• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 19 °C
  • Antalya 15 °C
  • Muğla 16 °C
  • Çanakkale 20 °C

Yeni Yönetmelik Metni, Mahkemeden Dönebilir!*

JURNAL

2002 yılında yürürlüğe giren Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Teşkilatları Yönetmeliğinin iptaline yönelik açılan dava sonucunda yönetmelik 30.01.2004’de iptal edilmişti. 14 yıl 11 ay süren II. Mevzuatsız Evreden sonra yeni yönetmelik 31.12.2018 tarihinde yürürlüğe girdi.

Hatırlatalım ki 2002 yönetmeliği esastan değil usulden iptal edilmişti. Dolayısıyla mevzuat metinlerinin ne denli dikkatle yazılması gerektiği gerçeği bir kez daha görüldü.

Diğer taraftan bu hizmet alanlarındaki uygulamada bazen ticari menfaatler çatıştığında bazen de kaza gibi durumlarda çözüm aranırken veya kusur ve sorumluluklar paylaştırılırken mevzuat maddeleri yine oldukça önemli rol oynayacak.

15 yıl üzerine hazırlanan bu yönetmelikte, daha önce karşılaşılan benzer sorunlar olmaması için azami gayret mutlaka gösterilmiş. Fakat buna karşın gözden kaçan bazı aksaklıklar olduğu da ortada.

Bu yazı da,Yönetmeliğin sadece Amaç başlıklı birinci maddesini değerlendirmeye çalışacağım. Bu değerlendirme de yola çıkılarak yönetmeliğin tamamı üzerinde benzer bir çalışma yapılabilir ve varsa hatalar düzeltilebilir.

Bu değerlendirmenin yapılmasındaki tek amaç, çeyrek asırdır sürmekte olan bir sorunun kalıcı olarak çözülebilmesine katkı sağlayabilmek.

&                 &                &

Yönetmeliğin AMAÇ başlıklı birinci maddesiyle ilgili değerlendirmeyi daha iyi ifade edebilmek için maddeyi aşağıdaki şekilde numaralandırarak bölümlere ayıralım.

1- Bu Yönetmelik;

2- Türkiye’nin deniz yetki alanlarında, Türk Boğazları Bölgesinde, kanallarda ve iç sularda,

3- Devletin asli görevi olan seyir emniyeti ile can, mal, deniz ve çevre güvenliğini sağlamak üzere

4- Gemilere seyir ve manevra yardımı amacıyla verilen

5- Ve kamu hizmeti niteliğinde olan

6- Kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerine ilişkin usul ve esaslar ile bu hizmetleri vereceklerin sahip olması gereken vasıfları belirlemek ve gerekli yetkilendirmeler yapmak amacıyla hazırlanmıştır.

Bölüm 2’nin incelenmesi: (2-Türkiye’nin deniz yetki alanlarında, Türk Boğazları Bölgesinde, kanallarda ve iç sularda)

Buradaki deniz alanlarıyla ilgili tanımlamaya göre;

- Türkiye’nin deniz yetki alanlarında,

- Türk Boğazları Bölgesinde,

- Kanallarda ve iç sularda,"

Şeklinde sanki bir birinden tamamen bağımsız üç alan olduğu algısı oluşuyor. Aslında bu alanlar birbirlerinden tamamen bağımsız alanlar olmadığı gibi bazıları bazılarıyla iç içe geçmiş durumdadır. Bu durum algı hataları oluşturacağı gibi Türk hükümranlığı altındaki deniz alanlarıyla ilgili kavramsal karmaşa da yaratabilir. Dolayısıyla bu durumun düzeltilmesinde fayda olduğu düşünülmektedir. Hatta KAPSAM başlıklı madde 3’te aynı tanımlama zaten yapıldığı için madde 2’den bu ifadelerin kaldırılmasında hiçbir sorun olmayacaktır. Fakat bu durumda bahsettiğimiz düzenleme madde 3’te yapılmalıdır.

Buradaki diğer önemli sorun “Türk Boğazları Bölgesinde” ifadesiyle tanımlanmış olan “alan/saha”dır. Mevzuat olarak bakıldığında Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğünde “Türk Boğazları” tanımı “İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'nden gemilerin geçiş alanı ile bu alanı çevreleyen kıyı şeridi” şeklinde yapılmıştır (Madde 2-b). Literatürde ise “Türk Boğazları” genellikle “İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ve bu iki boğazı trafik ayrım düzeniyle birleştiren seyir alanından oluşan bölge” şeklinde tanımlanmaktadır. Fakat yeni yönetmelik madde 2 ile tüm bunlardan farklı bir kavram olarak “Türk Boğazları Bölgesinde” ifadesiyle belirtilen “alan/saha” karşımıza çıkmaktadır. Bu terim sonraki maddelerde de yer almaktadır. Hatta aynı ifade farklı mevzuat metinlerinde de mevcuttur.

Bu yönetmelikte eğer ki bu terimle özel bir bölge tanımlanmak isteniyorsa bunun madde 4’e ilave edilmesinde fayda vardır. Eğer ki bu ifade, tanımı belli olmadan “kullanıla gelen bir ifade” haline gelmiş ve burada da o şekilde kullanılmışsa bu durumda da düzeltilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere Türk Boğazlarıyla ilgili yıllardır sürmekte olan politik tartışmalarda bu türden kavram belirsizlikleri uluslararası arenada Türkiye’nin savunduğu tezleri de zayıflatacak türden etkiler yapabilmektedir.

Diğer yandan zorlama yapılarak farklı bir bakış açısıyla bakıldığında; bu yönetmelikte kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinin verileceği alan/sahalar A, B ve C harf kodlarıyla belirtilmiş olduğu için akıllara bu harf kodlarının haricinde “Türk Boğazları Bölgesi” adı altında bir saha daha mı olacak sorusu da gelebilmektedir. Dolayısıyla tüm bu karışıkları önleyecek şekilde çözüm üretilmesinde fayda vardır.

Bölüm 3’ün incelenmesi: (3-devletin asli görevi olan seyir emniyeti ile can, mal, deniz ve çevre güvenliğini sağlamak üzere)

Bilindiği üzere mevzuat metinleri mümkün olduğunca sade olmalıdır. Gereksiz tanım, tamlama, sıfat vb. ifadelerden kaçınılmalıdır. Bu mantıkla bakıldığında, malumun ilanı olan, “devletin asli görevi olan” ifadesinin konulmasının burada gerekli olmadığını değerlendirmekteyim. Bu metin bir makale ya da köşe yazısı olsa okuyucuyu etkilemek amacıyla bu tür vurgular ve ifadeler konulabilir. Fakat mevzuat metninde kanun koyucunun amacı okuyucuyu etkilemek olmadığından bu tür ifadelerden kaçınılmalıdır.

Buradaki diğer sorun ise “emniyet” ve “güvenlik” kavramlarının aynı anda ve bir arada kullanılmış olmasındadır. Sadece bu maddede değil, bu iki kavram mevzuat metninde pek çok kez bir arada kullanılmıştır. Bilindiği üzere bu kavramlardan biri İngilizcesi “safety” olan ve “doğal olaylardan veya insanların hatalarından kaynaklanan tehlikeli durumlarla” ilgilidir. Diğeri ise İngilizcesi “security” olan ve “insanların kasıtlı olarak ve çoğunlukla şiddet kullanarak, ortaya çıkarttıkları tehlikeli durumlarla” ilgilidir.

Birbirinden çok farklı anlamları olan bu iki ifadenin mevzuatta hangi anlamda kullanıldığı belirsizdir. Örneğin madde 12-2’de bu durum daha da karmaşık hal almıştır. O maddede, anlamı net olmayan bu kavramlarla ilgili koşullardan bahsedilmekte, “emniyet ve güvenliğe yönelik teknik şartları” sağlamak gerektiği ifade edilmektedir.

Bu konuda şu an sadece kavramsal sorun var gibi gözükse de ileride oluşacak vakalarda; anlaşmazlık çıktığında; kusur ve sorumlulukların belirlenmesinde bu terimler oldukça önem kazanacaktır. Hele ki uyuşmazlık/anlaşmazlıkta karşı taraf yabancı bir ülke ise. Yakın tarihimizde deniz yetki alanlarımızda meydana gelen bazı deniz kazalarında buna benzer sorunlar yaşadığımız unutulmamalıdır. Bu sebeple şimdiden düzeltici tedbir almakta büyük fayda vardır.

Bölüm 4’ün incelenmesi: (4- gemilere seyir ve manevra yardımı amacıyla verilen)

Bu ifadenin de maddede yer almasının gerekmediği değerlendirilmelidir. Hatta yer alması halinde, yönetmelikteki diğer bazı maddelerin, çelişkili ve dayanaksız kalmasına dahi sebebiyet verebilir.

Şöyle ki; Maddenin şu anki haline göre bu yönetmeliğin amacının, sadece “seyir ve manevra yardımı amacıyla” verilen kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleriyle ilgili hususları düzenlemek olduğu iddia edilebilir. Fakat ileri ki maddelerde görüleceği üzere bu amacın dışında kalacağı iddia edilebilecek düzenlemeler de yapılmıştır. Dolayısıyla İdarenin karşısına ciddi bir usul hatası sorunu çıkabilir.

Bölüm 5’in incelenmesi: (5-ve kamu hizmeti niteliğinde olan)

Zaten malumun tekrarı olan bu ifadenin de kaldırılmasında herhangi bir sorun olmadığını düşünüyorum. Bölüm 3’te de belirttiğim üzere mevzuat metni mümkün olduğunca basit olmalı ve gereksiz sıfat, tanım ve tamlamalardan kaçınılmalıdır. Aksi takdirde madde oldukça karmaşıklaşıyor ve o maddeyle verilmek istenen anlam anlaşılmaz hale gelebiliyor. Yönetmelikteki bu türden soruna bir örnek daha vermek gerekirse, madde 12-2’ye bakılabilir.

Sonuç olarak yönetmeliğin AMAÇ başlıklı Birinci maddesi aşağıdaki şekilde yazılması halinde yukarıda sıraladığımız tüm sorunlar ortadan kalkacağı gibi mevcut halde verilmek istenen anlam açısından da herhangi bir eksilme olmayacaktır.

Bu Yönetmelik, kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerine ilişkin usul ve esaslar ile bu hizmetleri vereceklerin sahip olması gereken vasıfları belirlemek ve gerekli yetkilendirmeler yapmak amacıyla hazırlanmıştır.

&             &           &

Başlangıçta da belirttiğim üzere yönetmeliğin tamamı üzerinde benzer çalışma yapılabilir ve varsa hatalar düzeltilebilir.

El birliği ile yapılacak çalışmaların çeyrek asırdır süregelen soruna kalıcı çözüm üretilebilir. Fakat gönül isterdi ki bu tür çalışmalar yürürlüğe girmiş bir mevzuat üzerinde değil de taslak halindeki bir mevzuat üzerinde ilgili kurum, kuruluş ve STK katkılarıyla yapılabilseydi.

* Yazımız uzman görüşü çerçevesinde kaleme alınmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2004 Deniz Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0544 880 87 87 | Haber Scripti: CM Bilişim