Geçen hafta sonu bir düğün merasiminde sektörün en köklü ailelerinden birine mensup bir isimle sohbet ediyordum. Sektördeki son gelişmelere konuşurken, merhum Ziya Kalkavan'ın kişiliği ile ilgili bir tespitte bulundu.
Türk denizcilik sektöründe "ağabeylik" misyonunun çok önemli olduğunu ifade eden bu isim, Ziya Kalkavan'ın çok "vicdanlı" bir şahıs olduğunu ve sektörü zamk gibi yapıştırdığını kaydetti. Ziya Kalkavan'ın 1992 yılında hayatını kaybetmesiyle birlikte bu misyonu Merhum Şadan Kalkavan üslendiğini belirten adı bende saklı şahıs, "Şadan Ağabeyin" aramızdan ayrılmasıyla birlikte, bu misyonu üslenecek bir ismin kalmadığını söyledi.
CADI KAZANI KAYNAMAYA BAŞLADI
Şadan ağabeyin hayatını kaybetmesi ile birlikte, Türk denizcilik sektöründe bulunan aileler arasındaki sorunların, çatırdamaya ve sumen altına atılan kavgaların gün yüzüne çıkmaya başladığını gözlemliyoruz.
Kumcular Kooperatifi Genel Kurulu ile birlikte, "Cadı Kazanı"na dönmeye başlayan Türk denizcilik sektörünü yorumlayarak, "menfaat birlikteliğinin çatırdamaya başladığını" yüksek perdeden ifade etmenin zamanının geldiğini düşünüyorum.
Geçen hafta sonu S.S. İstanbul Anadolu Yakası Kumcular Üretim ve Pazarlama Kooperatifinin Seçimli Genel Kurulu yapıldı. Yaşar Naiboğlu ve Halim Mete'nin aday olduğu yüksek tansiyonlu geçen genel kurulda, Yaşar Naiboğlu 89 üyeli Kumcular Kooperatifi seçimlerinde 49 oy alarak Başkanlığa seçildi. TOBB Başkan Vekilliği kartı ve "Ağabeylik" vasfı olan, Halim Mete ise 40 oy alarak, totalde yüzde 20'i aşkın bir farkla seçimi kaybetti.
Burada irdelememiz gereken konu; Türk Denizcilik sektöründe hatırı sayılır bir ağırlığı olan Halim Mete, Kumcular Kooperatifi'ne neden aday oldu? Halim Mete'yi zorlayarak bu "Cadı Kazanı"nın içine kim veya kimler soktu? Halim Mete'nin "Ağabeylik Misyonunu" bir koltuk yüzünden kimler taca düşürdü? Bu soruları çoğaltabilir ve yukarıda ifade ettiğim "çatırdamanın" fotoğrafını çekebiliriz.
S.S. İstanbul Anadolu Yakası Kumcular Üretim ve Pazarlama Kooperatifi'nin çiçeği burnunda Başkanı Yaşar Naiboğlu'nun genel kurulda, Halim Mete'ye karşı yaptığı suçlamalar ve söylemleri mercek altına aldığımız zaman, Türk denizcilik sektörünün bir bilinmeze doğru yürüdüğünü net bir şekilde görebiliriz.
Burada en büyük yanlışlık, bir yılı aşkın süredir S.S. İstanbul Anadolu Yakası Kumcular Üretim ve Pazarlama Kooperatifi Başkanlığı'na aday olan ve bu konuda yoğun bir emek harcayan Yaşar Naiboğlu'nun karşısına, Halim Mete'nin belli kesimlerin dolduruşuna gelerek iki ay içinde aday yapılması, stratejik hata ve öngörü eksikliği olduğunu ortaya çıkardı.
Kumcular Kooperatifi Genel Kurulu, bir anlamda "Ağabeylik-Kardeşlik" misyonunun bitmeye başladığının, en büyük kanıtı olarak tarihe not düşecektir. Bununla beraber Kumcular Kooperatifi Genel Kurulu ile birlikte taşların yerinden oynadığının bir kanıtı olarak "Domino Etkisini de" peşinden getireceğini ifade etmek, müneccimlik olmasa gerek!
