Haziran 2015 tarihinde yayınlanan bir yazımı sizinle paylaşmak istedim. Bu yazıyı paylaşmamdaki neden konunun ABD Kongresinde tekrar gündeme getirilmesi ve hala güncelliğini korumasındandır. Konu son günlerde değişik ortamlarda değişik başlıklar altında gündeme gelmiş durumda. Jones Act diye bilinen ABD Kabotaj kanununda uzun yıllardan bu yana yönetmelik ile yürürlükte olan bir istisna bulunmakta. İlgili yönetmelik tahtında yürürlükte olan bu istisna çerçevesinde ABD Bayraklı olmayan bazı gemilere ABD sahilleri ile offshore Kulelere malzeme taşıma hakki verilmekte. Bu istisnanın da kontrol ve uygulanması Gümrük ve Hudutları Koruma Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilmiş durumda (Customs and Borders Protection – CBP)
Gümrük ve Hudutları Koruma Genel Müdürlüğü son 8 yıldır defalarca bu istisnanın yürürlükten kaldırılması için teşebbüslerde bulunmuş ancak bu teşebbüsler başarı ile sonuçlanmamıştı. Nitekim geçtiğimiz hafta içerisinde tekrar böyle bir girişimde bulunulmuş ancak başarılı olunamamıştır.
Bu konu ile ilgili, anılardan uzun sure silinemeyecek bir olaya değinmek istiyorum. Yıl 2011. Furie Operating şirketi Alaska’nın güneyinde Cook Körfezi'nde doğal gaz için sondaj çalışmaları yapıyor. Bu amaçla Meksika Körfezi'nden Alaska’ya, Spartan 151 adlı sondaj kulesini çekmek için gerekli mercilerden müsaade almadan yabancı bayraklı bir römorkör kiralıyor ve çekme işlemini tamamlıyor. Bilahare CBP Jones Act ihlal edildiği iddiası ile Furie Operating şirketi aleyhinde suç duyurusunda bulunuyor. Nisan 2017 yılında dava hakkında kararını veren mahkeme Furie Operating şirketini 10 milyon dolar ceza ödemeye mahkum ediyor ve olay Furie Operating şirketine masraflar dahil 11 milyon dolara mal oluyor. Bu olay Jones Act ihlali nedeni ile ödenen en yüksek ceza olarak tarihe geçti.
Yakın arkadaşlarım bilirler, konu Amerika bu veya şu konuda ne düşünüyor sohbetine gelince cevabim genellikle “Hangi Amerika?’’ olur. ABD’deki çeşitli çıkar grupları tarafından Jones Act konusunda alınan tavırlar da bu görüşümü aynen desteklemiyor mu? Dünya’nın en büyük kapitalist devleti unvanına sahip, serbest rekabetin ana vatani ve en önemli savunucusu olan ABD bir taraftan Jones Act gibi korumacılık kanunlarını tamamen kaldırıp yerine (Open America’s Water Act) kanunu gibi ABD sularını tamamen rekabete açan bir kanun getirmeye çalışırken diğer taraftan Jones Act kanununa hala büyük bir direnç ile bağlılığını göstermeye devam etmekte ve ihlal edenleri örnek teşkil edercesine 10 milyon dolar gibi yüksek cezalara çarptırması, hangi Amerika konusuna bence en iyi örnek. Konu tabii ki ABD’nin Türkiye, Orta Doğu, yaptırımlar, Çin ve bir çok konudaki yaklaşımları için de aynen geçerli. Çıkar çevreleri o denli farklı ve o denli güçlüler ki, bir konuda Amerika’nın görüşü sorulduğunda insan ‘Hangi Amerika?’ demekten kendini alamıyor.
KAPİTALİZM VE KABOTAJ
Özellikle İngiliz, Portekiz, İspanyol bayraklı gemilerin 1920’ye kadar serbestçe ticaret yapabildikleri Amerika Birleşik Devletleri suları, Federalist ve korumacılığı ile ünlü Washington Senatörü Wesley Jones’un çabaları ile 1920 de Temsilciler Meclisi ve Senato’dan geçip yürürlüğe giren ve Jones Act diye bilinen Deniz Ticaret Kanunu (Merchant Marine Act 1920 ) sayesinde yabancı bayraklı gemilere kapandı. Jones Act’in asıl amacı ABD Deniz Ticaret Filosunu ve ABD Gemi İnşa Sanayi’ni geliştirip güçlendirmek, karlılığını arttırmak ve bakım onarım standartlarını yükseltmek idi. Kanunun Deniz Ticareti ile ilgili diğer amaçlarının yanı sıra 27. Maddesi aynen bizdeki Kabotaj kanunumuza benzer nitelikte olup hatta daha da ileri giderek şöyle der.
"ABD limanları arasında su yolu ile yapılacak tüm taşımalar ABD’de inşa edilmiş, ABD vatandaşları tarafından sahip olunan ve mürettebatları ABD vatandaşı veya ABD’de daimi ikametgah sahibi olan kişilerden müteşekkil gemiler tarafından yapılacaktır."
1920 ABD Deniz Ticaret Kanunu, sadece kabotaj ticaretini koordine etmekle kendini kısıtlamamış, ABD Bayraklı gemilerin yurt dışında tamiratlarına, ABD Deniz Personelinin tarifi ve haklarını tespit etmeye dek uzanmıştır. Bir iki örnek vermek gerekirse; yurtdışı tamirlerinde kullanılan yabancı kaynaklı sac miktarı geminin light weight’nin yüzde 10’unu geçemez. Jones Act tarifine uygun herhangi bir ABD’li denizci gemide başına gelen bir kaza sonucu armatöre maddi / manevi dava açma hakkına sahiptir, çalışma suresinin yüzde 30'dan daha az vaktini gemide geçiren herhangi biri “Jones Act” tarifine göre denizci sayılmamaktadır, buna benzer denizciliği ve denizcileri koruyan başka örnekler sıralayabiliriz. ABD Deniz Ticaret Kanunu son 2006’da olmak üzere çeşitli kereler değişikliğe uğramış ancak bugüne dek Kabotaj özelliği dahil temel amaç ve karakterinden bir şey kaybetmemiştir.
Gelelim günümüze, birçoğunuz zaten ABD gibi kapitalizmin merkezi olan bir ülkede böyle merkeziyetçi ve korumacı bir kanun bugüne dek nasıl yaşamış diye kendi kendinize soruyorsunuzdur. Ben şahsen bu soruyu defalarca sordum, muhafazakar ekibin temsilcisi Arizona Senatörü John McCain ise yeni uyanmış olmalı ki Ocak 2015’de Senato’da özetle aşağıdaki konuşmayı yaptı.
“Sayın Başkan, bugün bu zeminde sizlere hazırlamış olduğum bir kanun değişikliği hakkında konuşmak istiyorum; 1920’lerden bu yana serbest ticaretin onunu kesen, ekonomimizi boğan, tüketiciyi zarara sokan ve rekabetçi hizmet teminini engelleyen, büyük ölçüde işçi sendikalarının lehine olan ve “Jones Act” olarak bilinen kanundan bahsediyorum. Teklif ettiğim değişiklikler ile yurt dışında imal edilen gemilerin ABD limanları arasında ticaret yapmalarına olanak sağlanacak böylece ABD’li üretici ve tüketicilere almış oldukları ürün ve hizmetlerde bugüne kadar görülmemiş bir rekabet ortamı açılmış olacaktır.
Jones Act’in yürürlüğe girdiği 1920’lerde tabii ki bir rasyoneli vardı ancak bu rasyonel o yıllardaki görevini çoktan yerine getirmiştir. Bugün ise, nakliye masraflarını arttırmak, ABD’li çiftçilerin ve üreticilerin Global piyasalardaki rekabetçi gücünü azaltmak ve Amerikan tüketicilerinin maliyetlerini arttırmaktan başka bir ise yaramamaktadır.
Örneğin; (Örneklerde verdiğim rakamlar John McCain’in kullandığı rakamlar olup benim hiçbir katkım ve yorumum yoktur, bu konuyu irdelememdeki neden Senatör McCain’in bahsettiği yurtdışı maliyetlerinde de biraz abartılı rakamlar kullanmasından kaynaklanmaktadır.) Son zamanlarda ABD’li konteyner taşımacısı Matson Lines ABD’de inşaatı için iki adet 3 bin 600 TEU’luk konteyner gemisi için 418 milyon dolar yatırım yapmıştır. Gemi başına 209 milyon dolar. Bu yatırımı yapmasındaki neden gemilerin ABD’de inşa edilmesi ve Kabotaj hattında yük taşıyabilmesidir. Bu gemilere eş gemileri yurtdışında 40 milyon dolar civarında inşa ettirebilmek varken sadece Jones Act’den yararlanabilme uğruna gemi başına 209 milyon dolar yatırım yapılmaktadır. Ayrıca, bu tür bir geminin günlük operasyon gideri yurtdışında 6 bin dolar civarında iken ABD’de bu rakam 22 bin dolardır. (Kaynak: U.S. Maritime Administration - MARAD).
Bununla da bitmemektedir, Meksika Körfezi’nden Kuzey Doğu ABD’ye taşınan ham petrole ödenen navlun varil başına 5 dolar ila 6 dolar arasında değişmektedir. Buna karşılık yabancı bayraklı gemiler ile yine Meksika Körfez’inden Kanada’nın Doğu sahillerine taşınan ham petrol için ödenen navlun varil başına 2 dolar civarındadır. Bu petrol üreticileri için tanker başına ortalama Bağlantı1 milyon dolarlık ek bir maliyet getirmektedir.
ABD tüketicileri yabancı kaynaklı otomobiller alabiliyorlar, kara nakliyecileri yabancı yapım kamyonlar alıp yurtiçi taşıması yapabiliyorlar, Demiryolu şirketleri yabancı yapım lokomotifler ile ABD içinde taşıma yapabiliyorlar, Uçak şirketleri yabancı yapım uçakları ithal edebiliyorlar iken niçin Deniz Ticaret Filosu yetkililerimiz yurtdışında beş kat daha ucuza gemi inşa edip bu avantajı tüketici ve üreticilerimize yansıtamıyorlar.”
Senatör McCain’in konuşması bu kadar ile bitmiyor tabii ki ve devam ediyor. Ben ise buradan bir mesaj vermek istiyorum bu mesajım öncelikle Gemi İnşa Sanayicilerimize. Umarım mesajım alınmıştır. ABD er veya geç Jones Act’i değiştirecek ve ABD Deniz Ticaret Filosunu yabancı tersanelere açacaktır. Cumhuriyetçilerin hem Senato’da hem Temsilciler Meclisinde çoğunluğu tuttukları bu dönemde böyle bir kararın fazla da gecikeceğini tahmin etmiyorum. Gemi İnşa Sanayi temsilcilerimiz bence vakit geçirmeden temaslarını kurmaya başlasınlar bu konuda alt yapıyı, zemini hazırlasınlar ki bir kanun değişikliği esnasında gelişmeleri geriden takip etmesinler.
Bende söylemesi….