ufkunu genişletmeye başladı.
Dün Ergenekoncu, terörist yaftasını vurdukları Hanefi Avcı’ya muhtaç hale gelen ve “Haliçte Yaşayan Simonlar – Dün Devlet Bugün Cemaat” kitabına sarılan iktidar yanlısı kalemler, gazetelerinde 9 sütuna “Hanefi Avcı Kahraman– Tarih Hanefi Avcı’yı haklı çıkardı” manşetleri atarak günah çıkarması, en hafif tabirle omurgasızlığın boyutunu göz önüne seriyor.
Ak Parti yanlısı kalemler; dün hiçbir ahlak ve haysiyet sınırı tanımadan terörist ilan ettikleri İlker Başbuğ, Tuncay Özkan ve Hanefi Avcı gibi isimleri, bugün “niçin cezaevinde yattıklarını anlayamadıklarını” haykırmaya başlamaları, kişiliksizliğin bir abidesi olarak önümüzde duruyor.
Devlet içinde paralel bir yapı varsa, bunu ortaya çıkarmak iktidarın görevi olmasına rağmen, iktidar yanlısı gazetelerin Fethullah Gülen ve cemaati hakkında, belaltı vuruşlara yönelmeleri, komediden öte gitmiyor.
17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nu ABD Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone yamamaya çalışan omurgasız medya, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yediği fırça ile geri adım atması ile birlikte “Operasyon Mayıs Ayında Paris’te organize edildi” diyerek, rotasını Avrupa’ya çevirmişti.
Avrupa jargonu da elinde patlayan haysiyet cellâdı embed medya, bu kez SAĞLAM İRADE afişleri ile gündeme gelen Sivil Dayanışma Platformu sözcüsü Ayhan Oğan’ın, dezenformasyon kokan “Siyaset ayarlı operasyonu arkasında Dubai var” ifadesine can simidi gibi sarılması, işkembeyi Kübra’ya zirve yaptırdı.
MUKTEDİR İLE ZALİM ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİ
Eğer cemaat, yargıda ve emniyet teşkilatında bu işleri yapıyor ve iddia edildiği gibi Yargıçlar ve Polis Şeflerinin Pensilvanya’dan emir aldığı biliniyorsa, belgeleri ortaya koyarak hukuk çerçevesinde kafalarını koparmak, iktidarın görevidir. Belgeleri ortaya koyun ki, bizde sizi ayakta alkışlayalım. Yoksa yapılanlar, zulüm ve zalimlikten öte gitmez.
Devletin gücünü kullanarak, cemaatin adamları diye, 2 bin 500 polis görevden alınıyor, cemaatin bankası diye, Bank Asya batırılmaya çalışılıyor, cemaatin okulları, cemaatin şirketleri diyerek, intikam hırsıyla cadı avına çıkılıyorsa, Fethullah Gülen Cemaati mazlum hale gelir. Fethullah Gülen cemaatine mesafeli duran biri olarak, mazlumun yanında saf tutmak inancımızın gereğidir. Çünkü adil olmak ve mazlumun yanında durmak, Kuran’ın emridir.
Ak Parti yanlısı medya ve Ak Parti hükümeti, paralel yapı ve dış güçler söylemini deliller ile ortaya koyamazsa, her iki kesimle alakası olmayan tarafsız insanları ikna etmesi zor görünüyor. Ak Parti Hükümeti, muktedir ile zalim arasında farkın ince bir çizgiden oluştuğunu bilmesi gerekir. Muktedir olayım derken, zalim olması içten bile değildir. Bu ise adil yönetim anlayışı ile ölçülür.
HALKINA KOMPLO KURAN DEVLET
Bu ülkenin İçişleri Bakanı, Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’na kılıf bulmak için “Operasyon öncesi dolar aldılar. Operasyon öncesi dolarları kimler aldı. Şüpheden değil elimde belgeler var” diyerek Cemaatin bankası olarak lanse edilen Bank Asya’yı hedefe oturtması, Ak Parti hükümetinin gözünü, nasıl karattığını en büyük göstergesi oldu. İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın bu sözleri 24 saat içinde Merkez Bankası tarafından yalanlanmasına rağmen iktidar yanlısı medya “Bank Asya 2 milyar dolar kar elde etti” manşetleri atmaktan geri kalmadı. Ekonomistlerin “Bir bankanın 2 milyar dolar kar elde edebilmesi için 30 milyar dolar döviz alması gerekir” söylemlerine rağmen, 10 Milyar Dolar sermayesi olan Bank Asya’yı, Cemaatin Bankası fişlemesi ile ülkenin milli servetini batırmaya çalışmaları, düşülen bataklığın ne kadar derin olduğunu gösterdi.
Ak Parti Hükümeti, cemaatin finans kaynaklarına darbe vurmak için yapılan karşı operasyonun elinde patlaması üzerine, başta THY olmak üzere devletin kurumlarının 900 milyon TL’ye varan paralarının bir gecede Bank Asya’dan çekilerek, bankanın likidite sorunu oluşturulması hedefledi. Likidite sorunu yaşayan Bank Asya’nın BDDK tarafından el konulması düşünülürken, cemaate gönül veren işadamlarının, Bank Asya’ya 24 saat içinde 1 milyar TL'ye yakın para yatırması, Hükümetin intikam hırsı ile yaptığı bir oyununun daha bozulmasına neden oldu.
Ak Parti Hükümeti, 11 yıllık iktidarı döneminde, her yerde ve her zeminde dile getirdiği, “Halkına tuzak kuran devlet, devlet değildir” halkçılığını, son icraatı ile inkâr noktasına getirdi. Türk müteşebbisine “Cemaatin Parası” diyerek fişlemesi ve onu batırmaya çalışması, akıl tutulmasının geldiği noktayı önümüze seriyor.
& & &
Bu ülkede; hukuk, demokrasi ve müteşebbis özgürlüğü, ekmek-su kadar önemlidir. Her şeyden daha önemlisi de, Allah (c.c), zalimi ve zalimin var olmak için yaptığı zulmü sevmez.
Sevgiyle kalın…