• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 19 °C
  • Antalya 15 °C
  • Muğla 16 °C
  • Çanakkale 20 °C

Tarihe tanık olun...

ERTUĞ YAŞAR

Hala gitmediyseniz mutlaka gidin

Hem de çoluğunuzu çocuğunuzu alarak gidin. GEZİ Parkını ve Taksim’i bugünlerde mutlaka görün.

Tarihe tanıklık edin.

Cinin şişeden çıktığı günlere tanıklık edin.

Türkiye’nin (şu anda kötü mü olacak iyi mi olacak daha bilemediğimiz) dönüm noktasını içinize çekerek yaşayın. Çünkü bizce artık Türkiye, 28 Mayıstan sonra bir daha hiç 28 Mayıs 2013 gibi olmayacaktır. Belki daha da iyi olacaktır; belki de daha da kötü; ama mutlaka değişik ve farklı olacaktır.

***

Yok, bu bir ekonomi yazısıdır gerçekten. Çünkü Gezi Parkı olaylarının Türkiye ekonomisine olası etkilerini tartışacağız. Ama bu tartışmayı yapmadan önce yaşanan olayın ne olduğunu anlamak gerekmez mi ?

Gerçi geçen hafta Perşembe gününden bu yana Gezi Parkı direnişi çerçevesinde Türkiye’de gelişen olaylarda tam olarak ne olduğunu anlayan bir kişinin olduğuna da inanmıyorum ya…

Mutlaka toplumsal ve sosyal bir “patlama” yaşıyoruz.

Düzensiz,

lideri ve önderi olmayan,

katılımcılarının tek bir tanım içinde sınıflandırılamadığı,

belki de tek ortak yanlarının, bu iktidarın (ama özellikle de Tayyip beyin kendisinin) yaşam tarzlarına şu ya da bu biçimde müdahale etmeye çalışmasından rahatsızlık duymak olduğu

bir topluluktan söz ediyoruz.

Tek başına,

Ulusalcı değiller,

Milliyetçi değiller,

Komünist değiller,

Yeşillerden değiller,

Kökten dincilerden değiller,

Liberal değiller,

Çünkü belirgin bir politik söylemleri ya da doktrinleri yok. Bunları hepsinden azar azar bir bileşimler. Asıl onları birleştiren yapışkan / zamk ise, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının (onlara göre) artık otoriter / baskıcı tutumu ve hayatlarında ne yapacaklarına karar vermek istemesi.

***

Belki haksız da değiller.

Çünkü Gezi Parkı olaylarından sonra geriye dönüp bakınca, Tayyip beyin şahsen kendisinin ve Partisinin karar vermek istediği o kadar çok konu olduğunu görüyoruz ki / söylüyorlar ki:

Gezi Parkına ne yapılacağına;

Üçüncü Köprünün nerede yapılacağına; ne kadar zamanda bitirileceğine;

Kadınların ne renk ruj süreceğine;

Galatasaray’ın geçen yıl Fenerbahçe stadında kazandığı kupayı nerede alacağına;

Ailelerin kaç çocuk yapacağına;

Gazetelerin ve yazarlarının ne yazacağına;

İlköğretimin kaç yıl (4+4) olacağına;

Nerede ve ne kadar içki içilebileceğine;

Ulusal futbol takımı antrenörüne;

Televizyonlardaki dizilerde ecdadımızın nasıl olması gerektiğine;

Sigara içilemeyeceğine;

İstanbul’un siluetini kimin bozduğuna;

Memurun ne kadar zam alacağına;

Çapulcunun kim olduğuna,

Şimdi, geçen hafta kendini bilmez birkaç kamu görevlisinin talimatı ile masum bir gösteriye aşırı güç uygulayan kolluk görevlileri sayesinde, içe atılan bütün bu “yasaklar” ve “şekillendirmelere” tepki dışarı çıkıyor.

