Geçen hafta bir konferansta yapacağımız bir konuşma vesilesi ile Türkiye’nin son on yıldaki (aslında Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarındaki) ekonomik büyümesini inceleme fırsatımız olmuştu.
İncelediğimiz veriler son on yılda, Küresel krizin olduğu 2008 ve 2009 dışında, Türkiye dur durak bilmeden büyüdüğünü gösteriyordu. 2002-2012 büyüme toplamı %73’e ulaşmıştı. Yani yıl başına ortalama %6’nın üzerinde bir büyüme yakalanmıştı. Ya da 2002 yılında 100 ekmeği olanın bugün 173 ekmeği olması gerekirdi (ekonomik büyüme eşit dağılmıştır varsayımı ile).
Peki gerçekten ekonomik büyüme eşit dağıldı mı ?
Tabi ki yanıtımız HAYIR olacaktır. Hiçbir ülkede, Türkiye de buna dahildir, hiçbir ekonomik büyüme eşit dağılmaz. Mutlaka ekonomik büyümeden çok daha fazla yararlananlar; daha az yararlanalar ve hiç yararlanamayanlar (hatta durumu daha da kötüye gidenler) olur.
Bizim de içinde olduğumuz gemi inşa sanayi ve denizcilik işine baktığımızda, özellikle 2008 yılına kadar, sektörün çok çok mutlu günler geçirdiğini ve dört katına kadar büyüdüğünü görüyoruz. Ama açıkçası bu büyüme Türkiye’nin genel ekonomik büyümesinden daha çok, dünyada yaşanan gemi inşa ve denizcilik (armatörlük) patlaması sayesinde olmuş.
2008 yılının ikinci yarısı ile birlikte gemi inşa sanayi ve denizcilik (armatörlük) işinde büyüme nerede ise durmuş; büyüklükler 2002-2003 yılı rakamlarına geri dönmüş.
2000’li yılların başında otuzu geçmeyen Türkiye’deki tersane sayısı, 2009’da seksene dayanmış. Ama 2013 yılında acaba bu tersanelerden kaçında imalat yapılabiliyor ?
Peki ya Denizciliğin diğer alanlarında ne olmuş ? Yani “Maritime business” denen iş, sadece gemi inşa sanayi ve armatörlükten oluşmuyor ya…
Biz o rakamlara da baktık. Yani son on yılda (2002-2012 arası) Türkiye Limanlarında elleçlenen yük nasıl değişmiş; yine limanlarımızda kişi başına elleçlenen yük nasıl değişmiş; kabotaj içinde yaşınan yolcu ve araç sayısı ne olmuş ? … bunları merak ettik ve aşağıdaki grafikleri ortaya çıkardık.
İlk grafikte Türkiye limanlarında elleçlenen toplam yükü görüyoruz. 2003 yılında limanlarımızda Doldurma, Boşaltma ve Transit toplamı olarak 189 milyon ton yük elleşlenmişken on yıl içinde bu rakam %104 artarak 387 milyon tona çıkmış.
Yani inanılmaz bir artış yaşanmış…
İkinci Grafikte bu kere Türkiye limanlarında kişi başına elleçlenen yükü görüyoruz. 2003 yılında Türkiye nüfusu 65 milyon kişi iken kişi başına 2,84 ton yük elleçlenmiş. On yıl içinde nüfusumuz 75 milyona çıkmasına karşın, kişi başına elleçlenen yük 5,12 tona ulaşarak %80 artmış.
Yani YİNE inanılmaz bir artış yaşanmış…
Şimdiki iki grafik ise son on yıl içinde Türkiye kabotajında taşınan yolcu ve araç sayısını veriyor.
Son on yılda Kabotajda taşınan yolcu sayısı 100 milyon kişiden %59 artışla 160 milyon kişiye;
Kabotajda taşınan araç sayısı da 6,2 milyon adetten %72 artış ile 10,7 milyon adede yükselmiş.
SONUÇ:
Bizler, gemi inşa ederek ve gemi işleterek / armatörlük yaparak, 2008’den bu yana “yanlış bir iş” yapmışız.
Her ne kadar gemi inşa sektörü ve armatörlük 2002’den 2008 yılına kadar hızla büyüdüyse de, 2008’den sonra Türk ekonomisinin büyümesinden hiç (olumlu) etkilenmemiş.
2002 ile 2012 yılları arasında,
Türkiye ekonomisi toplamda %73 büyürken,
- Limanlarda elleçlenen toplam yük %104;
- Limanlarda elleçlenen kişi başına (per capita) yük %80;
- Kabotajda taşınan toplam yolcu sayısı %59;
- Kabotajda taşınan araç sayısı toplam %72;
ARTMIŞ.
Son Söz:
Son beş yıl itibarı ile, Gemi inşa etmek ve armatörlük yapmak yerine liman işletmek ve lojistik işi yapmak daha anlamlı olabilirmiş.
Ertuğ Yaşar;
Tuzla, İstanbul; 28.05.2013