Gazeteci dediğin mesleğini yapmalı. Objektif olmalı. Kamuoyunu bilgilendirmeli. Haddini ve çizgisini kesinlikle aşmamalı. Hâşâ! devleti yönetmeye kesinlikle kalkmamalı.
Duydum ki bizim Jurnalci Başı Recep Efendi, devleti yönetmeye kalkmış. Yazdığı köşe yazılarında Devlet-i Aliyye’nin işleyişine müdahale etmeye çalışmış.
"Vay hadsiz vay" demekten kendimi alamıyorum.
Araştırmacı - Gazeteci kimliğimi kullanarak, Recep Efendi’nin suç teşkil edecek icraatlarına ulaşmaya çalıştım.
Olay şöyle gelişmiş;
“Bir gün Seyrü Sefer Nazırının en kıymetli bürokratı olan Çakma Barbaros, Recep Efendi’yi ziyaret ediyor. Kendisine, Deryayı Umumiye Şefi Suvat Efendi hakkında bilgi ve belgeleri olduğunu ifade ediyor. Suvat Efendi’nin yaptığı işlerden dolayı Seyrü Sefer Nazırı’nın zarar gördüğünü kaydediyor. Ayrıca kardeşi üzerine kurduğu Kâr Hane’nin Ereğli Bölgesinde Acentelik hizmeti verdiğini ve bu hizmetten dolayı, Seferden Sorumlu Umumiye Müdürü Poyraz Paşa’yı tehdit ettiğini söylüyor. Ayrıca bu diyalogun bir çekme kasette yer aldığını Recep Efendi’ye anlatıyor.
Bu olay üzerine Recep Efendi Çakma Barbaros’a dönerek “Bunları bana niye anlatıyorsun. Sen, Nazır beyin en kıymetli bürokratısın. Seyrü Sefer Nazırı’na bildir. Nazır Efendi’de gereğini yapsın” diye telkinde bulunuyor.
Çakma Barbaros; Recep Efendi’den aldığı bu olumsuz söz üzerine, olayın detayları üzerinde kafa yorarak, yeni bir strateji belirlemeye çalışıyor.
Günler, aylar birbirini kovalıyor. Bir gün Çakma Barbaros, belirlediği yeni strateji ile Deryayı Umumiye Şefi Suvat Efendi’nin huzuruna çıkıyor. VE “Haşmetli Deryayı Umumiye Şefim. Bu jurnalci başı Recep Efendi, Kardeşinize ait Kâr Hane hakkında bir çekme kaset ele geçirmiş. Sizin sesinizin olduğu bu çekme kasette Ereğli Havalisinde acentelik hizmetlerini, Devlet-i Aliyye’nin imkânları kullanarak yaptığınız iddia ediliyor. Bu gazeteci hakkında gerekli önlemleri almak gerekir” diyerek Haşmetli Suvat Efendi’nin huzurundan ayrılıyor.
Deryayı Umumiye Şefi Suvat Efendi, Çakma Barbaros’un anlattıkları konu üzerine, Seferden Sorumlu Umumiye Müdürü Poyraz Paşa'yı huzuruna çağırarak olay hakkında bilgi almaya çalışıyor. Poyraz Paşa, olaylardan bilgisi olmadığını beyan ederek huzurdan ayrılıyor. Bu olaylar zinciri böyle gelişirken, Çakma Barbaros’un manevraları Recep Efendi’nin kulağına çalınıyor.
Bu olayları duyan Jurnalci Başı Recep Efendi, Deryayı Umumiye Şefi Suvat Efendi’ye olayların nasıl geliştiğini, anlatıyor. Hatta Nazırı'ın huzuruna çıkarak, Çakma Barbaros ile yüzleşmeyi bile teklif ediyor. Suvat Efendi ise “Sayın Jurnalci Başı Recep Efendi, Bu Çakma Barbaros’un ne amaç güttüğünü biliyorum. Amacı Saray Ahalisine yakın olmaktır. Saray Kadrosuna dâhil olarak, burada tek adam olmak istiyor. Ben Çakma Barbaros’a dikkat ediyorum. Sende dikkatli olmanda fayda var. Eğer ben bu olaya inansaydım, seni Nazır Beyin huzuruna çağırırdım. Çakma Barbaros’un söylediklerini hiç birini ciddiye almıyorum” diyor.
SEYR-Ü SEFER NAZIRI ÇOK KIZIYOR
Çakma Barbaros’un kaypaklıkları, Recep Efendi’nin kaleminden, çarşaf çarşaf tebaaya ifşa ediliyor.
Bu olayların detayından haberi olmayan Seyrü Sefer Nazırı, Recep Efendi’nin yazdığı yazılara kızarak, birazda bozularak; “Recep Efendi’nin aldığı ulufeler tez elden kesile, yaptığı yayınlar her türlü ikramdan muaf tutula” diye talimat veriyor.
Deryayı Umumiye Şefi Suvat Efendi’nin Çakma Barbaros’un kaypaklıklarını, Seyr-ü Sefer Nazırı’na anlatmayarak, aklı sıra “kurnazlığını”, bu güne kadar süre getiriyor.
Diğer taraftan, Seyr-ü Sefer Nazırı, yayınlanan yazıları “Devlet-i Aliyye’nin İşleyişine Müdahale Etme” olarak algılıyor ve Recep Efendi’yi Günah Keçisi ilan ediyor.”
& & &
Hikaye bu... Anlayan, anlamayana anlatsın...