Şehit Mehmet Genç’in naaşı, kazadan 10 gün sonra bulundu. Hafta sonu İstanbul Ortaçeşme Camiinde kılınan cenaze namazı sonrası, Şehit denizci Mehmet Genç'in naaşı, Giresun’un Görele ilçesine götürülerek memleketinde toprağa verildi.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı, Şehit Cemil Özben ve Şehit Tugay Sarıboğa’nın cenazesine tepkilerden çekindiği için 10 koruma görevlisi ile katılırken, Şehit Mehmet Genç’in cenaze namazına katılmadı veya katılamadı.
Kendi personelinin cenazesine katılamayan bir Genel Müdür. Sözün bittiği yer, burası olsa gerek!...
Bir insan düşünün, kendi verdiği yanlış talimat sonucu 4 kişi hayatını kaybetmiş ve bu yanlış yönetimden dolayı açılan soruşturmanın selameti için istifa etmesi gerekirken, hala görevde bulunması, akıllara soru işareti oluşmasına neden oluyor.
Kısacası; Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ndeki hukuksuzluk, kayırmacılık ve vurdum duymazlık son hızla devam ediyor. Salih Orakcı’nın yönetimindeki kurumda; tehdit, işgüzarlık, adamcılık ve türlü kötülük, her tarafa zerk etmiş durumda.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı, kendi yanlışlarını kapatmak adına her yere ulaşıyor, makamını kullanarak her yeri kendi himayesine sokma becerisini gösteriyor.
Salih Orakcı, bunun en son örneğini TRT Genel Müdürlüğü'nde gösterdi.
Recep Canpolat'ın Genel Yayın Koordinatörlüğünü üslendiği, Ayar Prodüksiyon ve Deniz Haber Ajansı’nın birlikteliği ile TRT Türk’te ilk bölümü 9 Aralık 2012 Pazar günü yayımlanan DENİZHABER isimli denizcilik programı, Salih Orakcı’nın, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i araması ile yayından kaldırıldı.
DENİZHABER programının TRT Türk Kanalı'nda, yayından kaldırılması olayı şöyle gelişti;
Salih Orakcı, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i arayarak yardım istiyor. İbrahim Şahin’i arayan Salih Orakcı; “Recep Canpolat, son birkaç aydır benim aleyhimde haber yapıyor. Beni yıpratıyor. Senden bu konuda yardım istiyorum. Recep Canpolat’ın TRT Türk’te yayınlanan DENİZ HABER isimli denizcilik programını kaldır. Bana çok zarar verdi. Benimde ona zarar vermem lazım. Bu konuda arkadaşlık hukukuma dayanarak bunu yapmanı istiyorum” diyor.
Telefon konuşmasından sonra TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, TRT Türk Genel Yayın Müdürü Ümit Sezgin’i arayarak, “Recep Canpolat’ın Yayın Koordinatörlüğü yaptığı DENİZHABER isimli programı yayından kaldırın” talimatını veriyor.
TRT Türk Genel Yayın Müdürü Ümit Sezgin, DENİZ HABER Programının Görsel Yönetmeni Cumhur Ayar’a bilgi veriyor ve şunları söylüyor; “Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i arayarak, DENİZ HABER Programının yayından kaldırılmasını istemiş. Recep Canpolat’a söyle, Salih Orakcı aleyhinde haber yapmasın, Salih Orakcı ile arayı düzeltsin, aksi takdirde programınız yayından kalkacak” diyor.
Daha sonra Cumhur Ayar, Recep Canpolat’ı arayarak DENİZ HABER programının akıbeti konusunda, Ümit Sezgin'in konuşmalarını aktarıyor. Canpolat ise Cumhur Ayar’a; “Salih Orakcı ile beraber olmaktan Allah’a sığınırım. Onun günahlarına ortak olmam. İki cihan biraraya gelse, Salih Orakcı ile biraraya gelmemiz mümkün değil. Demek ki devletin televizyonunu bile kontrol altına alabiliyorsa, Salih Orakcı’yı sadece tebrik etmek gerekir. Ben bu haberleri vicdan muhasebesinden geçirerek yapıyorum. TRT programımızı kaldırıyor diye geri adım atamam” diyor.
Daha sonra Recep Canpolat, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı ile yaptığı görüşmenin detaylarını gerekli yerlere bildiriyor. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, aldığı bu karardan geri adım atmayarak, TRT Türk Genel Yayın Müdürü Ümit Sezgin’i de görevinden alıyor.
TRT Türk Genel Yayın Müdürü Ümit Sezgin'in işine son veriliyor Ancak 4 kişinin ölümüne neden olacak talimatı veren Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı ise hala o koltukta oturuyor.
Divan Sussun, Salih Konuşsun (!)
Salih Orakcı’nın, kerametini hafife almamak gerekiyormuş!
Bu kadar olaylara rağmen, Salih Orakcı’nın hala Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü koltuğunda oturabilme kabiliyetini gösterebiliyorsa, kendimizi çek etmekte fayda var!
“Salih Orakcı’ya haksızlık mı yapıyoruz?” sorusu, beynimizi kemirmeye başladı!
Evet, biz Salih Ağabeyciğimize yanlış yaptık!
Elimiz kırılaydı da! Salihçiğimize! Bu yazıları yazmasaydık!
Salihçiğim, senin hakkındaki olumsuz düşüncelerimiz, kâğıt olup yanaydı!
Saffet ağabey, pardon Salih Ağabey bizi affet!..
Yürü be Salih, artık seni kim tutar!............