İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkanı Yusuf Öztürk, teknelerdeki Türk bayrağı kullanımı ve ekonomik problemlerin denizcilik sektörüne yansımasını değerlendirdi.
Türk bayrağı kullanan teknelerdeki artıştan bahseden Öztürk, "Bu konuda sırasıyla iki kanun çıktı. İlk kanunda Türk bayrağına geçen tekne sayısı, bin tekneyle sınırlı kaldı. Konuya ilişkin yapılan çalışmalarla birlikte çıkarılan ikinci kanunsa başarılı sonuç verdi ve 6 bin 44 teknemiz Türk bayrağına geçiş yaptı. Bu gerçekten beklenenin üstünde bir rakam oldu ve bundan sonra yabancı bayrak sorununu gelecekte yaşamayacağımızın da bir bakıma göstergesi oldu. İlk kanuna olan ilgisizliğin nedenini araştırdığımızda insanların biraz ürktüğünü gördük. Türk bayrağına geçildiğinde yüksek harçlar ve ek vergilerle karşılaşma gibi endişelerin olduğunu gözlemledik. Ancak ilk kanun ile birlikte Türk bayrağına geçen tekne sahiplerinin herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmaması üzerine ikinci kanun ile birlikte vatandaşın da güveni arttı. Vatandaşlarımız bu noktada devlete, kanunlara, mevzuatlara güvenmeli.Bizim ay yıldızlı bayrağımız varken, teknelere neden yabancı bayrak çekelim ki?” ifadelerini kullandı.
Öztürk, yabancı bayraklı teknelerin Türk limanlarında rahatça dolaştıkları iddiaları hakkında, “Normal şartlarda yabancı bayraklı bir teknenin sahibi artık Türk olamıyor. Ancak oturma hakkına sahip olması gerekiyor. Gemilerle tekneleri aynı kategoriye koyamıyoruz. Gemiler, pasaport işlemlerini yaptırmak zorunda. Yabancı bayraklı ve içinde yabancı personeli ve yabancı misafiri bulunan her türlü tekne de liman başkanlıklarına bilgi vermek zorunda. Her isteyen, istediği gibi Türkiye'ye ayak basamaz.” dedi.
“Ekonomik sıkıntılardan denizcilerde etkilendi”
Ekonomide başta kur bazlı sıkıntılar olmak üzere yaşanan problemleri değerlendiren Öztürk, “Ekonomik sıkıntılardan etkilenmemek mümkün değil. Denizcilik, krizlerden en önce etkilenen, üstünden en son atan sektördür. Dünyada mal değişiminin yüzde 88'inin deniz yoluyla yapıldığını düşünürseniz, mal akışının azaldığı dönemlerde denizciliğin nasıl etkilendiğini de görmüş olursunuz. Türk denizciliğinde de durum aynı. Yabancı paranın TL karşısında değer kazanması ihracatçılarımızı rahatlatıyor gibi gözükse de Türk ihracatının yüzde 80'den fazlası ithalata bağlı. İthal ürünlerin de yüksek kurlarla alınması ihracatı derinden etkilemektedir. Son günlerde gözlemlediğimiz bir konu da ithalatı yapılan ürünlerin büyük kısmının kur artışından dolayı antrepolarda bekletilmesi ve gümrükten çekilememesidir. Doğal olarak yeni siparişler verilmediği için denizcilik sektörü de etkilenmekte. Brent petrol fiyatının yükselmesi de gemilerin yakıt fiyatlarını etkilemekte. Bu da konteyner işi yapan deniz taşımacılığı firmalarının gider kalemlerini yükseltmekte.” ifadelerini kullandı.
“İzmir Limanı, tarihten gelen bir değerdir”
İzmir Limanı'na ilişkin açıklamalarda bulunan Öztürk, “Ülkemizdeki her liman birer değerdir. Bir limanın daha iyi olması için diğerlerinin kapatılması söz konusu olamaz. İzmir Alsancak Limanı tarihten gelen önemli bir değerdir. Yatırımlar elbette yapılacaktır. Liman sahasının elverdiği noktaya kadar yatırımlar yapılır. Arazi bolluğu yok bu bölgede. Limanlarımızı hiçbir zaman 3-5 yıllık planlamayız. 20 yıllık, 30 yıllık planlanır. Çandarlı Limanı'nın verimli çalıştığı zamana dek İzmir Limanı verimli bir şekilde hizmet verecektir. Sonrasında İzmir Limanı'nın geleceğine büyüklerimiz kararını vereceklerdir. Bu tarihe kadar İzmir Limanı'nın da başarılı bir şekilde çalışmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Bir anda 'burayı gözden çıkardım artık yatırım yapmayacağım' deme gibi bir şans yok.”
"Tarama çalışmaları yanlış anlaşıldı"
Öztürk ayrıca geçtiğimiz gün çeşitli haber kaynaklarında çıkan “İzmir Limanı'nda tarama başladı” haberlerinin de hatalı olduğunu belirtti. Tarama çalışmalarının liman içinde “topuk” olarak tabir edilen yükseltilere yönelik başlatıldığını dile getiren Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“DTO İzmir Şubesi Meclis Toplantısı sırasında konuşulan Alsancak Limanı'ndaki tarama faaliyetlerine ilişkin çıkan haberlerde taramanın başlatıldığı yazıldı. Evet limanda tarama başladı ama nasıl başladı? Bu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Devlet Demiryolları arasında bir projedir. Bu proje kapsamında İzmir Limanı içinde 2 tane topuk dediğimiz bölge vardır. Bir yükselti yani. Orada teknik açıdan söylemek gerekirse bir draft söz konusu. Taramaya o topuklardan başladılar. Çıkan gazetelerde haberi okuyanlar projenin tüm tarama işlemlerini başladığını sandı. Topuklar, rıhtımlar arasında kalan topuklardır ve onlara yönelik işlemler başladı. Tam taramanın yapılması aşama aşama gerçekleştirilecek. Çıkacak çamurun nasıl değerlendirileceği vs. bunlar önemli ve gelecekte netleşecek konulardır.” dedi.
Kaynak: Burak CİLASUN