***

Genelde felsefeden pek anlamayan ve pratik / realist olan Amerikalıların bir sözü vardır: “So what ?” derler. “Tamam da şimdi ne olacak; ne yapacağız  ?” anlamına…

Biz de soruyoruz: Tamam da, şimdi ne olacak ?

Politikada ve toplumsal hayatta ne olacağını bilemeyiz. Ama “bir şeyler” mutlaka olacak. Dedik ya, Türkiye daha farklı olacak. Bu fark mutlaka ekonomiye de yansıyacak.

İlk başlarda mutlaka ekonomide az da olsa olumsuz etkiler görülecektir. Zaten şu anda da görülmeye başladı. Borsa düşüyor; perakende piyasasında ciddi bir alışveriş azalması var.

Ama bu satırların yazarı, bir ekonominin gidişini kesinlikle Borsanın kısa dönemli hareketlerine bağlayan bir ekonomist değildir. Ya da “aman Borsaya bir şey olmasın” diye yaşanması gereken sosyal, toplumsal ve politik olayların geçiştirilmesine hiç taraf değildir.

Evet, ekonomi politikadan ve toplumsal olaylardan / değişimlerden çok etkilenir. Ama ekonomi etkilenecekdiye toplumsal olayların ve politik gelişmelerin kısıtlanması beklenmemelidir. Toplumsal gelişme uğruna ödenecek bir bedel varsa, o bedel mutlaka ödenmelidir. Hiçbir zaman ertelenmemelidir.

***

Bizim dileğimiz ve gönlümüzden geçen, Gezi Parkı olayları sayesinde Türkiye’nin daha demokratik bir ülke olmasıdır.

Aynı 1990’larda ve 2000’li yılların başında Avrupa Birliği’ne tam üyeliğin Türkiye için bir demokrasi ve ekonomi çıpası olarak görülmesi gibi, Gezi Parkı olayları da ülkemizin daha demokratik olmasını sağlayabilir.

Her ne kadar Dışişleri Bakanımız Amerikalı meslektaşına “Türkiye İkinci Sınıf bir demokrasi değildir” diye çıkışsa da, Türkiye’de hala “hukukun üstünlüğü” ilkesi tam yerine oturmamıştır. Her an her şey, etkin gücün yönlendirmesine göre değişebilmektedir.

Örnek arayanlar:

  1. TURKCELL konusunda Türk hukukunun hala bir çözüm bulamamış olmasına;
  2. Ya da İmar izni ve diğer bütün izinleri tamam olan; bu izinlere göre inşa edilen; daireleri satılan; iki yıldır da içinde yaşam olan 16/9 Projesinde, Başbakan istedi diye büyün izinlerin bir haftada iptal edilmesine,

Bakabilirler

(Yanlış anlaşılmasın; 16/9 Projesinin savunucusu falan değiliz. Ama hukuksuzluğun ya da hukukun nasıl değişebildiğinin örneğini vermek için yazdık).

***

Eğer bizim umduğumuz gibi Gezi Olayları,

  • Türkiye’de demokrasinin daha güçlenmesini,
  • Hukukun üstünlüğünün kurulmasını;
  • %50 oy ile bile olsa iktidara gelen çoğunluğun en küçük azınlığın bile haklarını korumasını; …

sağlarsa,

İşte o zaman gerçekten TÜRKİYE çok büyük bir uluslararası güven ve istikrar kazanır; böylece de ekonomimiz patlar gider.

Ertuğ Yaşar;

Tuzla, İstanbul; 6.06.2013

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
berkay yalçın
06 Haziran 2013 Perşembe 22:21
yazarımızın şahsi görüşü olmuş.
sayın yazarım bu yazdıklarınız sizin şahsi görüşünüzü yansıtmaktadır başlığında belirtilen ekonomiye etkisiyle alakalı hiç bir şey yazılmamıştır.lütfen deniz haber sitesi olarak davranınız.
78.186.51.61
Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim