YA SEVECEKSİN, YA TERK EDECEKSİN, YADA OTURUP KIZILCIK ŞERBETİ İÇEÇEKSİN
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, illa da uzlaşma isterük…
Olmadı... Yeni adaylar isterük…
O da olmadı... Abdullah Gül'ü kabul edip, Hayrunisa Gül’ü Sophia Loren benzeterük…
& & &
Bu ülke çok şeyler gördü… Bu topraklar yeni devletler kustu, inadına tarihin yüzüne… Hititlerden, Karamanoğullarına, Osmanlıdan, Cumhuriyete kadar…
Bu topraklar, bir taraftan jöntürkleri de gördü, diğer taraftan, Türk Milleti temsil etmek için, ihaneti; vatan savunması zanneden, hariciyecilere de şahit oldu…
Ama bu topraklar sırça köşklerde oturup, halka rağmen halkçılık motifleri çizen, halka "Avanak Avni" muamelesi yapan fanus aydınlarını hiç bir zaman görmemişti…
Makine dairesinde beste yapan çarkçıbaşının notaları, krank sesine paralel ritim olacağını bilmek için, alim olmaya gerek olmadığına göre, Laik azınlıkın(*) kriz mimarlığı yapmasını bilmek için de illa da siyaset uzmanı olman gerekmiyor…
Başbakan Erdoğan’ın cevap verme adına ceza sahasına ortaladığı polemik sayesinde, aydın geçinen zevatımız altı pas içinde boş kaleye gol atmaya başladı…
Ülke gerçeklerinden habersiz ülke aydını, Arena gladyatörü (!) Recep Tayyip Erdoğan’ın “ya seveceksin, ya terk edeceksin" anlamları taşıyan ifadesine, nota bulup beste yapıyor.
Fanusta kendine yer edinen Bekir Coşkun’a hitap edilen “YA SEV, YA TERK ET” sloganı, fanus yazarını kahraman etmeye yetti de, arttı bile….
Dokuz köyden kovulup, Onuncu köye muhtar olan Bekir Coşkun, kendini sürgün mahkumu, Namık Kemal edaları ile sağa sola milli kahraman duruşları sergilemeye başladı.
Başbakanın Arena’da gladyatör edası ile salladığı hörgüç, Bekir Coşkun’u fanustan çıkartarak, cahil halkın (!) temsilcisi, karnını kaşıyan halkın arasına itti…
“Benim vatanım Türkiye, Gidecek yerim yok, Deve göndersin Arabistan’a gideyim” beyanatları ile biryerlerini kaşımaya başlayan Bekir Coşkun, Başbakan Erdoğan’ın gereksiz açıklamasına, çaka atmanın zevkini yaşıyor.
Ancak fanus yazarı Bekir Coşkun "Deve göndersin Arabistan'a gideyim" diyerek Başbakan Erdoğan'ı ters köşeye yatırmaya çalışırken, 9 Mayıs 2006 tarihinde Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde yazdığı "Çöl Yolcuları" başlıklı yazısı ile "başörtüsü mağduru" gençleri deve ile Arabistana göndermeye çalıştığını ise çabuk unutuyor.
Bekir Coşkun'un 9 Mayıs 2006 tarihinde, Hürriyet Gazetesi'nde kaleme aldığı köşe yazısını birlikte okuyalım;
.....
Çöl yolcuları...
"BENCE bu arkadaşlar develere binip "İslam'a uygun laik anayasa yapılır" diye hep birlikte Arabistan çölüne açılabilirler.
Öndeki devede fikir babası olarak Bülent Arınç olmalı.
Elbette Başbakan ve diğerleri de...
Araplar kervanı görünce her deveye neden beş kişi bindiğini çözemeseler bile, Arınç onlara "İslam'a uygun laik anayasa yapma" konusundaki "şevkini" anlatabilir.
"İslam'a uygun laik anayasa", size biraz "sıcak dondurma" gibi enteresan gelse de arkadaşlar ısrar ediyorlar."
.....
Kaleminden kan damlayarak kükreyen sürgün mağduru (!) Bekir Efendi...! Tarihin tozlu raflarından önüne dökülen köşe yazısı karşısında, utanmayı unutmuş yüz hatlarında bir renklenme olduğunu zannediyorum...
Dün kendisi, bu ülkenin insanlarını Arabistan'a sürmeye çalışırken, medeni (!) çağdaş (!) demokrat (!) oluyor, ama bugün fikrini paylaşmadığı bir insanın, aynı olmasa bile, aynı anlama gelecek ifadeleri söylemesi gerici, anti demokrat ve yobaz buluyor....
Son söz;
Ya seveceksin, ya terk edeceksin, olmadı oturup kızılcık şerbeti içeçeksin!!!!!
*Laik Azınlık: 22 Temmuz seçimlerinden sonra, Avrupa Birliği Komisyonu Başkan Yardımcısı Franco Frattini’nin açıklamasına muhatap olan kesim…