KALKAVAN-KAPTANOĞLU KAVGASI
Merhum Şadan Kalkavan'ı aramızdan ayrılması ile birlikte, yüksek sesle ifade edilmeyen ancak için için kaynayan Kalkavan-Kaptanoğlu kavgası, net bir şekilde ortaya çıkmaya başladı.
LPD ihalesinin tetiklediği "hısımların kör düğüşü", TÜDEV'in Genel Kurulu, DATİ'nin Yönetim Kurulu ve Cengiz Kaptanoğlu'nun stratejik dedikoduları, Kalkavan-Kaptanoğlu kavgasının derinleşeceğinin bir göstergesi oldu.
Metin Kalkavan'ın Türk Deniz Eğitim Vakfı Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada "Kimse Kırılmayacak, Gücenmeyecek" diyerek TÜDEV Başkanlığı'nı Sualp Ürkmez'e bırakması ve Şadan Kaptanoğlu'nu Yönetim Kurulu listesine bile almaması, Kaptanoğlu Cephesi tarafından bir operasyon olarak yorumlandığı gün gibi aşikar.
Diğer taraftan Merhum Şadan Kalkavan'ın hayatını kaybetmesiyle boşalan DATİ Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı'na, Gündüz Kaptanoğlu'nun "Seçimli Genel Kurul" istemesi ve ortakların bu isteği reddetmesi sonucu, Başkan Vekili Fuat Miras'ın DATİ Holding Yönetim Kurulu Başkanı olması, Kaptanoğlu Cephesinin ikinci golü, kalesinde görmesine neden oldu.
DATİ Holding operasyonunda Deval ve Aksoy Ailelerinin, Kaptanoğlu Ailesi ile birlikte hareket etmesine rağmen Gündüz Kaptanoğlu'nun DATİ Holding'e Başkan olamaması, Kıran faktörünü öne çıkarırken, "Aileler Arasında Güç Dengelerinin" değişmeye ve aradaki sorunun büyümesine yol açacağı, kaçınılmaz bir olgu olarak önümüze çıkacak gibi görünüyor.
TÜDEV ve DATİ'de taca düşen Kaptanoğlu ailesi, bu iki operasyonunun sorumlusu olarak Metin Kalkavan görmesi, "Kalkavan-Kaptanoğlu Kavgasının" çok su kaldıracağını işareti olarak yorumlanabilir.
KAPTANOĞLU AYNAYA BAKMALI!
Türk denizcilik sektörünün önde gelen aileleri ile "menfaat işbirliğinde" çatışarak yalnız kalan Kaptanoğlu ailesinin kendisini çek etmesinde fayda var. İnsanların yüzüne gülerken, arkadan "oyun içinde, oyun üretme" kabiliyeti olan Cengiz Kaptanoğlu'nun, itibar endeksinde taban yaptığını söylememiz yanlış olmasa gerek.
Kaptanoğlu Ailesinin yüzü olan Cengiz Kaptanoğlu'nun, DATİ Holding Yönetim Kurulu'na, Başkan seçilen Fuat Miras ile ilgili "Bu Yönetim Listesi Hiç Yakışıyor Mu?" diyerek "Dedikodu Kazanına Odun Taşıması" fitne ayaklarının koşmasına neden oldu.
Türk Denizcilik sektörünün kendi çevresinde döndüğünü zanneden Cengiz Kaptanoğlu'nun, İMEAK Deniz Ticaret Odası'nın son meclis toplantısında "Azem Naiboğlu'nun Raconuna Boyun Eğmesi", "Ben Merkeziyetçiliğinin" çöktüğünün en büyük kanıtı olarak önümüze çıktı.
Türk denizcilik sektörü, merhum Şadan Kalkavan'ın hayatını kaybetmesiyle birlikte "Müthiş Birlikteliğini" kaybetme noktasına geldi.
Bu olaylara şahit olduktan sonra, merhum Şadan Kalkavan'ı bir kez daha rahmetle anıyorum!
Mekanın cennet olsun ağabey! AMİN...